Multimedia da Ümit abimizin muhteşem sesiyle Pamelanın eşsiz yorumu var. Sözleri bölümümüzle anlamlı olduğu için dinlemenizi tavsiye ederim (:
Fotoğrafı Barlascığımız biraz önce instagramda paylaştı. Görür görmez hemen aklıma bölüm sonundaki hali geldi ve bölümü çoktan yayınlamış olmama rağmen ekleyeyim dedim :DGeri dön, beni sev, dön diyemem ki...
Aşk neydi? Herkesin söylediği gibi aptallık mıydı sahiden? Acı çekeceğini bile, bile onun yanında olmayı istemek miydi?
Seni yüzlerce kez kırmasına rağmen bir kere gülümsettiğinde affedebilmek miydi?
Peki, sevmek ne demekti?
Sevmek ya da âşık olmak, ikisi de aynı şey miydi?
Bana sorarsanız ikisi de birbirinden alakasız olan iki kelimeydi.
İnsan annesini, babasını, arkadaşını, kedisini, hatta bir eşyasını sevebilirdi. Ama aşk? İnsan her şeye âşık olabilir miydi?
Evet, belki insan çoğu şeye âşık olduğunu sanabilirdi. İşine, mesleğine, hobisine...
Ama hayatı boyunca sadece bir kişiye âşık olabilirdi. O kişiyi bulana kadar ise diğerlerine âşık olduğunu zannederdi.
Doğru kişiyi bulduğu zaman ise ondan öncekilerin hiçbir anlamının olmadığını anlardı.
Peki, insan bir kere âşık olur dedik ama bu aşk sonsuza kadar sürer miydi?
Yoksa dedikleri gibi aşk bir süre sonra biter miydi?
Büyüklerimiz hep derdi ki; Önemli olan aşk değil, sevgi ve saygıdır. Bir süre sonra aşk biter, geriye sevgi ve saygı kalır. Eğer birbirinize saygı duymuyorsanız o ilişki uzun sürmez.
Öyleyse insan sevmediği birisine saygı duyabilir miydi? Nefret ettiği birisine karşı saygılı davranabilir miydi? Ya da insan sevdiğine zaten saygı duymaz mıydı?
O zaman bu üç kelime birbiriyle bağlantılıydı. Biri olmadan diğeri de olmuyordu.
Peki, Barlas bana şimdiye kadar hiç saygı duymuş muydu? Sürekli kendi fikirlerine önem veriyor, sürekli bana karşı kaba ve saygısız davranıyordu. O zaman ben neden şimdiye kadar beni sevmediğini anlayamamıştım. Sevseydi zaten saygı duyar ve değerliymişim gibi davranırdı. Beni sevmediği bu kadar belliyken anlamam için illa yüzüme vurması mı gerekiyordu?
Neden şimdiye kadar farkına varamamıştım? Neden kendimi onun karşısında bu kadar küçük duruma düşürmüştüm?
Sahi ya! Burada bir suçlu aramama gerek yok. En büyük suçlu ben değil miyim zaten? Neden beni kaçıran mafya kılıklı bir adama âşık oldum ki? Onun elinden kaçmaya çalışmak varken neden aptal gibi onun oyununa alet oldum?
Hepsi benim suçumdu ve başıma gelenleri sonuna kadar hak etmiştim.
Ama kahretsin ki insan âşık olacağı kişiyi seçemiyordu işte! Kahretsin ki çoktan Barlas'a âşık olmuştum!
İki gündür bir türlü durmayan gözyaşlarım tekrardan yastığımı ıslatmaya başlayınca her akan gözyaşımda ona olan aşkımı da beraberinde götürmesi için dua ettim.
İki gündür yaptığım tek şey kendimi odaya kilitleyip ağlamaktı. O kadar acizdim ki elimden başka bir şey gelmiyordu.
İki gündür olduğu gibi kızlar her saat başı odamın kapısını çalıp onlarla konuşmamı, artık ağlamamamı söylüyorlardı. Ağlamayınca içimde ki acı geçecek miydi? Birden kendi kendime güldüm. Sanki ağlayınca geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutuklu (Tamamlandı) ✔
General Fiction''Barlas Poyrazoğlu '' Siyahın nasıl daha siyah ve nasıl daha çekici olabileceğini varlığıyla kanıtlayan, güçlü, asi ve sert bir adam. ''Beyza Güçlü'' Soyadının aksine o kadar da güçlü olamayan, giydiği forma gibi bembeyaz saf ve masum olan, buna ra...