Merdivenlerden koşarak inerken Elliot'ın kafası darmadağındı. Fark ettiği ilk şey, koşmasının Lillian'ın tercihlerinde bir değişiklik yaratmayacağıydı. Eğer Lillian'ın söylediği gibi Lizz Diego'yu çözmüşse, elbette bu sadece Lillian istediği için olmuştu.
Lizz'in güçsüz halini devirmek için kimsenin çaba sarf etmesine gerek yoktu. Ne yazık ki Diego'da düşmanının onu çözmesini sağlayacak ikna kabiliyeti mevcut değildi ve yine, şartlar aynı kapıya çıkıyordu; Lillian ölümünü planlamıştı.
Elliot onu bulduğu an bir yere kapatacak, hiçbir yere gitmemesi için hem konuşturacak hem de odak sorunu yaşaması için -neyse ki henüz onda profesyonel değildi- sürekli uyaracaktı. Lillian'a o kadar öfkeliydi ki onun sinir olduğu her şeyi yapmak istiyordu. Sır saklamalıydı. Evet. En son bir şey saklamaya kalktığında Lillian'ın dönüştüğü kişiyi iyi hatırlıyordu.
Düşünmemeliydi. Elliot'ın yetişemediği takdirde Diego'nun Lillian'ı öldürdüğünü düşünmemeliydi! Lillian şu an o çaresizliği yaşamıyordu. Diego ona zarar vermiyordu. Daha da kötüsü Lillian ona izin vermiyordu!
Elliot odanın olduğu koridora döndüğünde ilk gördüğü kapının önünde duran biriydi. İleride koşarak merdivenlere giden Diego'yu gördüğünde korku midesine oturmuş, onu içten kemirmeye başlamıştı. Odaya koştuğunda kapıda duranın David olduğunu fark etmişti.
Put gibi durduğu halde Elliot David'in onu engellediği fikrine inanmak istemişti. David onun Lillian'a dokunmasına engel olmuştu. Diego da kaşla göz arasında odadan çıkmayı başarmıştı.
Eğer odaya girip yerde yatan Lillian'ı görmeseydi Elliot bu saçmalığa inanır gibi yapmaya devam edebilirdi. Lillian'ın yanına koştu. Boğazını çevreleyen koyu kızarıklık sıçratılmış boya gibi yayılmıştı. Göz kapakları kapalıydı. Nefes almıyordu. Elliot ölmediğini bildiği halde panik yapmaması için onun uyuduğunu düşündü. Daha doğrusu düşünmeye çalıştı. Fakat aklında tekrar eden tek cümle 'nefes almıyor'du.
Nefes almıyor.
Elleri titriyordu. Lillian yukarıda odada bekliyordu. Ama şoktaydı. Diego onu öldürmüştü. Lillian'ın hayatta olması onu engellemiyordu. Lillian nefes alıyordu. Onun Lillian'ı canlıydı ama Elliot'ın sersemliği onu kontrol altına almıştı. Onu sarsan olay Lillian'ın böyle bir şeye kalkışmış olması değil, bunun Lillian'ı tüm benliğiyle incitmek isteyen biri tarafından olmuş olmasıydı.
Ölmemiş olması boğazının ölümüne sıkıldığını ve bunu sonuna kadar hissettiğini değiştirmezdi.
Elliot ayağa kalkıp sandalyenin hemen arkasında dikilen Lizz'e baktı. Sonra yerdeki iplere. Kızın tek yaptığı gururla Elliot'a bakmaktı. Ona dokunamayacağını düşünüyordu. Abisi yüzünden kendini dokunulmaz sanıyordu. Ah, doğru yoksa Elliot da aynı iftiraya maruz kalabilirdi. Ama Ian ikinciye kanar mıydı, orası tartışılırdı.
"Buna sen sebep oldun." dedi Elliot. Sesi robottan bozma çıkmıştı. Lizz'e doğru bir adım attı.
Kız Elliot biraz daha ilerlediğinde kalkana çarpıp geri sıçrayacakmış gibi rahat ve korunaklı izlenimini veriyordu. "Evet, Diego ona her ne söylediyse hepimizden saklayacaktı."
"Onu boğan sendin."
Elliot Lizz'e doğru bir adım daha attığında kız duruşundan ödün vermemişti. "Ne yapacaksın? Beni mi öldüreceksin?"
"Alecia peşini bırakmamak için her şeyi yapıyor çünkü Brad'in yaralanmasına neden oldun. Kimse seni benim elimden alamayacak çünkü Lillian'ı incittin." Elliot kafasından atmak istediği o görüntüyü oluşturdu. Diego Lillian'ın boynunu sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canlanma (3)
Science FictionHelen ondan intikam istememişti. Helen asla ölümüne sebep olan kişinin sonunu istememişti. Bu David'in isteğiydi. Travis ve Luthor'un ölümü David'in planıydı. Bu onun hayaliydi. Nasıl Helen son nefesinde çaresizliğe boğulduysa aynısını onlarında yaş...