MMS || 29. Bölüm - "Sen hep burdasın, kalbimin en değerli köşesinde.."

167 9 0
                                    

Emir'den

Oda'dan çıktığımda Feriha da peşimden geldi. Gelmeyin arkadaş, gelmeyin artık ya! Hem suçluyorsunuz yalan yere, hemde bi rahat vermiyorsunuz ki annemle hasret gidereyim, bi çıkayım kafamın estiğince memleketimi gezeyim!

"Emir!"

Diye seslendi bana ama aldırmadım. Mutfağa doğru ilerliyordum. Önce Ensar'a bakacaktım. Ses'i ordan geliyordu.

"Emir dedim!"

Diye tekrar seslenince daha fazla yok sayamadım ve 'ne var' bakışımla ona döndüm mutfağın kapısının önünde.

"Nereye?"

Diye sordu kinayeli ses tonu ile. Ve devam etti.

"Seni çağırıyorum, duymuyor musun öyle hızlı hızlı gidiyorsun?"

Diye tekrar seslendiğinde cevap verdim. Evet kabul ediyorum çok gıcıkça bir cevap oldu ama artık tahammülüm yoktu hiç bişeye karşı. Beni de böyle kabul ediverin be aga.

"Sanane?"

Artık bana nasıl davranılıyorsa bende herkese öyle davranacaktım. Yoktu artık öyle yağ mağ. Benim de bir kalbim vardı ve benim kalbim de kırılabiliyordu.

"Sanane?"

Diye beni tekrarladı. 'Aynen' bakışımı attım.

"YaRabbim sen sabır ver."

Dediğini duydum, ama duymamazlıktan geldim ve mutfağa girdim. Ensar'ın yanına. Esra da ordaydı ve patates kızartıyorlardı. Beni görünce mutlu oldu. Tabii Feriha hanım da peşimden geldi.

"Ya Emir dedim!"

Diyerekten.

"Baba bak halam bana patates kızartıyoo!"

Ona aldırmadan Ensar'ın beni gördükten sonra dediğine odaklandım. Öyle severdi ki patates kızartmasını, doyamazdı yerken, parmaklarını da yer bitirirdi. Esra'ya baktım, güldü o da. Keyfi yerine gelmişti. Öptüm Ensar'ı yanağından. Sonra tekrar Esra'ya döndüm.

"Esra, akşama Ahmetlere gideceğiz. Sen babama yine de hatırlat. Oldu mu? Çok büyük borçlandım ona. Ona karşı da mahçubum. İstanbul'a dönmeden tekrar bi teşekkür edelim. Tamam mı gülüm?"

Yanağından makas aldım kardeşimin. Severdim onu, hemde çok severdim.

"Tamam abi."

Dedi o da.

"Gel kız bir sarılayım sana, içimden geldi."

Sarıldım Esra'ya. Ona sarılmak bana iyi gelmişti. Annem kokardı o. Tamamen annem kokuyordu işte yine. O yüzden ona sarılmak her zaman içimi huzurla doldururdu. Doyamazdım ona sarılmaya, küçükken bile sürekli Esra'yı öpüp koklardım. Ondan ayrıldıktan sonra iki yanağından da öptüm.

"Abi, iyi misin?"

Garipsedi sanırsam. Normalde hep sarılmak yerine saçını bozar oynardım ya onunla, ondan herhalde. Ay bi duygusal oldum, durun bi'!

"İyiyim gülüm, iyiyim merak etme."

Bizi izleyen Feriha'nın da farkındaydım. Göz ucuyla baktığımda yanağında ki ufak buse'yi ve gözlerinde ki eksikliği gördüm. O 'abi' - 'kardeş' ilişkisi eksikliğini. Daha fazla duygusallaşmadan kendime geldim.

"Gelmek isteyen gelir, istemeyen kalır."

Dedim, lafın gitmesi gereken yere ulaşması dileğim ile. Ki zannımca ulaşmıştı da. Feriha da kendini toparladı.

O ses SENSİN! Mr. & Mrs. SarrafoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin