Lillian Fernandez
"Neden Hunter'ı görmüş gibi bakıyorsun?"
Alecia yine herkese teşekkür edip sarılırken Brad de onu izliyordu ama daha düşünceli bakıyordu. İçinden çıkmakta zorlandığı bir bulmacayı yalnızca o görüyormuş gibi. "Espri yaptığına göre Elliot'ı affetmişsin."
Lillian gülümsedi. Evet, ona kızarak aptallık ettim, dememek için dudaklarını ısırdıktan sonra, "Evet," dedi. "affettim ama bu senin surat ifadeni açıklamıyor. İki saniye yanınızdan ayrıldım ve yine felakete sürüklenmişsiniz gibi."
"İki saniye mi?" Brad kollarını birbirine dolamış halde duruyordu. Kaşlarını imayla kaldırdı. "Bu arada, umarım bizim odamızda geçmemiştir o 'iki saniye'."
Lillian gözlerini devirdi. "Tabii ki hayır. Delirmedik." diye başladı. "Yani o kadar delirmedik." diye ekleyip gülümsedi sonra.
Brad susup biraz daha kızı uzaktan izledikten sonra, "Lil," dedi. "bir şey soracağım ama,"
"Lütfen," Lillian gururu zedelenmişcesine surat astı. "'ama kimseye söyleme' zırvalığını çoktan geçtiğimizi düşünüyorum."
Brad başını salladı fakat hala söyleyip söylememekte kararsızdı. Lillian ona biraz zaman tanıdı. (Bu sırada o da Elliot'ı izlemişti.) Brad nihayet konuşacak gibi durduğunda dikkatini zorlukla ona verdi.
"Alecia hiç sana... çocuk istemediğinden bahsetti mi?"
Lillian içinden küfretti. Ciddi ciddi doğum gününde konuşulacak binlerce şey varken bu ikisi çocuk konusunu mu açmıştı? Biraz düşündükten sonra bunun o oyundan çıktığını anlamak zor olmamıştı. Ama işin garip yanı, Brad gerçekten... düşünceli duruyordu. Fakat düşünceli uygun değil gibi hissetti Lillian. Belki biraz... hayal kırıklığına uğramış?
Tamam, Brad Alecia için her şeyi yapardı. Kız da yapardı. Ve yapmışlardı zaten. Ama Brad'in hiçbir zaman o tarz insanlardan olduğunu düşünmemişti Lillian. Aynı evde yaşayıp çocuk hayal edecek kadar. Kendisi önce Elliot'la uzun bir geziye çıkmıştı. Bir yıl kadar birçok ülke gezmişlerdi. Sonra aynı eve taşınmış, burada kalmışlardı ve Brad ile Alecia bu süreçte çoktan aynı eve taşınmıştı.
Ama hiç tartışmamışlar mıydı bunu?
Elliot'la Lillian da konuşmamıştı ama bir sonuca varmak için konuşmalarına gerek yoktu. İkisi de bunun için çok çok erken olduğunu biliyordu. Lillian o an Alecia'nın da böyle düşünebileceğini fark etti. Erkendi. Lillian ve Elliot'dan daha fazla zamandır aynı evde yaşıyorlardı ama Alecia aynı düşünüyordu. Ve galiba bugüne kadar Brad'in de aynı fikre sahip olduğunu düşünmüştü. Lillian bir an Elliot'ın onunla aynı fikirde olup olmadığından şüphe etti. Belki Alecia da şu an Lillian'ın olduğu kadar emindi Brad'in istemediğinden? Ah, bunu Elliot'la konuşması gerekiyordu.
"Lillian?"
Kız şaşkınca Brad'e baktı. "Üzgünüm," dedi dalmasına karşı. "bana hiçbir şey söylemedi ama anlamak çok da zor değil bence."
Brad omuz silkti.
"Kız yirmi yaşına az önce girdi Brad. Ondan çocuk yapmasını isteyip on sekizinde savaşarak geçirdiği boktan günlerine karşı kalan zamanını çocuk bakarak geçirmesini isteyemezsin."
"Bunu istemedim ki." Brad dehşete düşmüş gibi bakıyordu ve Lillian korktuğu şeyin Alecia'nın da aynı şeyi düşünmüş olma olasılığı olduğunu fark etmişti. "Hemen şimdi demiyorum ama uzun vadede açıkça hiçbir şey istemediğini söyledi. Hiçbir zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canlanma (3)
Science FictionHelen ondan intikam istememişti. Helen asla ölümüne sebep olan kişinin sonunu istememişti. Bu David'in isteğiydi. Travis ve Luthor'un ölümü David'in planıydı. Bu onun hayaliydi. Nasıl Helen son nefesinde çaresizliğe boğulduysa aynısını onlarında yaş...