Uzun bir bölüm... Cidden uzun. Esas notumu aşağıya bırakacağım ama öncelikle bölümü hepimize ithaf ediyorum :')) Sonra da açık açık yorum ve oy bekliyorum sizden! Rekor sayıda bakın :')) sadece oy verenler bile bir kerecik yorum yapsın piliiiiis :* Sizi seviyorum sıkılmadan okuyun! keyifli okumalar...
Bu arada cidden M :0
***
Yarım Saat Önce
Titreyen ellerimle Tae ile olan konuşmamı sonlandırmış ve saniyesinde bana gönderdiği mesajı açmıştım. Elimdeki kağıtlara son bir kez baktım ve telefonuma gelen mesajdaki adresle bir kez daha şaşırdım. İkisinde yazan adres de aynıydı ve bu kağıt diğerlerinin aksine el yazısıyla değil de bana gönderilen ilk nottaki gibi yazılmıştı. Birinin o adrese gelmesini söyleyen not yutkunmamı sağladığında kafama dank etti.
O notlar, Jungkook'un bana yazdığı Noel notundaki yazıyla alakası olmayan daha çok parkta gördüğüm nottaki el yazısına benzeyen bir yazıyla yazılmıştı. İlk anda düşündüğümün aksine notları Jungkook birilerine göndermek için biriktirmemiş de sanki ona gönderilmiş gibiydi notlar.
Tehdit edilmiş gibi.
Son bir kez titrek bir şekilde nefes aldıktan sonra adresi yeniden kontrol etmek için telefonumun ekranını açmıştım ki gelen aramanın sesi karanlık ve ıssız ortamda irkilmeme neden olacak şekilde odayı doldurdu. Numarayı tanımadığımı fark edince iyice gerilmeme engel olamayarak aramayı cevapladım.
"Jimin?"
Bir kız sesi soruyormuş gibi sessizce adımı fısıldadığında korkarak "Benim" diye cevap vermiştim. Neden korktuğumu bile bilmiyordum, aslına bakarsanız tüm yetilerimi kaybetmiş gibi hissederken kulağıma dolan sesin söylediklerini nasıl idrak ettiğimi bile anlayamamıştım. Numaramı nereden bulduğunu bilmediğim sesin sahibi, Hae Ra birilerinin onu duymasından oldukça korkuyormuş gibi cümlelerini sıraladığında yerimden bir ok gibi evin çıkışına doğru fırlamış ve sokakta gördüğüm ilk taksiyi çevirmiştim.
"Bunları söylediğimde başıma ne gelecek bilmiyorum ama vicdan azabı çekiyorum, Jimin" demişti endişeli çıkan sesiyle Hae Ra. "Seni öpmemi bana sürekli notlar gönderen ve kim olduğunu bilmediğim biri söylediği için o gün Jungkook'la ayrılmanıza neden oldum. İnan bana korkuyor olmasaydım aşık olsam bile öpmezdim dudaklarını. Jungkook aradığın katil değil, Jimin. O da benim gibi kim olduğunu bilmediği birinin tehditlerine boyun eğiyor sadece."
Algılayabildiğim, anlayabildiğim yalnızca bu kadarıydı. Polis kimliğimi göstererek arabasını ödünç aldığım taksi şoförüne teşekkür bile edemeden gazına köküne kadar basıp arabayı, adımı bildiğim kadar iyi bildiğim o yere, yanmış evime doğru, titreyen ellerime rağmen kontrolümü kaybetmeden bir yandan düşüncelerle boğuşarak ve kestirme yolları seçerek sürebildiğim kadar hızlı sürmüştüm.
Sonunda geldiğimde ne polis sirenleriyle ne de ekibimden birileriyle karşılaştım. Koşar adımlarla buz gibi gece havasında heyecandan kavruluyormuşum gibi hissederken, yanmış ve yarısı yıkılmış harabe eve girip telefonumun el feneri yardımıyla seçebildiğim şekilde adımladım. Sessiz bir şekilde ilerliyor, nefes bile almıyordum. O kadar heyecanlıydım ki içime çektiğim hava bile yetersiz geliyordu.
Zaten küçük olan evde salon olduğunu hayal meyal hatırladığım yöne doğru bir adım attığımda birinin, oldukça yakından tanıdığım birinin, "Sikeyim" dediğini duymuştum. Arasından yaşlar akmasını engelleyemediğim gözlerimle ışığı o tarafa çevirip de baktığımda gördüğüm ilk şey tavşan baskılı pijamasıydı. Korkak nefeslerim eşliğinde titreyen ellerimin arasında tuttuğum telefonumun ışığını bedeninden yukarı kaydırdığımda onun, elinde eski bir telefon ve araba farı görmüş tavşan gibi yüzünde öylece donup kalmış şaşkınlığıyla bana baktığını görmüştüm. Derince yutkundum ve onu diğerlerinden önce bulabilmiş olmanın getirdiği rahatlıkla saatlerdir içine sürüklendiğim endişenin birleşimi sonucu çökmüş sinir sistemime boyun eğen ağlamaklı çıkan sesimle fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Me Love ° Jikook
FanfictionO zeytin gözler, ailemdi benim. Beni onların muhteşem dünyasıyla tanıştıran biricik dostum Gözde'ye -@jikookbtsx- ithaftır. 💜 07.01.2017 - 09.03.2017