Kafamı ona çevirdim. Elleri takım elbisesinin ceplerindeydi yine ve karşısına bakıyordu. Bir anda bana döndüğünde donup kalmıştım ve gözlerimi ondan ayıramamıştım. Üzerime gelmeye başlayınca geri geri gittim ama asansörde ne kadar geri gidebilirdim ki? Sırtımı asansörün duvarına yasladığımda Chan Yeol kulağıma eğildi. Nefesi boynuma değdiğinde ürpermeme sebep olmuştu. Fakat kulağıma fısıldadıkları daha fenaydı.
"Daha önce fark etmemiştim ama... fiziğin güzelmiş..."
"S-sen ne yapmaya ça-çalışıyorsun?"
Hiçbir cevap vermeden ellerini arkamdaki demire koydu. Elleri koluma değiyordu. Ama boynuma değen nefesi beni daha fazla etkiliyordu.
"Artık benden uzaklaşacak mısın? Gelmek üzereyiz."(ben)
Chan Yeol bir anda doğruldu ve tam da o an asansör durdu. Gelmiştik. Asansör kapısı açıldığında karşımızda iki adam belirmişti.
"Chan Yeol? Neredesin sen?"
"Özür dilerim. Biraz geç kaldım."
"Hemen işinin başına geç."
Chan Yeol tam asansörden çıkarken adam kolundan tuttu.
"Bu kız kim?"
"Arkadaşım."
Chan Yeol kolunu çekip çıktı asansörden. Hızlı adımlarla ona yetiştim ama biraz arkasından yürüyordum. Fazlasıyla utanıyordum.
Bir odanın kapısının kilidini açtıktan sonra içeri girdik.
"Şuraya otur. Birkaç dosyaya imza atmam gerekiyor ve sonra da bir şey yazacağım. Sonra seni götürürüm."
"Şöyle yapsak: ben senden borç alsam ve sonra sana versem?"
"Olmaz."
"Neden?"
"Borç vermeyi sevmiyorum. En son verdiğimde pişman olmuştum."
"Ben en son borç verdiğin kişi değilim. Emin ol geri ödeyeceğim."
Chan Yeol bir anda kafasını kaldırıp bana baktı. Az öncekine göre fazlasıyla ciddi bakıyordu.
"Bu yüzden borç vermiyorum. En son borç verdiğim kişi olmadığın için."
O tekrar kafasını dosyaya çevirirken ben de demek istediği şeyi anlamaya çalışıyordum. Anladığım kadarıyla borç verdiği kişiye güveniyordu ama bir sebepten dolayı borç verdiği için pişmandı. En azından ben öyle anlamıştım.
Chan Yeol önündeki dosyalarla ilgilenirken ben de onu izliyordum. Çok havalı bir duruşu vardı. Zaten yakışıklıydı ve duruşuna yakışır saygılı hareketleri insanı ona çekiyordu. Gerçekten çekici ve etkileyici bir adamdı. Hem de tamamiyle.
Fakat dün gece...
Yine utanınca ellerimle yüzümü kapatıp dirseklerimi bacaklarıma koydum.
"Ne oldu? Beni izlerken dün geceyi mi hatırladın?"
Ona baktığımda sırıttığını görmüştüm. Beni sinir etmek için bilerek yapıyordu ve işe yarıyordu.
"Artık şunu yüzüme vurmasan olur mu? İnsanım ve sarhoş olmam çok doğal. Teşekkür ederim yardım etmişsin ama yüzüme vurmayı kes artık."
"Utanınca çok komik görünüyorsun. Bu yüzden yapıyorum."
"Yapma lütfen!"
Hâlâ sırıtmaya devam ederken dosyayı kapatıp ayağa kalktı. Kenardaki askıya astığı ceketini alıp üzerine geçirirken "Hadi gidelim." dedi. Sonunda diye düşünerek ayağa kalktım. Tam kapıdan çıkacakken kolumdan tuttu. Çok ciddi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YIL
Teen FictionSadece bir yıl sürecek bir hikaye... {Bir yıl dedim kendime, bir yıllığına gideceğim ve döneceğim. Ailemi bulacağım ve onlara kavuşacağım. Sonra da hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. Tabii her şey planlandığı gibi gitmiyordu. Her şey bizim ist...