Bölüm poncirik yorumlarını sevdiğim ChimKookisrich e ithaftır arkadaşlar :"))
Yuzsuzluk edip size hikayemi okur musunuz diye mesaj attığım için çok mutluyum ajwkek bir suru yeni poncirella okuyucum oldu ay :")) Adini vermeyecegim ama biri daha simdiden tahmin etti aklimdakileri... Duygulandim ♡♡♡
Bu ve onceki bolum 40 oyu gecerse yeni bölüm yayimlayacagimmm~ Keyifli okumalar...
(Bol yorum bekliyorum feelslenelim beraber sjdkfkf)
***
Huzurun tanımı kişiden kişiye göre değişebilirdi elbette.
Bir sahilde, sıcak yaz güneşine rağmen saçlarınızı dalgalandıracak hafif bir rüzgar eşliğinde, çarşaf gibi önünüze serilmiş sonsuz maviliği seyrederken bir yandan da hayatınızda her şeyin yolunda gittiğini düşünün.
Ya da daha yeni doğmuş bir bebeğin uyurkenki halini seyrederken burnunuza onun o cennet kokusunun dolduğunu hayal edin.
Buz gibi havada kıyafet alacak parası olmadığından üzerindeki paçavralarla gezinen bir çocuğa yemek ısmarlamayı teklif ettiğinizi ya da montunuzu çıkarıp da onun sırtına bıraktığınızda yüzünde oluşacak mutluluk dolu ifadeyi gözünüzün önüne getirin.
Ne kadar huzurlu değil mi? Huzur kişiden kişiye göre değişiklik gösteren bir tanımdı, evet.
Peki ya bana göre huzur neydi?
Kollarında yattığım Jungkook'un o sahilde bahsedilen rüzgar gibi saçlarımın arasından geçen nefesiyle, çarşaf kadar dümdüz bir ifade almış kusursuz suratını izlerken hissettiğim rahatlama ve mutluluk karışımı bir duyguydu benim için huzur. Burnuma dolan cennet kokusu yeni doğmuş bir bebeğinkiyle yarışır cinstendi. Ve üzerimdeki kısa kolluya rağmen beni saran kollarından dolayı soğuğu değil de sıcağı bedenimde hissederken sokak çocuğu örneğindeki kadar mutluydum.
Benim için huzur tamamıyla Jeon Jungkook'tu.
Uyuduğu halde bedenime sarmaktan çekinmediği kollarından biraz sıyrılıp kendimi yukarı çektim ve onun o huzurla kapanmış gözkapaklarını incelemeye başladım.
Kirpikleri uzun sayılmazdı ama kısa da değillerdi. İnsanı içine hapsedecek derin bakışlara ev sahipliği yapan o zeytin gözleri korumaya yemin etmiş gibi birbirlerine kenetlenmiş öylece orada duruyorlardı. Sanki annesinin buyruklarına ısrarla karşı çıkan bir çocukmuş gibi saçlarının asi tutamları alnına gelişigüzel dağılmıştı. Suratından endişe ya da ona benzer kötü bir duygu okunmuyordu. Tam dibimde bedenini bedenimin her yerinde hissedeceğim kadar yakınımdayken hep bu şekilde huzurla uyumasını dilemiştim.
Biraz sonra kaşlarının ortasında kısa bir kavis belirmişti. Burnunu kırıştırıp içine derin bir nefes alınca kalbim tekledi. Uyanmak üzereydi ve eğer beni onu izlerken bulursa alay konusu olacağımdan emindim. Aceleyle gözlerimi kapamaya çalıştım ama artık çok geçti. Jeon Jungkook'un etkileyici gözleri tarafından yakalanmıştım bile.
Yavaş yavaş aralanan gözleri ne olduğunu anlamak istermiş gibi suratımda dolaştığında yutkundum. Uyurken onu seyretmek fazlasıyla rahat hissettiriyordu ama uyanınca bedenim ne yapacağını şaşıran beynime ayak uydurup saçmalıyordu.
Bu, Jungkook yüzüme beni deli edecek kadar derin bir bakış atıp gülümsediğinde kendini yine tekrarlamıştı. Önce kalbim hızlandı sonra da düzensizce dudaklarımın arasından kaçan nefeslerim dudağını buldu. Nefeslerimiz öpüşürken bile heyecanlanıyordum ve kalkıp bir de beni öpmesini hayal ediyordum öyle mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Me Love ° Jikook
FanficO zeytin gözler, ailemdi benim. Beni onların muhteşem dünyasıyla tanıştıran biricik dostum Gözde'ye -@jikookbtsx- ithaftır. 💜 07.01.2017 - 09.03.2017