MMS || 16. Bölüm - "Anne gel, çok özledim.. Gel işte.."

349 14 0
                                    

•Emir'den•

"İşte bu yüzden istemiyorum gitmeni! Bu yüzden! Gidiyorsun, hadi tamam git, orda sorun yok. Ya biz ölsek evde, bizim başımıza birşey gelse haberin olmayacak ya! Telefonuna bakmıyorsun resmen!!"

Feriha sinirliydi. Tamam haklı olabilirdi ama Efe'nin yanında bu tartışma merakı ne kadar doğru olabilirdi?

"Bağırma Feriha sus, evde tartışalım. Çocuk hasta."

Dedim sakince.

"Çocuğun hasta olduğu şimdi mi geliyor aklına? Sen biraz daha gelmeseydin ben kendim tek başıma gece'nin yarısında gidiyordum, ne kadar sorumsuz olduğunu söylememe gerek yoktur umarım? Sorumsuzsun ya, bildiğin sorumsuz üstüne üstlük birde gamsızsın!"

Sustum çünkü Efe'nin yanında kavga etmek istemiyordum.

"Sende bu aralar birşey var. Ne olduğunu bilmiyorum ama var. Emir senin tavırların normal değil sen bunun farkında mısın? Sen çıkardın, ama telefonun hep açık olurdu. Gecikmezdin, bu tavırları hele hiç sergilemezdin. Birşeyler var, hissediyorum!"

"Ben gamsızım öyle mi? Ben gamsızım, ben sorumsuzsum ben dünyada ki en sorumsuz baba'yım zaten, ben hiç oğullarımla ilgilenmiyorum seninle hiç ilgilenmiyorum. Tabii hep en kötü yanlarım görülür, bi nefes almak bile haram edilir değil mi? Öyle gördün çünkü. Aynısını annen de Levent abi'ye yapmıyor mu?"

"Annemi karıştırma! Sen annem'in tırnağı bile olamazsın kadın'ın günahını alıyorsun şu anda! Sen kimsin ki beni annem'le bir tutuyorsun?!"

Diye bağırdı o da bana karşılık.

"Hey hey hey ağır konuşuyorsun ama! Ben ağır konuşursam görürsün! Sokarım laf'ı birdaha da çıkartamazsın soktuğum yerden, dikkat et ağır konuşma, kalbini kırarım!"

Sinirlendim hemde baya. 'Sen kimsin' ne demek ya?

"Ya bi git ben ne göreceğim ya, göreceğimi gördüm zaten! Gamsız, sorumsuzsun işte kabul et!!"

"Hadi diyelim ben gamsızım, ben sorumsuzum. Peki ya sen nesin? Dönüp te hiç baktın mı kendine? Sen tahammülsüz'sün! Hiç birşey'e tahammülün yok! Feriha sus ya! Sus kafamı şişirdin dır dır dır dır! Pompalı tüfek gibi, sana dedim ki, evde tartışalım Efe var ve hasta çocuk. Ben sus deyince sus, lütfen! Hem ne olabilir bende ya?! Bunalmış olabilirim, yorulmuş olabilirim. Olabilirim değil mi? En azından ona hakkım vardır inşAllah!!"

Dedim artık sinirlenip sesimi yükselterek.

"Bana laf sokma, ben sana bir laf sokarım altından kalkamazsın!! Bıktım ben senin bu sorumsuz tavırlarından! Yeter ya bi kendine gel! Sen böyle miydin? İlk evlendiğimizde, çıktığımızda. Sen böyle değildin Emir! Sen gezmezdin tozmazdın, çıksan bile hep beni arardın napıyorsun diye ben hep sana ulaşmak istediğimde ulaşırdım ya! Sen çok değiştin!"

Eskilere mi dönecekti?

"Git git, git gidebildiğin kadar eskiye git. Bakalım ne çıkacak oradan da. Ama orada duracaksın Feriha. Ben çıkmıyordum değil, ben senin yüzünden çıkamıyordum. Senden önce ben her gece dışarıdaydım, gezmedeydim tozmadaydım Korayla, senden sonra -SENDEN KORKTUĞUM VE SANA SAYGI DUYUP SENİ SEVDİĞİM İÇİN çıkmadım, çıkAmadım. Ha birde eskiye gidiyorsun ya, git, git de pardon ama, birşey çıkmaz ordan çünkü sen ozaman da beni sıkmaktan ve bunaltmaktan başka birşey yapmıyordun."

Dedim bir yola bir de arkaya bakarak. Efe huysuzlanıyordu bunu farketmiştim. Çocuğun yanında kavga ediyordu benimle ya inanamıyorum!

"Giderim tabii, eskilere de giderim ben istediğim her zaman! Ben seni sıkıp bunaltıyorum öyle mi? Konuş ya, konuş, daha ne öğreneceğim acaba kendi hakkımda. Daha başka ne düşünüyorsun hakkımda merak ediyorum. Kus içindekileri-"

O ses SENSİN! Mr. & Mrs. SarrafoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin