•Emir'den•
"Buyrun Sevda hanım, kapıda kaldınız. Buyrun."
Dedim moralim anında bozulurken. Kadın gülerek teşekkür etti ve bende Sevda hanım'ı içeri aldım. Belli etmedim moralimin bozulduğunu, kadının neticesinde hiçbir suçu yoktu, babamı sevmekten başka..
"Buyrun, böyle geçin."
Dedim mutfağa hazırlanan masa'ya onu götürerek. Herkes masada onu bekliyordu zaten. Önden ben, arkadan hanımefendi geldi. Mutfağa girdiğimizde bütün kafalar anında bize çevrildi. Ablama baktığımda üzgündü ama belli etmemeye gayret ediyordu. Babam Sevda hanım'ı gördüğünde anında ayağa kalktı.
"Sevda, hoşgeldin. Gel, gel geç şöyle."
Diye de yanına çağırdı. Gerçekten unutmuş muydu annemi? Gerçekten seviyor muydu bu kadını? Kötü birine asla benzemiyordu ama yine de bir annem etmezdi. Annemin yerini asla tutamazdı.
"Hoşbulduk Ünalcığım."
"Alayım ceketinizi."
Dedi Feriha da nezaketen ayağı kalkıp Sevda hanım'a doğru ilerleyip ceketine yeltenerek. O da güldü ve nazikçe uzattı ceketini Feriha'ya.
"Teşekkür ederim canım çok sağol.."
Diyerek. Kapı bir daha çaldı. Bu sefer Esra Sevda hanım'a bakmadan;
"Ahmet gelmiştir, ben bakarım. Siz buyrun lütfen, rahatsız olmayın."
Dedi nezaketen Sevda hanım'a ve kapıya gitti. O sırada Sevda hanım babamın yanına geçti. Sesler geliyordu kapıdan. 'Geciktim kusura bakma' dediğini duydum Ahmet'in. Yaptığı pis işleri bırakması, alkol sevdasından ve bağımlılığından vazgeçmesi, bunun için çabalamasını ve Esra'ya verdiği değeri görmemek elde değildi. Buna ayrı mutlu oluyordum tabii. Kardeşimi mutlu görmek beni daha da mutlu ediyordu elbette. O yüzden artık Ahmet de benim bir kardeşimdi. Kapıya baktığımda önden Ahmet, arkadan Esra geldiler mutfağa. Esra herşey'e rağmen mutluydu, muradına ermiş gibiydi. Bunu yüzünden anlayabilirdiniz kolayca.
"Selamın aleyküm."
Dedi birde hepimize. Halk'tan, tamamen anadolu çocuğuydu ve bu yanını daha çok seviyordum. Orta halli ailesinden asla utanmıyordu ve bu gurur duyulası birşeydi.
"Aleyküm selam kardeşim hoşgeldin."
Diye cevap verdim bende aynı samimiyetle. Esra'ya baktığımda güldü bana.
"Ahmet, hoşgeldin oğlum."
Dedi babam da. O da gördüğüne sevinmişti Ahmet'i. Esra bizi böyle Ahmet'e ilgili gördükçe yüzünde ki gülümseme büyüyordu. Ahmet de şaşkındı çünkü aslında babam onların ilişkisini annem hayatta olduğundan beri asla ama asla onaylamazdı ve Ahmet'i istemezdi.
"Ho-hoşbulduk baba, öpeyim."
Heyecanla gitti babamın elini öptü. Bu heyecanı çok hoş ve çok manidardı. Bize değer verdiğini gösteriyordu.
"Sağol evladım, el öpenlerin çok olsun. Gel, geç otur şöyle."
Herkes hoşgeldin dileklerini ilettikten sonra Ahmet de oturdu masaya.
"Babanlar nasıllar?"
Diye sordu babam Ahmet'e.
"İyiler efendim, selamları var size. Sağlığınıza duacılar."
"Bizden de çok çok selam söyle Ahmet. Biz yarın tekrar İstanbul'a döneceğiz. Gitmeden bir kahvenizi içmek isteriz, müsait olursanız."
Dedim bende gülerek. Babam da güldü. Bir de gidelim kardeşimizi isteyen oğlan'ın evini görelim öyle değil mi? Babam anlamıştı beni ve katıldı bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O ses SENSİN! Mr. & Mrs. Sarrafoğlu
Tienerfictie'Evli, mutlu ve çocuklu mu? Bize göre değil bu işler. Değil abi! Bana bir baksanıza, ben şarkıcı adam'ım, ne işim olur evlenmekle!' -Derdim, ama diyemiyorum. Niye mi diyemiyorum? Çünkü şu an evliyim.. Ben kim miyim? Ben Emir, Emir Sarrafoğlu. Bir...