Bölüm - 29

8.4K 1.2K 1.2K
                                    

Sürpriiiiz! Yarını bekleyemedim... Çok değişik bir bölüm oldu valla ben de anlamadım askjhdsjkf yorum bekliyorum gene bol bol bebekler :')) Size şimdiden keyifli okumalar!

Bu arada kendisi çok iyi biliyor ama seikotorolex ponçiğini çok seviyorum yazma ihtiyacı duydum :')) kendisi kocaman bir iyiki benim için sizler gibi :')) kalp kalp kalp

Bölümü deeeee güzel teorileriyle beni yalnız bırakmayan ChimKook9597 ponçiğine ithaf ediyorum bakalım bu bölümde ne diyeceksiniz :')) Benim kafam karıştı bir miktar asjckd



***

Aklıma gelen ilk ve tek isim Jungkook olmuştu.

Günlerdir ekipteki herkesin katıldığı düşünce katilin lise yıllarımdan beri beni sevdiğiydi. Bu fikir o hallerimi bilen birinin beni sevmesine imkan olmadığını düşündüğüm için başta bana delice gelmiş olsa da biraz önce Yoongi ile konuştuklarım pek çok görüntüyü zihnimde birleştirmişti.

Jungkook tıpkı lise yıllarımdaki halime benzeyen birinden onu hala unutamamış gibi bahsettiği halde bana beni sevdiğini söylüyor ve bunu hissettiriyordu. Hoseok'un Noel'de Jungkook'tan için kurduğu "O bizimle takılmaz ki" cümlesinin aksine beni tanıyalı çok az bir zaman olmasına rağmen hiçbir zaman yabancıymışım gibi uzağımda durmamıştı. Tam tersi en başından beri gözlerime diktiği gözlerinde hissettiğim o yoğun ilgi değil miydi zaten beni ona çeken?

Ona eskiden yaşadıklarımı anlattığımda elimi tutup o zamanlar yanımda olamadığı için özür dilemesi, ne olduğunu bilmediğim ve şu andan itibaren bilmekten korktuğum derdi yüzünden sigara içmesi ya da çekmecesini açmaya yeltendiğim an sesine kattığı o soğuk tınıyla beni tehdit eder gibi konuşması... Tanrım tüm o parçaların tamamı o kadar uyumluydu ki birbiriyle... Bir yapbozun parçaları gibi. Bu beni deli etti.

Aslında daha da delirmeme neden olan soruysa "O çıkarsa ne yapacağım?"dı.

Bir yanım eğer böyle bir şey yapmışsa bunun affedilemez olduğunu bağırıyordu ama diğer yanım olanlara hala anlam veremiyordu. Ben zaten yanındaydım. Beni yanında tutmak için neden böyle bir şeye kalkışma gereği duysun ki diye düşünen yanımın sesini duymak istiyordum. Olanları anlayamıyordum.

Peki ya bana maskesinin arkasından bakan şahısın gözleri? Jungkook'a ait olsalar onları tanırdım öyle değil mi? Zaten tanımıştım. Evet. Onu çok iyi tanıyordum ama kim olduğunu çözemiyordum. Sadece içten içe birleştirdiğim onca parçaya rağmen bana yanlışlıkla da olsa yumruk atan kişinin Jungkook olmamasını diledim.

Bu beni kahrederdi.

Gerçekten nasıl bir tepki vermem gerektiği hakkında bilgiye sahip değildim. Sadece, düşünmeyi sonraya erteleyerek bir süre Jungkook'u uzaktan gözlemleme kararı aldım. Bu ahlak yasalarının ne kadarına uygundu emin değildim ama o çekmeceyi karıştıracağım gibi eşyalarının bir kısmını da karıştıracaktım.

Bunu aklımın bir köşesine not edip elimdeki kağıdı cebime sıkıştırdıktan sonra beni hala parkın çıkışında bekleyen Yoongi'nin yanına doğru yürüdüm. Soracak olursa ona notu kaybettiğimi söyleyecektim. O zeki biriydi. Benim gibi bir aptal bile hala eksik parçaları olan o yapbozu tamamlamak üzereyse Yoongi çoktan tahmin ederdi. En azından bir süre durumu ondan gizleyecektim.

Oyunculuğumu konuşturmaya çalışarak saçlarımı gergince karıştırdım ve soğuk havanın getirdiği etkiyle akmaya başlayan burnumu çektim. Kaşlarımı çatıp sanki üzgünmüşüm gibi göstermeye çalıştığım Yoongi'ye "Lanet olası kağıt uçmuş" dedim. "Rüzgar da yoktu. Nasıl oldu anlamadım hyung."

Give Me Love ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin