•Emir'den•
Çıktığım an babam dikildi karşıma. Dedim size, babamdan fırçayı yiyeceğim dedim ama. Al işte, buyur. Burdan yak.
"Hayırdır Emir ne oluyor? Sesiniz caddenin başından duyuluyor?"
Dedi. Sesinde bir ima vardı, ben anlarım. Tabii vefalı bir baba olduğum için, aklıma çocukların nerde olduğu geldi hemen ve konuyu dağıtmaya çalıştım.
"Boşver baba önemsiz bir konu. Feriha'nın herzamanki tripleri işte, boşver. Ensar'la Efe nerde?"
Diye sordum. Babam pek inanmadı ama fazla da üstelemedi.
"Salonda Mina'yla oynuyorlar."
"Ablamlar da mı burda?"
Diye sordum. Elbette burda olacaklardı, Esra'nın sözü vardı sonuçta bugün.
"Evet, salonda'lar. Emir, oğlum."
"Efendim baba?"
"Bak oğlum, neredeyse 5 senedir evlisiniz, 2 tane dünyalar güzeli oğlun var. Karını boş işler için üzme. Bırak, kırmayın birbirinizi. Sonra benim gibi kaybedince anlarsın değerini. O da, sende. Tamam mı?"
Dedi babam kısa ve öz. Fazla birşey diyemedim.
"Tamam baba."
Dedim ve o da sırtıma vurup kendi odasına doğru ilerledi. Bende salon'a indim.
"Abla, enişte, hoşgeldiniz."
Dedim ablamı öperek. Çok seviyordum ablamı. Bana bir abladan ziyade bir anne gibiydi herzaman.
"Emir? Birtanem hoşbulduk."
Dedi bana sarılarak. Ayrıldıktan sonra;
"Enişte sende hoşgeldin."
Dedim Bilal enişteme tokalaşarak. O da;
"Hoşbulduk kayınço. Nasılsın görüşmeyeli?"
"İyi Allah'a şükür. İş güç, koşuşturuyoruz. Siz nasılsınız?"
"Bizde aynı şekilde, öyle işte."
Gülmekle yetindim ve ikizlerle oynayan Mina'ya döndüm. Kocaman, 10 yaşında bir kız olmuştu.
"Mina, dayıya bir öpücük yok mu prensesim?"
Dedim. O da gülerek;
"Olmaz mı var tabiiiiii!!"
Dedi ve koştu geldi kucağıma oturdu. O sırada ablam bana seslendi.
"Emir, Feriha nerde? Göremedim onu?"
"Esra'nın odasında abla, hazırlanıyordu. Erken geldik ya biz, uyumuşuz biraz. Anca."
Dedim.
"Ben bir bakayım ona ya, özledim gelinimizi."
Dedi gülerek. Feriha'ya bu denli değer vermeleri elbette çok hoşuma gidiyordu.
"Ee Mina hanım, nasıl gidiyor okul?"
Dedim kucağımda oturan küçük prenses'e. İlk göz ağrımdı o benim. Bir tane de kardeşi vardı, 8 aylık. Onun adı da Mahir'di.
"Güzel dayı, biliyor musun benim notlarım süper öğretmenim öyle dedi bana!"
Heyecanlı heyecanlı anlatırken öyle tatlıydı ki!
"Aferin prensesime!!"
Dedim bende onu kocaman öperek. O sırada Efe ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O ses SENSİN! Mr. & Mrs. Sarrafoğlu
Teen Fiction'Evli, mutlu ve çocuklu mu? Bize göre değil bu işler. Değil abi! Bana bir baksanıza, ben şarkıcı adam'ım, ne işim olur evlenmekle!' -Derdim, ama diyemiyorum. Niye mi diyemiyorum? Çünkü şu an evliyim.. Ben kim miyim? Ben Emir, Emir Sarrafoğlu. Bir...