Bölüm - 38

10K 1.1K 3.2K
                                    

Onceki bolumun son cumlesini tam seyedemedigimden oldu bakin sjsksksks neyse ficten sıkıldığınızı düşünmeye başladığımdan finali bir bölüm erkene alıyorum. Geçen bölümün oy sayısı diğerlerine gore epey düşüktü üzüldüm bir miktar :"( Her neyse normalde 38i yarısında bitirip 39da da bölümün kalanını yazacaktım ve 40ta final yapacaktım ama bu iki bölüm birden oldu. Uzun bir bölüm, benim için kıymetli de bir bölüm o yüzden çokça yorum ve oy bekliyorum sizden tamam miiiiiii :")) finale bir kala uzmeyin poncik kalbisimi ♡

Bölümü de urnotminsuga HotPJ12 excellentbiebs FinestRain moonspource xolenjix forever_bts_love poncirellalarina ithaf ediyorum ♡ umarım unuttuğum biri yoktur yorum yapanlardan... Sizleri seviyorum

Zamanı geldiğinde ki siz anlayacaksiniz zaten medyayla okuyun olur mu? Tom Odell- Heal

Sonraki bölüm final bebekler keyifli okumalar ~




***

"Nereden başlayayım istersin? Ağabeyinle ne zaman tanıştığımdan mı yoksa kurbanları öldürmeyi nasıl planladığımızdan mı?"

Olay yeri inceleme çoktan gitmiş, ekibim ve bir de Suho yanımdayken ben onu burada sorgulamaya karar vererek Kyungsoo ile konuşmaya başlamıştım. Elleri, Hoseok tarafından kelepçelenmiş olsa bile masasının arkasından öyle rahat bakışlar atıyor ve öyle rahat konuşuyordu ki bizimle ürperiyordum.

En azından ağabeyimin o olmadığına sevinip ki buna neden sevindiğimi bile inanın bilmiyordum sorusunu cevapladım. "Ağebeyim, o kim?"

Aslında pek cevap sayılmazdı ve bunu fark ettiğinden olsa gerek Kyungsoo da alayla tısladı. Küçük bedenini öne doğru eğip kelepçeli ellerini masasında birleştirdiğinde "Hiç cinayet romanı da mı okumadın velet?" diye sormuştu. "Her şeyin bir sırası var."

Namjoon sinirle araya girip "Boş yapma" dediğinde Kyungsoo ona öyle bir bakış atmıştı ki anlamını irdelemekten bile korktum. Yandan sırıtışını gönderdiği Namjoon bakışlarını karşısındaki deli heriften çekip "Zamanımız yok" diye sürdürdü az önceki cümlesini. İlk andaki çıkışına göre oldukça güçsüz bir sesle konuşmuştu.

"Onunla karşılaştığımda Tıp Fakültesini bitirmek üzereydim."

Kendi sorusuna cevaben ağabeyimle tanıştığı zamandan itibaren olanları anlatmaya karar vermiş gibi konuşmasına bu cümle ile giriş yapmıştı. Ürperdim. İlk defa ağabeyimi bir başkasının ağzından dinleyecek olmam gerçekten tüylerimin diken diken olmasına yetmişti.

"Nasıl bir araya geldiğimizse tamamen Tanrı'nın bir hikmeti. Başlarda onu bir ezik gibi görsem de zamanla onun bir yetimhanede büyüdüğünü, babasının ona ettiği kötülükleri, daha sadece 9 yaşındayken nasıl da kendi ayaklarının üzerinde durmak için çabaladığını öğrendiğimde gözüme bambaşka biri gibi gözükmeye başladı. Küçüğüm olmasına rağmen ona hayrandım. Zaten konuştuğunda sizi kendine hayran bırakacak bir aurası vardı. Sürekli konuşurdu da... Bana sürekli senden bahsederdi, Jimin."

Gözlerimin içine bakıp da buz gibi sesiyle son cümlesini kurduğunda beni öldürmek istiyormuş gibi hissetmeme neden olmuştu. Zaten benden hoşlanmadığını en başından beri görüyordum ama bu kadarını tek konuşmamızda sezememiştim. Gözlerime gerçekten de saf bir nefretle bakıyordu.

Give Me Love ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin