*KUZEY*
"Kuzey!" uzaktan birisi adımı sesleniyordu sanki ama uyumaya devam etmek daha çok işime geliyordu açıkçası. Adımın peş peşe söylenmesinin yanında birde omzumu dürtüyordu biri. Hadi ama tüm gece Sarp'ı uyutmaya çalışmış bir insan olarak birazcık uyku benimde hakkımdı. "Kocacığım!" ama o bana böyle seslenirdi de ben nasıl dayanırdım ki? Zorlukla da olsa gözlerimi aralamayı başarıp "Efendim?" diye sordum. Uykusuzluktan dolayı sesim bile kısık çıkmıştı. Su yatağın başlığına yaslanıp oldukça belirgin olan karnını okşamaya başladığında uyku hayallerimin gerçekten hayal olduğunu anladım. "Canın bu sefer ne çekti?" diye sordum. Kesinlikle durumumdan şikayetçi değildim sadece zor bir şey istememesi için dua ediyordum. En son canı midye çekmişti. Hem de hiç sevmemesine rağmen. Diğer iki hamileliğinde sadece hormonlarının bozulmasından dolayı olan duygusallığı ya da aşırı kıskançlığıyla uğraşırken bu sefer ki hamileliğinde aşermeleri de vardı. Bir dahakini düşünemiyorum bile.
Su alt dudağını sarkıtıp bana bakınca dayanamayıp minik bir öpücük çaldım onlardan. Kaç yıl geçerse geçsin ömrümün sonuna kadar bıkmazdım ondan. "Ben istemiyorum ki. Hep bu oğlun yüzünden. Dedim o kadar gece gece babanı yormayalım açık manav arayıp kavun almasın ama dinlemedi ki beni." diyerek açıkladı canının isteğini. Sıradaki hedefimiz manavdı demek. Yattığım yerden doğrulup sevdiğim kadının alnına dudaklarımı bastırdım. "Merak etme annesi ben oğluma en güzelinden kavun alıp gelirim." deyip üzerimi değiştirdim. Neyse ki yaz mevsimindeydik. Yoksa kavunu nereden bulacaktım?
Tam dış kapıdan çıkmak üzereyken Bars'ın "Baba nereye gidiyorsun?" diye sormasıyla duraksadım. 3 yaşındaki oğlumun boyuna gelebilmek için dizlerimin üzerine eğilip "Annenin canı kavun çekmiş onu alıp geleceğim paşam sen gidip yat hadi." Diyerek onu ikna etmeye çalıştım. Ama biliyordum ki oğlum annesi gibi inatçıydı. Tam da düşündüğüm gibi omuzlarını sarkıtıp "Ama ben de seninle gelmek istiyorum." diye itiraz etti. Aklıma gelen fikirle omuzlarını kavrayıp "Ama evde büyük bir erkeğin kalması gerekiyor. Kardeşlerini ve anneni kim korur sonra. Bence sen evde kalıp onları korumalısın." diye fısıldadım sanki kimsenin duymaması gereken bir şeymiş gibi. Bars'ın söylediklerimle gözlerinin parlaması ve omuzlarının dikleşmesi eş zamanlı olmuştu. "Haklısın baba. Sonuçta ben kocaman oldum. Onları bütün kötü canavarlardan koruyabilirim." Oğlumun söylediklerini ilgiyle dinledikten sonra açık manav bulma ümidiyle dışarı çıktım.
1 saatin sonunda elimde iki kavunla eve gelmiştim. İki tane almıştım çünkü Su'yun ben iki canlıyım gibi sözlerinin mağduru olmak istememiştim. Salondan gelen ışıkla adımlarımı yatak odasına yönlendirmek yerine o tarafa çevirdim.
Gördüğüm mükemmel manzara ile kapının kenarına yaslanıp izlemekten kendimi alamadım. Su arkası bana dönük bir şekilde koltukta bağdaş kurmuş oturuyordu. Bir dizinde Bars diğer dizinde Sarp yatıyor ve Su'yun elleri onların sarı saçlarını okşuyordu. Bir yandan da karnındaki oğlumuzla konuşmayı ihmal etmiyordu. "Bak abilerin uyudu sen neden hala uyumuyorsun anlamıyorum. Kavun mu? Tamam oğlum baban almaya gitti biraz sabırlı ol. Kime çektin bilmem ki?" kendi söylediklerine kıkırdarken kendi gülümsememe engel olamadım. Ne kadar çocuk ruhlu olsa da ve bunu dışarı yansıtmaktan çekinmese de o mükemmel bir anneydi.
Daha fazla ondan uzak kalmaya dayanamayarak yanına gidip yanağını öptüm yavaşça. Kafasını geri yatırıp parlayan gözleriyle bana baktı. Tam şu an da romantik kelimeler harika dururdu diye düşünürken Su'yun "Kavunumu aldın mı?" diye sormasıyla düşüncelerim düşünce olarak kaldı. Göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum. Eğer göz devirirsem Su gözlerimi oyardı. Elimdeki kavun poşetini kaldırıp gösterince gözlerindeki parıltı daha da arttı. Dizlerinde yatan oğullarımızın başlarını altına yastık yerleştirip benim yardımımla oturduğu yerden kalktı. Karnı gün geçtikçe daha fazla büyüyor ve bu hareketlerinin kısıtlanmasına sebep oluyordu. Elimdeki poşeti sahiplenircesine iki eliyle kavrayıp Amerikan tarzı mutfağa yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Hayallerimin Arasında*
RomanceBir adım sonra hiçliğe karışacaktım. Bir adım sonumu belirleyecekti. Gözyaşlarım gözümden intihar ederken onlar kadar cesur olup o bir adımı atmak üzereydim "Dur!" sesini duymamla bir an da gelen cesaretim geri gitmişti. Arkama dönmedim ama hareket...