*HAYAL*
Bugün Öykü abla ziyaretime gelecekti. Acaba Aras'ta onunla gelir miydi? Dün geleceğine söz vermişti. Tabi bu geleceği anlamına gelmiyordu. Ama geleceğini düşünüp kendimi teselli etmek gelemeyeceğini düşünüp karalara bağlamaktan daha iyiydi. Buradan bir an önce kurtulmak istiyordum. Belki Öykü abla bu işi halletmiştir en azından öyle umuyordum.
Kaç gündür güneş yüzü görmediğimden biraz hava almak için bahçeye çıktım. Benim gibi hava almak için bahçeye çıkanlardan olabildiğince uzaklaştım. Yalnızlığı sevmememe rağmen buradaki hastalardan uzak kalmak istiyordum. Ağaçların arasında ki boş banklardan birine oturup temiz havayı ciğerlerime çektim. "Bugün hava çok güzel değil mi?" yanımdan gelen sesle irkilmekten kendimi alamadım. Aras'da benim yanıma oturmuş gözlerini kapatmıştı. Onun burada olmasına sevinerek "Evet." diye cevap verdim soru sormamasına rağmen. Gözlerini açıp ışıldayan yeşil gozleriyle bana baktı. "Bu havalarda piknik yapmak harika oluyor." dedi. Gülen yüzüme hüzün kaplamasına engel olamadım. Eskiden ne kadar çok piknik yapardık. Aras bir anda ayaklanınca "Ne oldu?" diye sordum. Bu kadar erken mı gidecekti? Aras "Sen burada beni bekle ben hemen geleceğim." diyip hızla yanımdan ayrıldı. Ne olduğunu anlamamış bir şekilde arkasından bakakaldım.
*ARAS*
Yüzündeki hüznü görünce bir an yanlış bir şey söylediğimi sandım. Ama yüzünde hüzünden başka olarak özlem de vardı. Aklıma gelen fikirle heyecanla yerimden doğruldum. Onun gülen yüzünün asılmasına izin veremezdim. Burada beklemesini söyleyip hızla oradan uzaklaştım. Müdürün odasının önüne gelince bir an tereddüt etsem de Hayal'in yüzündeki hüznü hatırlayıp kararsızlığımı görmezden gelerek kapıyı tıklayıp gel sesinden sonra içeriye girdim. Planımdan müdüre bahsettikten sonra zorla izin adım. Sonunda ısrarlarımdan bunalmış olacak ki izin verdi. Sevinçle oradan ayrıldıktan sonra gerekli malzemeleri almak için hastanenin yakınlarındaki mağazalara uğradım. Tabi ondan önce Kuzey'i arayıp arabasını hastanenin yakınlarına getirmesini rica ettim. Gideceğimiz yere otobüsle gidemedik sonuçta.
Ben alınacakları hallettiğimde Kuzey'in beni beklediği yere gittim. Neyseki Kuzey gelmişti de bir de onu beklemeyecektim. Ona teşekkür ettikten sonra Hayal'in beni beklediği yere gittim. Kafasını geriye atmış gökyüzünü izliyordu. Onun bu halini kısa bir süre izledikten sonra planımdan aklıma geldi. Yanına gidip "Hadi gidiyoruz." dedim neşeyle. Şaşkınlıktan irileşmiş gri gözleriyle bana baktı. Bu haliyle o kadar güzeldi ki beni büyülüyordu. "Nereye gidiyoruz? Öykü abla mı geldi?" doye sordu. Başımı iki yana sallayıp "Süpriz." dedim. Heyecanla yerinden doğrulup "Ne süprizi?" diye sordu. Burada durmakla zaten kısıtlı olan vaktimizi harcadığımızı düşünüp Hayal'in küçük ellerini ellerimin arasına alıp ilerlemeye başladım. Bir yandan da sorusuna "Sürprizler söylenmez." diyerek cevap verdim. Çıkışa yaklaştığımızda "Buradan çıkmama izin yok." diye bir.hatırlatmada bulundu. Aslında izin aldığımı söyleyebilirdim ama bunun yerine "Kuralları takan kim?" diyerek hiçbir şeyi umursamadığımı belli ettim. Başta itiraz etsede kararımdan dönmeyeceğimi anlamış olacakki sessizce peşimden geldi. Arabanın yolcu kapısını onun için açıp binmesini bekledim. Bir an tereddüt etsede koltuğa yerleşti. Bende sürücü tarafına geçip arabayı çalıştırdım. Yanımda Hayal olduğu için oldukça dikkatli kullanmaya özen gösteriyordum. İyi bir sürücü olmadığımı söylemiştim.
İki saatlik yolculuğun sonunda nihayet istediğim yere varabilmiştik. Hayal'in nereye gittiğimizi öğrenmeye çalışması hariç sessiz bir yolculuktu. Hayal'in şaşkınlıkla arabadan inişini izledim. Her bir hareketini ezberlemek ve daha sonra ezberlediğim yüzünü boş kağıtlara çizerek doldurmak istiyordum.
*HAYAL*
Beni getirdiği yer tek kelimeyle muhteşemdi. Her yer yemyeşildi ve o yeşilliğin karşısında masmavi deniz manzarası uzanıyordu. Hayranlıkla etrafıma bakınırken Aras'ın yanıma geldiğini fark etmemiştim bile. "Nasıl?" diye sormasaydı uzun bir süre fark etmeyebilirdim de. Benim aksime Aras manzarayı izlemiyor sadece bana bakıyordu. Sanki her hareketimi ezberlemek istermişcesine. "Muhteşem." diyebildim sadece. Burayı tanımlamak için sözlükteki hiçbir kelime yeterli değildi ki. Aras gülümsemekle yetinip arabanın bagajına ilerledi. Ben ne yapacağını izlerken o bagajdan aldığı poşetler ve örtüyle yanıma geldi. "Ne yapacağız onlarla?" diye sordum. Aras gülümseyerek "Piknik." diye cevap verdi.
*ALKIN*
Sıkıcı sıkıcı ve çok sıkıcı. Diğer okulumdan daha fazla sıkıcı hatta. Dönemin ortasında okul değiştirmek ne kadar da saçma bir düşünce. Bu saçma düşünce de annemin fikriydi zaten. Bu durgun hallerimin okulla bir ilgisi olduğunu düşünüyordu. Bazen ondan o kadar tiksiniyordum ki bu durgun hallerimin, kimseye güvenmeyen hallerimin nedenini açıklamak istiyordum. Tüm öfkemi içimden atmak istiyordum. Ama yapamıyordum işte. Çünkü hala içimdeki küçücük bir parçam onu seviyor ve üzmek istemiyordu. Yeni sınıfımda, başını çözdüğü testten kadırmayan bir çocuğun yanına oturdum. Aslında başka boş sıralarda vardı. Hatta yanındakini kovup bana yanına oturmamı işaret edenler bile vardı. Ama yılışık kızlardan hoşlanmıyordum. Aslında hiçbirinden hoşlanmıyordum. Yanlış anlaşılmasın hemcinslerimden de hoşlanmıyorum sadece karşı cinsime karşı büyük bir güvensizliğim vardı ve bu sorunumu aşamıyordum. Kızları oyuncak olarak bile görmüyordum. Hiçbiri umrumda değildi çünkü.
Son derse kadar neyseki hiçbir hoca kendimi tanıtmamı falan istememişti. Konuşmayı fazla sevmezdim. Tenefüslerde kızlar yanıma gelerek tanışmaya çalışıyorlardı ama onları takmayarak telefonumda temle run oynuyordum. Son dersimiz bedendi. Erkekler maç yapmak için sahaya koşuştururken kızlarda büyük ihyimalle dedikodu yapmak için bahçenin arka tarafına gittiler. Spor salonunundan basket topu alıp potaya doğru ilerledim. Zevk aldığım tek şey basketti. Bütün düşüncelerin beynimden uzaklaşmasına yardımcı oluyordu. He bir de Aras ile uğraşmak vardı tabi. Onu sinirlendirmek inanılmaz bir zevk veriyordu bana. Zaten güvendiğim tek kişi de oydu. Tabi bunu onun bilmesine gerek yok. Kızların ilgiyle beni izlemesini takmayarak art arda üçlük atmaya devam ettim. Siyah saçlarım terden dolayı alnıma yapışmıştı ama umursamadım.
Zil çalınca koptuğum dünyaya geri döndüm. Çevremdekileri umursamayarak spor salonundan çantamı alıp çıktım. Eve gidip ılık bir duş almaya ihtiyacım vardı. Aslında soğuk su beni daha çok kendime getirtirdi ama soğuğu sevmezdim. Durakta otobüs beklerken oyalanmak için telefonumu aradım. Ama yoktu. Ceplerime ve çantama bakmama rağmen bulamamıştım. Okulda mı unutmuştum acaba? Otobüsün gelmesini umursamayarak geri okula döndüm.
Sınıfa gürültüyle girdiğimde yalnız olmadığımı farkettim. İnce kollarını sıraya dayamış ve kahverengi dalgalı saçları dağılmış bir şekilde uyuyan bir kız vardı sınıfta. Evi falan mı yotu? Yoksa uyuya mı kalmıştı? Uyandırıp uyandırmamakta tereddüt ederken kendimi onu sarsarken buldum. Dolgun dudaklarını büzüp "Beş dakika daha." diye mırıldandı. Nedense onun bu hali dudaklarımın kıvrılmasına neden olmuştu. Bir kez daha dürtünce gölzerini ovuşturarak sıraya koyduğu başını kaldırdı. Ellerini gözünden çekince sanki nerede olduğunu yeni fark ertmişcesine etrafına bakındı. Kehribar rengi gözleri benim üzerimde durunca irileşti. "Ne oluyor ya?" diye sordu. Hala uyku sersemi olduğu sesinden anlaşılıyordu. Omuz silkip umrsamaz görünmeye çalıştım. "Uyuya kalmışsın." diyerek basitçe cevap verdikten sonra sırama ilerledim. Sıranın altına ve üstüne bakamam rağmen telefonum yoktu. Spor salonunda unutmuş olabileceğim aklıma gelince adımlarımı çıkışa yönelttim. Kapının kolunu aşağı indirmeme rağmen açılmıyordu. Sıkışmış olbileceğini düşünüp omuzumla ittirdim. Ama kapı hala açılmamakta inat ediyordu. Sırada uyuya kalan kız tek omuzundaki çantasıyla yanıma gelip "Ne oldu?" diye sordu. Ellerimi terden ıslanmış saçlarımın arasından geçirip "Sanırım kilitli kaldık." diye cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Hayallerimin Arasında*
RomantikBir adım sonra hiçliğe karışacaktım. Bir adım sonumu belirleyecekti. Gözyaşlarım gözümden intihar ederken onlar kadar cesur olup o bir adımı atmak üzereydim "Dur!" sesini duymamla bir an da gelen cesaretim geri gitmişti. Arkama dönmedim ama hareket...