Final

201K 5.2K 1K
                                    

Multimedia: Beyza'nın Gelinliği

Hayatta insanın başına iyi kötü birçok şey gelir. Bazıları başına gelen olayları kader diye adlandırıp geçiştirir, bazıları ise kaderi kabul etmeyip şanssızlık olarak adlandırır.

Ben ise kadere hem inanır hem inanmam. İnsanoğlu başına gelen olayları 'Kaderde varmış' diyerek kabullenir veya bahane olarak öne sürer. Evet, kader denilen şey vardır fakat insan kendi kaderini kendisi yazar. Allah ise o insanın yapacağı seçimleri önceden biliyordur. Eğer çoğu insanın dediği gibi yaşadıklarımızın hepsi kaderden ibaret olsaydı, hayatta yaptığımız seçimler önceden yazılmış olsaydı, Allah kullarının kötülük yapmasını, günahkâr olmasını ister miydi? İnsanoğlunun hür iradesi olmasaydı cennet- cehennem olur muydu? Onun yerine Allah hepimizi ya melek ya da şeytan olarak yaratmaz mıydı?

Evet, insan kendi kaderini kendisi yazar bu doğru fakat bir de nasip vardır. Nasip ise kaderin tam tersidir. İnsan nasibinde varsa o şeyden kaçamaz. Nereye giderse gitsin, şartlar ne olursa olsun nasibi karşısına çıkar. Bu nasip sadece aşk veya eş anlamında olan nasip değil. İnsanın nasibinde güzel bir iş sahibi olmak vardır, zengin veya fakir olarak yaşamak vardır, çocuk sahibi olmak vardır. Bir de tabi ki eş anlamında insanın nasibi vardır. Nasibinde olan insan kim ise isterseniz dünyanın öbür ucunda olun bir gün karşılaşırsınız. Ondan kaçamazsınız. Kaçmayın zaten. O kişiyi bulduğunuz zaman ona sıkıca tutunup bırakmayın. Tıpkı benim yaptığım gibi...

Bütün yaşadıklarımdan sonra anladım ki Barlas ile birlikte olmak benim nasibimde vardı. Anılarımdan silinmiş olsa da ikimiz başka şehirlerde başka hayatlar sürmüş olsak da yine bir şekilde hayat bizi bir araya getirdi. İşte bu gün de birlikteliğimizi resmiyete dökme vakti gelmişti.

Aynadan son halime bakarken Duru'nun ani yükselen sesi ile arkamı döndüm.

''Eyvah! Gelin buketini unuttum!''

Aşırı tepkisine göz devirip sakince cevap verdim.

''Bu kadar aşırı tepki vermene gerek yok. Sanki sen evleniyorsun. Ben bile senin kadar panik yapmıyorum. Arabada unutmuşuzdur. Birine söyleriz getirir.''

Kaşlarını çatıp bana doğru yaklaştı.

''Bende seni anlamıyorum. Benim düğünüm olmamasına rağmen bu kadar heyecanlıyken senin sakinliğin beni delirtiyor.''

Söylediğine gülüp geçtim. Heyecanlı olmasına heyecanlıydım ama onun kadar panik yapmıyordum. Nasıl heyecanlı olmam? Ömrümde bir kez evleneceğim.

''Heyecanlıyım ama senin gibi panik yapmıyorum. Bu şekilde davranarak benimde elimi ayağımı birbirine karıştırıyorsun.''

Gözlerini devirip yanımdan geçerek kapıya doğru yöneldi.

''Sana laf yetiştiremeyeceğim. Tören başlamadan hemen gidip buketi bulmam lazım.''

Benim ağzımı açmama fırsat vermeden kapıyı açtığı gibi hızla uzaklaştı. Ardından gözlerimi devirip aynaya dönerek tekrardan kendimi süzdüm. Vücudumu sıkıca saran straplez üstü dantel ve taş işlemeli altı ise kabarık tülden oluşan gelinliğimin içinde hoş görünüyordum. Kızlar her ne kadar saçlarımı topuz yapmamı isteseler de ben açık bırakıp hafif dalgalı bir fön çektirmiştim. Bu benim düğünümdü ve başkalarının değil benim istediğim gibi olmasını istiyordum. O yüzden diğerlerinin görüşlerini pek umursamadım.

Duvardaki saate döndüğümde zamanın geldiğini fark ettim. Duru henüz gelmemişti ama merdivenlerdeyken bana yetişeceğini umup daha fazla odada durmak istemediğimden dışarı çıktım.

Tutuklu (Tamamlandı) ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin