Alecia Karlberg
"Lissa."
Alecia ona bakmadan Brad'in üzerindeki ellerini çekti. Brad de aynı şekilde hala Alecia'nın kalçalarında duran ellerini geç anlayıp kızdan uzaklaşmıştı. Yakalandıklarını anlayıp birbirlerinden ayrılmaları zaman alsa da bu pozisyonda saniyeler önceki yakınlıkta izlendikleri kadar utanç verici değildi.
Alecia üzerinden kalkar kalkmaz Brad de onunla beraber ayaklanmıştı.
"Gömleğin." dedi Lissa. Hiddetle Brad'i işaret etti.
Alecia da onun işaretiyle bakmıştı çünkü -sıfır farkındalıkla- Brad'in karnının büyük bölümünü açıkta bıraktığından habersizdi. Teninin gözler önünde olması Alecia'nın heyecanlanması için ufacık bir nedenden sadece biriydi. Diğer yandan hala sırtındaki sıcaklığı hissediyor, biraz önce hızlanan nabzını belli etmemeye çalışıyordu.
Brad, "Üzgünüm," diye mırıldanarak düğmelerine uzandı. Alecia neredeyse kahkaha atacaktı.
"Bu kapıdan Robert'ın geçtiğini hayal edemiyorum." dedi Lissa. "Hele ki ilk karşılaşmamızdan sonra Alecia." Düş kırıklığı gözlerinde ışıldıyordu. "Olayının bu olduğunu düşünmeye başlıyorum."
"İlk karşılaşma?" Brad ensesine götürdüğü eliyle gerginliğini gizlemeye çalışıyordu. Geçen konuşmayı ölesiye merak edecek hale gelmeden önce tabii ki.
"Çok güzel." Alecia'nın yüzü bir anda düşmüştü. "Bizi anlaşırken yakaladın ve birazdan bunu uzun uzun tartışacağız. Teşekkür ederim."
Lissa yanlış konuya değindiğini anlamayacak kadar şaşkındı. "Sana laf etmeye hakkım yok ama en azından biz evdeyken geri adım atmayı deneyebilirsin. Değil mi? Pek zor olmasa gerek."
"Özür dileriz." dedi Brad. "Alecia için ikinci defa." Ardından Lissa'nın yanından geçerek odayı terk etti.
"Bu tavrı benim sergilemem gerekmiyor muydu?" dedi Lissa. Brad'in kaba davranışına kırılmıştı ama Alecia'yı tuzla buz ettiğinin farkında değildi.
Kız kollarını birbirine dolamış ona bakıyordu. "Olayım mı? Cidden?" Alecia burnundan soluyarak bağırmamaya çalıştı. "Bugün en mutlu günüm oluyordu. Neredeyse. Engellediğin için teşekkür ederim."
"Yanlış bir cümleydi. Üzgünüm ama Robert'ın bundan daha kusurlu cümleler kuracağını biliyoruz."
"Ah, seninle kavga etmek istemiyorum Lissa. Görünüşe göre zaten edeceğim. Sadece... görmezden gel. Olur mu?"
Alecia turuncu sırt çantasına onun için önemli olan birkaç eşya ve çoğunlukla kitaplarını doldurduktan sonra fermuarını kapattı. Lissa da kapı ağzında durup onu izlemekle yetinmişti. Odasını tekrar inceledi. Bir an önce eski eşyalarını atıp Robert'ı büyük bir yükten kurtarmayı planlıyordu. Kazağını çekiştirerek düzeltip Lissa'yla aşağı indiklerinde var gücüyle gülümsemeye çalışıyordu. Albümleri kaldırmışlardı ve Brad'i Robert'la konuşurken gördüğünde biraz olsun rahatlamıştı. Robert'a da gergin halini belli etmesini beklemişti ama Brad gayet rahat görünüyordu.
Robert'la vedalaştıktan sonra Lissa ona sarılırken kulağına tekrar üzgün olduğunu fısıldamıştı. Ve en sevecen gülümsemesini takındığında Alecia'nın onu suçlaması zor olmuştu çünkü yüzde doksan haklı olduğu bir konuda tek cümlesiyle suçlanamazdı. Alecia da gülümsedi. Fakat geldiği kadar mutlu ayrıldığını söyleyemezdi.
"Brad," dedi evden çıkar çıkmaz.
Soğuk hava montunun dışında kalan her santimini acıtıyordu. Ellerini ceplerine sokup Brad'in yanından yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canlanma (3)
Science FictionHelen ondan intikam istememişti. Helen asla ölümüne sebep olan kişinin sonunu istememişti. Bu David'in isteğiydi. Travis ve Luthor'un ölümü David'in planıydı. Bu onun hayaliydi. Nasıl Helen son nefesinde çaresizliğe boğulduysa aynısını onlarında yaş...