*2*

2.1K 79 15
                                    

  Okuyan herkese teşekkür ederim :)

       İyi Okumalar :)

 

    “Hayal! Hadi artık uyan. İlk günden geç kalacaksın.” Milyonuncu kez duyduğum sese karşı pes ederek gözlerimi açtım. Herkes sabahları alarm sesi ya da anne sesi ile uyanır değil mi? Ben Melis’in sesi ile uyanıyordum. Şizofren olduğumu öğrendiğinden beri benimle kalıyordu. Zaten ailesini trafik kazasında kaybettiği için bundan önce yurtta kalıyordu. Onun için de benim için de burada kalması iyi bir şeydi. Aynı yaştaydık ama o burslu olarak devlet üniversitesine gitmeye karar vermişti. Benim okuluma gelmesi için çok ısrar etmiştim ama istememişti. Yatağımdan kalkıp Melis’in yönlendirmesiyle banyoya doğru ilerledim.

    Sıcak bir duş aldıktan sonra havlumu vücuduma dolayıp odama geri döndüm. Melis dolabımın önünde kıyafet seçmeye çalışıyordu. “Ee, ne giyeceğimi buldun mu?” diye sordum saçımı kuruturken. Melis benim zevkimi kötü bulduğu için onun seçtiklerini giyerdim. Dolapta beyaz, üzerinde rengarenk çiçeklerin olduğu bir elbiseyi işaret etti. Dudaklarımı büzüp “Fazla cici kız tipi.” Dedim. Ben hiçbir zaman fazla cici olan kızlardan değildim. Aside değildim. Bu ikisinin arasında bir şeydim işte. Melis dolaba geri dönüp siyah bir kot şort, beyaz askılı salaş bir tişört ve krem rengi delikli bir hırkayı gösteri soran gözlerle bana baktı. Başımla onaylayıp gösterdiği kıyafetleri giydim ve ayağıma beyaz vanslarımı giyip siyah spor çantama birkaç defter ve kalem koydum. Siyah, belime kadar uzanan, düz saçlarımın karışıklığını tarak ile giderip sıkı bir şekilde topladım. Odadan çıkmak üzereyken ilaçlarımı içmediğim aklıma geldi ve yatağımın yanındaki komedinden ilaçlarımı alıp içtim. Etrafa bakıp Melis’i aradım ama bulamadım. Banyoda olduğunu düşünüp omuz silkip odamdan çıktım. Evde hizmetçilerden başka kimse yoktu. Benim için hazırlanan masanın başına oturup bir şeyler atıştırdım ve evden çıktım. Şoför benim çıkmamı beklermişçesine hemen kapımı açıp oturmamı bekledi.

   Okulun önüne gelince acele etmeden arabadan indim. Normalde araba ile yolculuk yapmayı sevmezdim. Ama bana zarar vermek isteyen bir kişi vardı peşimde. Bir keresinde beni bahçede tek otururken görmüş ve yanıma gelmişti. Babamın eski arkadaşı olduğunu söylemişti. Sanırım babam ile ortaklarmış ama babam onu ortaklıktan atmış. O da intikam için bana zarar vermek istiyordu. Ona ne kadar babamın beni umursamadığını söylesem de beni dinlemiyordu. O günden sonra dışarı tek başıma çıkmamaya dikkat etmiştim.

   Öğrenci işlerinden ders programımı alıp sınıfımı aramaya başladım. Etrafımdaki kişiler gülüşüyor, koyu bir sohbet ediyorlardı. Sınıfımı bulduğumda içeri girip en arka sıraya oturdum. Dikkat çekmemeye çalışıyordum ama üzerimde çevremdekilerin bakışlarını hissediyordum. Yanımda bir hareketlilik sezince sol tarafıma döndüm. Yanıma, dalgalı sarı saçları olan ve bal rengi gözleri ışıldayarak bana bakan benim yaşlarımda bir çocuk oturmuştu. Elini bana uzatıp “Ben Kuzey.” Dedi sırıtarak. Bir eline bir yüzüne bakıp, güvenip güvenemeyeceğimi ölçüyordum. Bakışlarındaki sıcaklık güvenebileceğimi haykırıyordu adeta. Uzattığı elini tutup “Hayal.” Dedim. Ebeveynlerim sanki ne olacağımı bilirmişçesine ismimi Hayal koymuşlar. Ne ironik! Yüzündeki sırıtmayı bozmadan “Tanıştığıma memnun oldum Hayal.” Dedi gerçekten memnun olduğunu belirten sesle. Birkaç meraklı bakışı üzerimde hissedince Kuzey’e yaklaşıp “Sen gerçek misin?” diye sordum. Emin olamıyordum. Belki de şu an kendi kendime konuşuyordum. Kuzey sesli bir şekilde kahkaha atıp üzerimizde olmayan bakışları da üzerimize çekmişti. “Oldukça gerçeğim.” Dedi kahkahasına son verdiğinde. Ama hala emin olamıyordum. Hayal ürünüm olsa da aynı şekilde cevap verebilirdi. Daha fazla düşünmeyi bırakıp hala sırıtmakta olan Kuzey’e baktım. “Neden sırıtıp duruyorsun?” diye sordum dayanamayarak. Çünkü ne kadar etkileyici bir sırıtması olsa da bir süre sonra insanın sinirini bozuyordu. “İlginç birisin Hayal.” Diyerek sorumu görmezden geldi. Ya da sırıtmasının sebebi ilginç biri olmamdı. Saçma. Kaşlarımı kaldırarak  “Bu iyi bir şey mi?” diye sordum. Sonuçta iki anlamda da yorumlanabilirdi. Bir kez daha kahkaha atıp “Kesinlikle iyi bir şey saf kız” dedi hala sırıtarak. Neden bu kadar neşeliydi? Ben mi anormaldim, o mu? Ah tabi ki ben, sormadım varsayın. Sınıfa giren hocayla konuşmamız son buldu.

   Bir saatlik dersin sonunda hoca çıkabileceğimizi söylemişti. Başımı sıraya koyup gözlerimi kapattım. Normalde bir düzenim vardı. Her şeyimi belli bir programa uyarak yapardım. Daha doğrusu yapmak zorundaydım. Psikoloğumun ‘tavsiyesi’. Okula gitmem programımın da değişmesine sebep olmuştu ve ben henüz alışamamıştım. “Hey! Gerçekten uyuyacak mısın?” diye sordu Kuzey omzumu tutmuş beni sarsarken. “Evet.” Diye mırıldandım. Uykum vardı ve şuan da tek istediğim uykuydu. “Hadi ama! Üniversitedeki ilk günün ve ilk teneffüsün.” Dedi bana inanamadığı açıkça ortada olan ses tonuyla. “Ee?” diye sordum anlamayarak. Üniversitedeki ilk gün, ilk teneffüste uyumak yasaktı da benim mi haberim yoktu?  “Bilmem. Yani eğlenceli olması gerekir.” Diye devam etti Kuzey. Gözlerimi aralayıp bana bakan Kuzey’in bakışlarına karşılık verdim. “Uykum var.” Dedim esneyerek. Kuzey omuz silkip benim gibi başını sıraya koydu ve gözlerini kapattı. Kaşlarımı çatıp “Ne yapıyorsun?” diye sordum. “Şşt. Eğlence anlayışını deniyorum.” Dedi. Cevabı karşısında kendimi tutamayarak kahkaha attım. Kuzey bir an da yerinden doğrulup “Vay canına! Gülebiliyor.” Diye bağırdı. Onun bu tepkisi daha çok gülmeme sebep oldu. O da kahkaha atarak bana katıldı.

   O an anladım ki Melis’ten sonra beni güldürebilen tek kişi oydu. Sanırım bir arkadaşım daha olmuştu…     

*Hayallerimin Arasında*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin