YİRMİ ALTI

2.5K 260 28
                                    

David paltosunu sımsıkı tutarak içeri girdi.

Herkes birden susmuştu ve şaşkınlık içinde adama bakıyordu.

Konseyden ayrıldığından beri Alecia onu gündelik kıyafetlerle görmüştü ve görmeye alışmaya çalışıyordu. (David görüşmeyi kesmeden önce elbette.) Fakat adamın şu anki dağılmış görüntüsü onu bir kez daha şaşırtmıştı.

İyice uzamış saçları çenesine kadar geliyordu. Bol beyaz gömleği, eskimiş kot patolonu ve oldukça kırmızı gözleriyle beraber yanağında da ince bir kesik vardı.

Alecia o kesiğin yeni traş olmasının bir izi olduğunu hemen anlamıştı. Saçı ve buruşuk kıyafetlerine göre yüzü pürüzsüzdü. Ve kız onun sakallı halini hayal edememişti. David de öyle görünmemek için diğer her şeyi boş verdiğinde bile traş olmak için vakit ayırmıştı anlaşılan.

Bunun anlamı onun hala kötü görünmek istemediğini mi gösterirdi? (Şu an darmadağın olduğu halde.) Yoksa içinden bir parça kızının onu böyle görmesini istemediğini mi gösterirdi?

Belki de Alecia fazla sorguluyordu.

Eğer uçakla gelmişse David'in aykırı görüntüsü yeterince hoş karşılanmamış olabilirdi. David de aşırıya kaçmamak ve insanların arasında gezebilmek için böyle bir sonuca varmıştı. Basit ve net bir cevaptı.

"Harika zamanlama." Hunter adamın girmesiyle kapıyı kapattı. "Uzlaşmak için bir büyüğün, daha doğrusu bir yücenin fikri fena olmaz."

David ona baktığında Alecia hala gergindi ve bir şeyler söylemesini bekliyordu. David birkaç saniye daha kızına baktıktan sonra sonra başını çevirdi. Fakat bunu Hunter'a soru sormak için değil, Alecia'dan kaçmak için yapmıştı. Neler olduğunu sormanın sonradan aklına geldiği barizdi.

Hunter herkesi oturup sakinleşmeye zar zor ikna ettikten sonra David'e olanları anlattı. Karşıt fikirleri, doğru olanla gerekenin ters düştüğünü ve özellikle Ian'ın hepsine oluşturduğu tehtidi de ekledi. Ama sadece geçmişten gelen düşmanlık olarak belirtmiş, nedenini açıklamadan devam etmişti.

Hunter her şeyi anlatmayı bitirdiğinde, David'in sorduğu ilk soru, "Kitapları nerede okudun?" oldu.

Alex afallamıştı. "Çalıştığım yerde." dedi. "Hastanenin bir tesisinde. Daha çok araştırma için kullanılıyor."

"Peki orada lafı geçen çalışan kim?" David soruyu saniyesinde soruyor, kızı hazırlıksız yakalıyordu.

"Yetkilileri mi soruyorsunuz?" Kızın kafası karışmışa benziyordu.

"Hayır, yetiliyi sorsaydım yetkili derdim." David daha dik bir duruş sergileyerek, "Yetkili kim olursa olsun dedikleri onlardan daha çabuk yapılan bir çalışan her zaman vardır." dedi. "O kişinin adını istiyorum."

Alex başını sallayarak, "Doktor Weir." dedi. "Yetkili olmayabilir ama lafının geçmesine sebep olacak kadar çok başarılı işte adı var."

"Kitapların olduğu yer ona mı aitti?"

"Evet."

David elini çenesine götürerek bir süre orada oyalandı. Düşünmek için böyle yaptığı belliydi. (Oynayacak sakala sahip olduğu zamanlar.) Daha alışamamış olmalıydı. "Weir'i bulacağız o zaman." dedi David. "Konseyden kitap çalmış olma ihtimali yüksek. Ama bunu ne zaman yapmış -ki ben bile konseyin daha eski bir tarihi olduğunu bilmiyorum?"

"Belki de adı geçen doktor değil, başkası çaldı. Hem... Konseyi bilip bilmediğini bile bilmiyoruz. Nasıl bir ihtimal olabilir ki?" diye sordu Alecia. Aptalca bir soru olduğunu biliyordu. Cevabını da biliyordu. Fakat David ona göz ucuyla bile bakmazken lafa girip bir cevap almak istemişti.

Canlanma (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin