MMS || 31. Bölüm - İpler kopuyor mu?

173 7 0
                                    

Emir'den

"Begüm?"

İğneleyici bir şekilde sordu bunu. Kafa salladım. Sinirli olduğu her halinden belliydi. Hormonlar yine tavan yani, neyse..

"Eski sevgilin Begüm.."

Diye tekrarladı. Kafayı mı yedi? Neler oluyor bende bilmiyorum arkadaşlar, bi sn...

"Nedense bütün dertler senin geçmişinden geliyor Emir, hep seninle ilgili."

Bunu sakince söyledi ama..

"Begüm ne alaka ya!!"

Sesini birden yükseltti. Korktum vicdansız, insan aniden öyle bağırır mı? Ödüm patladı yahu! Neyse. Karımdır, ne yapsa yeridir. Uyarmak adına konuştum ama.

"Feriha!"

Diye. Daha da sinirlendi. Yanlış bişey mi yaptım?

"Ne Feriha Feriha!! Adımı mı ezberliyorsun?! Bütün bunları hamile halimle yaşamama sebep olan sen, ve o kadın, ama benim sinirlenmeye hakkım yok öyle mi?!"

Yine sesini yükseltti, bu sefer deminkinden de yüksek hemde. Elbette hakkı vardı ama burda olmazdı. Herkes bize bakardı.

"Var, tamam yok demiyorum. Ama burda değil. Köyü başımıza toplama n'olur."

Dedim sakince. Ne yapayım? Sağım solum belli değil işte! Ama onun da öyle yalan yok şimdi. Tencere kapak'ız bizde ne yapalım, bu deli çifti siz de böyle kabul edeceksiniz artık yapacak bişey yok. Kafasını çevirip sinirle soludu. Sonra tekrar bana döndü.

"O şırfıntı senin lise arkadaşınla çıkmıyor muydu yıllardır ya? Sen ne alaka şimdi? Hani nişanlanmışlardı? Bunların hepsi yalan mıydı? Yalan mı söyledin bana, yine?!"

Evet bu bilgi bize gelmişti. Sonra şiddetli bi şekilde ayrılmışlar, Sedat aramıştı beni o anlatmıştı her şeyi. Nerden bilebilirdim bana musallat olacağını?

"Hayır yalan söylemedim, gerçekten öyleydi. Sedat'la konuştum işte bi kaç hafta önce telefonda. Baya şiddetli bi şekilde ayrılmışlar. Bu Sedat'ı aldatmış mı ne yapmış, çocuk perişan durumdaydı. Nerden bileyim başıma kalacağını."

Burnundan solumaya başlıyordu Feriha. Ama ben de sabır taşı değildim, benim da damarım vardı, basmamanız gereken!

"Ya sen yalan söylüyorsun, ya da o lise arkadaşın yalan söylüyor Emir. Ki bu hikayede senin yalan söylemiş olman çok daha mantıklı geliyor bana. Sonuçta öbür çocuğu ben şahsen tanımıyorum!"

Bu sefer sabır taşım'ım çatladı ama. İnsanız bizde bu kadar iftira da bir yere kadar değil mi? Bizim de kalbimiz taştan değil neticesinde.

"Ha sen bana, kocana hala inanmıyorsun yani. Yada inanmak istemiyorsun.. Vay be, bana bu kadar güvenen bir karım var. Helal olsun bana."

Zoruma gitmişti gerçekten.

"Evet inanmıyorum!!"

Sesi gür çıktı. Sonra biraz bekledi, bekledi, bekledi... Sakinleşti tekrar. Söze başlamak için hazırladı kendini. Bakalım şimdi ne yumurtlayacak bizimki.

"Bak Emir. Sana hala tamamıyla inanmış değilim bunu bildiğini umuyorum, tekrar tekrar söylememe gerek yoktur heralde diye de düşünüyorum. Beni az birazcık tanıdıysan zaten biliyorsun öyle kolay kolay kimseye inanmadığımı. Ama.."

Duraksadı. Dayanamıyordu görüyordum. Elleri sinirden titremeye başlamıştı bile. Bende dayanamıyordum, bende son raddemdeydim ama bana kimse kıyamamazlık yapmıyordu. Ben ona kıyamazken o bana çatır çutur kıyıyordu. Ulan erkeğiz diye de her önüne gelen vursun demedik değil mi?! Yavaş gelin abi, yavaş!

O ses SENSİN! Mr. & Mrs. SarrafoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin