BÖLÜM: 18

2.2K 259 110
                                    

Bölüm:18 (Gönlüm Bağlandı!)

Öyle anlar vardır ki hayatımızda zamanın durduğunu sandığımız, içinde boğulup asla kurtalamayacağını hissettiğimiz ve o hissin bize hayatı zindan edeceği düşüncesi...

Evet! Evet biz şu an tam da o anın içerisindeydik. Zamanın durdurulduğu ve asla ilerlemeyeceği.

Ameliyata dakikalar kala hazırlık yapılırken odanın içinde aniden düşüp kalmıştım. İçeride benimle beraber olan hemşire hemen kollarımdan tutup vücudumu dikleştirirken cebinden çıkardığı telefonla birisini arayıp yardım istedi. Çok sürmeden odaya doktorum geldi. Beni yerden kaldırıp yatağa yatırırken oldukça telaşlı görünüyordu.

"Diyar, iyi misin?"

"Bilmiyorum, boynum tutmuyor gibi."

Rehman, sağ elini belime koyup vücudumu dikleştirirken sol eliyle de boynumu anlamadığım bir şekilde sıkıp hareket ettirdi. Boyun kaslarım devredışı olmuştu sanki. Dik durmuyordu.

"Ne oldu, doktor?"

Doktorum, yavaşça beni yerime tekrar uzandırır iken gülümseyerek gözlerime baktı.

"Bir şey yok gibi duruyor Az kaldı, sabret."

"Ailem beni bu halde görmesin."

Kafasını aşağı yukarı sallayıp dedigimi onaylarken yanımızda duran hemşireye dönüp ne yapacağını söyledi.

"Hastayı ameliyathaneye tekerlekli sandalyeyle değil sedye ile götüreceksiniz." demişti. Sonra odayı terk edip gitmişti.

Şimdi ise sedyenin üzerinde ameliyat odasına doğru giderken etrafımda oldukça fazla insan vardı. Sahi bu kadar kişi ne zaman gelmişti? Babam, annem, abilerim, amcam, kuzenlerim ve daha birçok kişi... Hepsi buradaydı ve hepsi yüzüme tebessümle bakıyordu. Bende hafiften gülümsedim. Böyle hissetmek, böyle hissettirmek kesinlikle iyi geliyordu. En azından ben böyle hissediyordum.

Ameliyat odasına girmeden önce elimi sıkıca saran annem varlığını itinayla hissetirmişti. Beni öylesine sahiplenmişti ki bir an beni buradan alıp götürebileceğini bile düşünmüştüm. Ta ki o demir kapı kapanana kadar... Kapı ardında başka bir kapı açılırken nefesim kesiliyordu. Allahım, yardım et!

Sedyeden kalkıp ameliyat masasına doğru geçerken etrafımı dikkatlice izliyordum. Makine, neşter, bıçak ve adını bilmediğim daha birçok alet...
Korkuyordum. Belki de bu masadan bir daha kalkamayacaktım ve az sonra kapatacağım gözlerimi belki de bir daha hiçbir zaman açamayacaktım. Her şey olabilirdi.

Kimin garantisi vardı ki?

"Korkma!"

Rehman'ın sesi kulaklarıma dolarken karşımdaki demir kapıdan geldiğini gördüm. Yüzünde maske, ellerinde doktor eldiveni ve başında ise saçlarını kapatan bir bez parçası vardı. Şimdi gerçekten de tam bir doktor olmuştu.

"Korkuyorum..."

"İyi olacaksın, biliyorum."

"Garantisini verebileceksen sana neden inanmayayım ki?"

"Ameliyattan sonra emin ol bu söylediklerini sana hatırlatacağım."

Cevap vermek yerine başımı olumsuz bir şekilde aşağı eğdim. Ayağımdaki hastane terliğini çıkarıp masaya uzanırken tedirgindim. Gözlerimi sımsıkı kapattığımda kusma hissi apansızca ortaya çıkıverdi.

"Midem bulanıyor."

"Korkuyorsun da ondan."

"Ne zaman başlayacak ameliyat?"

KALBİMİ GERİ VER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin