Bölüm Hek144 poncigine ithaftır :") yorumlarını hiç eksik etme olur mu ♡
Ve sınır +30 oy ~ keyifli okumalar sizi seviyorum!!
***
"Belki de karşına çıkanlar senin naif ruhunun güzelliğini tatmayı hak edecek kadar iyi değillerdi. Sen onları değil de onlar seni hak etmediğinden."
Nefesim kesilmişti. Nefesim kelimenin tam anlamıyla kesilmişti. Sanki elimden başka bir şey gelmiyormuş gibi nasıl olduğunu bilmediğim bir ifadeyle suratına bakabilmiştim anca. O da gözlerini sürekli yaptığı gibi gözlerime kenetleyip öylece durdu.
Zil çalmasaydı ne olurdu bilmiyordum.
Jungkook ayağa kalkıp kapıyı açarken söylediği cümle yüzünden hala deli gibi atan kalbim iç organlarımın sağlam olduklarına dair bir hatırlatıcı gibiydi. Hayatımda daha önce hiç böyle hissetmemiştim.
Sanki midemle bağırsaklarım, beynimle de kalbim yer değiştirmiş gibi tuhaf ve komik bir duygu vücudumu sarmıştı. Bir erkeğin üzerimde böyle bir etkiye sahip olması normal miydi? Kafamı karıştırıyordu çünkü daha önce benim için bir milat niteliği taşıyan Tae ile arkadaş olduğum gün bile bu iki cümleyi duyduğumda heyecanlandığım kadar heyecanlanmamıştım.
Beni heyecanlandıran şeyler evet basit şeylerdi ama Tanrı aşkına kim iç organlarının yok olup gittiğinden şüphelenecek kadar heyecanlanırdı bir iki cümle için?
Yavaş yavaş anladığım bir şey varsa o da ilgiye ve sevgiye aç olan yanımın bu tarz şeylerle yeni karşılaştığından nasıl tepki vereceğini bilememesiydi. En başından beri beni Jungkook'ta etkileyen şey ilgisiydi. Bunu bakışlarıyla ya da utangaç halleriyle bana hissettiriyordu ve şimdi de kelimelerini kullanmaya başlamıştı.
Üzerimde böyle bir etki bıraktığını bilse ne düşünürdü? Benden tiksinir miydi ya da onu yanlış anlıyorum diye benimle konuşmama kararı mı alırdı?
Tuhaf olan benim hissettiklerim değildi ki. Hem belki hissettiklerimi yanlış yorumluyordum. Asıl tuhaf olan onun davranışlarıydı. Sanki senelerdir arkadaşıymışım gibi beni benimsemiş benimle ilgilenmiş ve hatta gözlerini üzerime dikerek beni etkilemişti. Uykumda elimi tuttuğu da göz önüne alınacak olursa tuhaf olan kesinlikle hissettiklerim değildi.
Yerimde kim olsa bu davranışlardan sonra böyle hissederdi.
Ondan hoşlandığım falan yoktu sadece yanlış yorumluyordum hislerimi. Ben kızlardan hoşlanıyordum, öyle değil mi? Yani bugüne kadar bir kızdan bile net bir şekilde hoşlanmamıştım ama olması gereken buydu. Normal olan buydu.
Jungkook kapıda ödemeyi yapıp eline aldığı pizzayla yeniden salona girene kadar derin nefesler alıp kalbimi ve aklımda oradan oraya hiç yorulmadan koşuşturan düşünceleri sakinleştirmeye çalıştım. Elindeki kutuyu ortadaki cam sehpaya koydu.
"Seninkiler burada, mantarsız istemiştin değil mi?"
Abartıyordum işte! Kurduğu ona göre herhangi bir cümleyken ben aptal gibi enine boyuna irdeleyip büyütüyordum her şeyi. Sürekli bunu yapıyordu. Bir cümle kuruyor, beni kafayı yeme raddesine getiriyor sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.
Ah tam bir baş belası!
Aklımdan geçenleri yüzüme yansıtmamaya özen göstererek "Evet" dedim. "Onu önüme alayım ben" karşı koltuğa oturup benim sipariş ettiğim pizzayı kutusuyla beraber sehpada bana doğru itti. Elinde tuttuğu poşetten çıkardığı iki kutu koladan birini bana uzattıktan sonra yemeğimizi yemeye başlamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Me Love ° Jikook
FanfictionO zeytin gözler, ailemdi benim. Beni onların muhteşem dünyasıyla tanıştıran biricik dostum Gözde'ye -@jikookbtsx- ithaftır. 💜 07.01.2017 - 09.03.2017