Sanırım bu bölüm fazla saçmaladım :( İnşallah beğenirsiniz…
İyi Okumalar…
Erken bir saat olmasına rağmen bar oldukça kalabalıktı. Yüksek sesli müziğe alışmam birkaç dakikamı almıştı. Kuzey ile yüksek bar taburelerine oturmuş etrafı inceliyordum. Sol tarafta bir grup kör kütük sarhoş olmuş kahkahalarla gülüyordu. Bakışlarımı oradan ayırıp barın ortasında dans edenlere çevirdim. Herkes kendinden geçmiş bir vaziyetteydi. Kimse etrafındakileri takmıyordu. Sarhoş olmak böyle bir şey miydi? O zaman kesinlikle sarhoş olmalı ve çevremdekileri umursamadan birkaç saat geçirmeliydim. Beni izleyen Kuzey’e dönüp “İçki içmek istiyorum.” Diye isteğimi dile getirdim. İçkilerin adları dahil hiçbir şeyi bilmiyordum. İhtiyaç duymamıştım. Ama şu sıralar gerçekten kafamı dağıtmaya, beynimin uyuşmasına ihtiyacım vardı. Kuzey tedirginlikle tek kaşını kaldırıp “Emin misin? Daha önce içen birine benzemiyorsun.” Diye sordu. Bu onu neden ilgilendiriyordu ki? Çevremdekilerin yaptığım ya da istediğim şeylere karışmasından nefret ediyordum. “Kuzey, içki istiyorum. Eğer isteklerime karışacaksan başka bir yere oturacağım.” Diyerek atarlandım. Kuzey ellerini kaldırıp “Peki istediğin gibi olsun.” Dedi ve barmenden iki bira istedi. Önüme konan bira şişesini alıp dudaklarıma dayadım ve sıvının boğazımı yakarak mideme inmesine izin verdim. İlk içişim olduğu için tadı tuhaf gelmişti ve istemeden yüzümü buruşturmuştum. Kuzey benim aksime gayet rahat bir şekilde birasını yudumluyor ve benim yaptığım her hareketi dikkatli bir şekilde inceliyordu. İnsanların bakışlarını üzerimde hissetmekten ne kadar hoşlanmasam da Kuzey’in bakışları beni rahatsız etmiyordu. Elimdeki biradan bu sefer daha büyük bir yudum alıp boğazımdan kayışını gözlerimi kapatarak hissettim. Bu sefer daha iyiydi. İlk seferki gibi boğazımı fazla yakmamıştı. Ama henüz beynim uyuşmamıştı. Gerçi iki yudumla uyuşur muydu onu da bilmiyordum ya. Kuzey’e “Buraya sık gelir misin?” diye sordum. Kuzey birasından bir yudum daha alıp “Sayılır.” Diye cevap verdi. Bara gelenlerin ya sıkıntısı oluyor, kafa dağıtmaya geliyordu ya da sıkıntısı olmadığı halde kötü çocuk ruhlu olduğu için geliyordu. Kuzey’e ikinci seçeneği yakıştıramadığım için direk eledim. Gerçi tanışalı daha ne kadar olmuştu ki? Belki de gerçekten kötü çocuktu. Bilemezdim.
Elimdeki şişeyi bir kez daha dudaklarıma götürdüm ama bitmişti. Beynimin uyuştuğunu az çok farkındaydım. Fakat istediğim kadar uyuşmamıştı. Yaptıklarımı, söylediklerimin ya da düşündüklerimin farkındaydım. Boş bira şişesini kendimden uzaklaştırıp “Bir tane daha istiyorum.” Dedim. Kuzey itiraz edecek gibi duruyordu. Tek kaşımı kaldırıp ‘istediğimi yap’ bakışı attım. Artık nasıl oluyorsa. Neyse ki Kuzey anlamıştı ve iki bira daha istedi.
Yarım saat sonra artık yaptıklarımı kavrayamıyordum. Beynimin tamamen uyuştuğunu hissediyordum. Bu… Harika bir histi. Masadan destek alarak ayağa kalktım. Dans etmek istiyordum. İçimde inanılmaz bir enerji vardı ve bunu dışarıya atmaya ihtiyaç duyuyordum. Kuzey’de ayağa kalkıp “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Söylediği şey nedense komik gelmişti, gülmeye başladım. “Dansaa.” Diye uzatarak bağırdım sesimi duyurabilmek için. Müzik sesi sanki daha çok artmıştı. Ayaklarımın altındaki zemin titreşiyordu. Kuzey kolumu tutup “Sen sarhoş olmuşsun. Ah neden bu kadar içmene izin verdim ki? Yürü seni evine bırakayım.” Dedi. Kolumu çekip elinden kurtuldum. “Bakıcılık yapmana ihtiyacım yok. Ben dans edeceğim.” Dedim. Tabi ne kadarı anlaşıldıysa. Kelimeler birbirine dolanmıştı. Sarsak adımlarla ortada dans eden kişilerin arasına katıldım. Son ses Dirty Dancer çalıyordu. Kollarımı havaya kaldırıp olduğum yerde zıplarken bağırarak şarkıya eşlik ediyordum. Çevremdekilerin bakışlarından kurtulmak için gözlerimi kapatıp kendimi müziğin ritmine bıraktım. Tuhaf hareketler yaptığımı biliyordum ama umursamıyordum. İlk defa umursamadan istediğim bir şeyi yapıyordum. Birisi aniden kolumu tutunca korkuyla çığlık atıp gözlerimi açtım. Kuzey’in bal rengi gözleriyle karşılaşınca serbest olan elimi yumruk yapıp omzuna geçirdim. “Manyak mısın be? Beni korkuttun.” Diye bağırdım. Kuzey söylediklerimi takmayarak “Şarkı söyleyeceksen çalan şarkıyı söyle. Herkes rahatsız oluyor.” Dedi. İyide ben zaten çalan şarkıyı söylüyordum. Ah şu an hiç bununla aklımı meşgul edemezdim. Omuz silkip “Rahatsız olan gitsin.” Dedim. Gözüme Kuzey’in arkasındaki bir şey takıldı. Bir dakika ya o adam kadının kanını mı içiyordu? “Oha! Vampirler gerçekmiş.” Diye bağırdım. Kuzey kaşlarını çatarak “Ne saçmalıyorsun sen?” diye sordu. Parmağımla vampir adamı gösterip “Vampirler gerçekmiş. Bende vampir olmak istiyorum. Acaba rica etsem beni de vampir yapar mı? Yoksa boynumu kırıp bir kenara mı atar?” diye sordum. Kuzey işaret ettiğim yere bakarken “Bence boynunu kırmadan önce kanını içer sonra boynunu kırar ve… Ah ne diyorum ben? Hayal, orada kimse yok.” Dedi. Gözlerimi kısıp bakınca gerçekten orada kimsenin olmadığını gördüm. Kahkaha atıp “Gerçekten kimse yokmuş.” Dedim. Kuzey “Hayal, bence senin ayılmaya ihtiyacın var.” Diye söylenirken kolumdan çekiştiriyordu. Kolumu zorla elinden kurtarıp “Ya ben dans edeceğim. Karışma. Bak benim kurt adam tanıdıklarım var seni onların önüne atarım.” Diye tehdit ettim. Kuzey gözlerini devirip beni kucağına aldı. Sırtına yumruklarımı indirirken “Ya bıraksana beni!” “Hey! Sana diyorum.” İmdat!” diye bağırıyordum. Tabii Kuzey etkileniyor muydu? Hayır.
Ben bağırmaya devam ederken bardan çıkmış ve Kuzey’in arabasının önüne gelmiştik. Hala Kuzey’in kucağında olduğumu söylememe gerek yok sanırım. Kuzey tek eliyle beni tutarken arabanın kapısını açtı. Bu çocuk Herkül falan mıydı? Yani tamam, şişko falan değildim ama o da iri yarı değildi sonuçta. Demek ki kas yığını. Buradan şu sonuca ulaşabilirim, yumruklarım ona asla zarar vermez. Tamam, yine saçmaladım.
Kuzey beni yolcu koltuğuna oturtup, emniyet kemerimi de taktıktan sonra kendisi de arabanın etrafından dolaşıp sürücü koltuğuna kuruldu. Bağırmaktan ve boş yere onu yumruklamaktan -yumruklamaya çalışmaktan- dolayı halim kalmamıştı. Başımı koltuğa yaslayıp “Bende araba sürmek istiyorum.” Diye mırıldandım. Kuzey bir kolunu benim koltuğumun arkasına koyup arabayı geri vitese alırken “Ya tabii. Bende ecelime susadım zaten(!)” dedi. Omuz silkip “Kullanmayı bilmiyorum zaten. Sadece isterdim.” Dedim. Kuzey kısa bir an gözünü yoldan ayırıp bana baktı. “İstersen öğretebilirim.” Dedi. Heyecanla yerimden doğrulup “Gerçekten mi?” diye sordum. Kuzey başını olumlu anlamada sallayınca sevinçle ellerimi çırpıp yanağına sulu bir öpücük bıraktım.Kuzey sırıtarak “Bu kadar sevineceğini bilseydim tanıştığımızda teklif ederdim.” Dedi. Söylediği şeyi takmayarak “Çok çok çok teşekkür ederim.” Dedim. Kuzey hala sırıtırken “Çok çok çok önemli değil.” Dedi. İkimizde kahkaha atarken uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu olduğumu hissettim.
Üniversiteye başlamam belki de düşündüğüm kadar kötü değildi. Yaşadıklarım hayal ürünüm olsa bile şu an da mutluydum ve benim için gerisi önemli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Hayallerimin Arasında*
RomantizmBir adım sonra hiçliğe karışacaktım. Bir adım sonumu belirleyecekti. Gözyaşlarım gözümden intihar ederken onlar kadar cesur olup o bir adımı atmak üzereydim "Dur!" sesini duymamla bir an da gelen cesaretim geri gitmişti. Arkama dönmedim ama hareket...