"Xiumin? Xiumin artık kendine gelmelisin. Buradan gitmeliyiz."(ben)
"Elif beni rahat bırakın."(Xiu)
"Xiumin hepimiz üzgünüz! Artık şu depoyu terk etmek istiyorum!!!"(Yağmur)
Yüzüme akan gözyaşlarımı sildim ve Chan Yeol'un yanına gidip fısıldadım.
"Chan Yeol, onun kalkacağı yok. Siz kaldırın."
Chan Yeol yavaşça başını sallarken Baek Hyun'a kafasıyla 'hadi' işareti yapıp Xiumin'in yanına gitti. Baek'le birlikte Xiumin'i kaldırdılar. Onlar Xiumin'i arabaya götürürken Xiumin hiçbir tepki vermiyordu.
Arabaya doğru yürürken düşündüm. Hatırlamak için geç kalmıştım. Hüsna'yı hatırlamıştım ama şimdi o yoktu. Bir yanım yine eksikti... her şeyi hatırlamama rağmen...
Yağmur yanıma gelip elimi tuttu. Ona bakıp buruk bir şekilde gülümsediğimde kafasını omzuma yasladı ve arabaya doğru yürüdük beraber. Bize en yakın araba Sehun'unki olduğu için bindik ve Chan Yeollerin arkasından gittik. Sehun arada bir dikiz aynasından bize bakıyordu. Yağmur'un omzumda uyuduğunu fark edince konuşmaya karar verdim.
"Ondan gerçekten hoşlanıyor musun?"
"Ne?"
"Şu anda konuşmayı istediğim son konu bu çünkü az önce kuzenimi kaybettim. Ama artık konuşmam gerek seninle Sehun."
"Söyle."
"Yağmur'dan gerçekten hoşlanıyor musun? Yoksa dillerden düşmeyen playboylu-"
"Yeter! Playboy olduğumu duymaktan bıktım! Aşık olamamak benim suçum mu?"
"Aşık olamamak her kızla tek gecelik ilişki yaşamanı gerektirmez Sehun."
"Benim tek sorunum aşık olamamak değil Elif! Ben iki üç gün bile olsa o çıktığım kızlardan hoşlandığımı sanıyorum. Hem de her seferinde. Kendime "Bu farklı biri değil Sehun, bu da öylesine bir kız. Geç, git." diyemiyorum."
"Bu sefer ben diyeceğim o zaman Sehun. Madem her kızda aynı şeyi yaşıyorsun, o zaman uzak dur Yağ-"
"Hayır Elif. Bu sefer kendime dedim o kelimeleri. Yağmur'dan uzak durmayı denedim. Ama o kelimeler hiçbir şekilde işe yaramadı. Daha önce bir kez kullanabilmiştim bu kelimeleri ve işe yaramıştı. Ama bu sefer işe yaramıyorlar. Yağmur gerçekten farklı hissettiriyor bana."
"Az önce anlattıklarından sonra nasıl inanayım şimdi sana Sehun?"
"Senin inanmana gerek yok Elif. Yağmur bana inandıktan sonra, Yağmur beni fark ettikten sonra kimse önemli değil."
Sadece dikiz aynasından bana bakan gözlerine bakmaya devam ettim. Diyecek bir şey yoktu. Fazla ciddi görünüyordu bu konuda. İçimden bir ses inanmamı, diğeri ise inanmamamı söylüyordu.
Gözlerimi kapatıp kafamı Yağmur'un kafasına yasladım. Bir süre sonra uyuyakalmıştım.
.............
Arabanın durmasıyla gözlerimi açmıştım. Eve gelmiştik. Eve baktığımda gözlerime inanamamıştım. Hayal görüyor gibi hissediyordum. Hüsna kapının önünde ağlayan Xiumin'le sarılıyordu.
"Sehun? Yanlış mı görüyorum?"
"Hayır. O... yaşıyor."
Yağmur'u uyandırmamla arabadan inip Hüsna'ya koşmam bir olmuştu. Artık nasıl biz özlemse, Xiumin'i ittirip Hüsna'ya sarılmıştım.
"Nasıl bir salaksın sen?! Ölüyorum konuşması yapıp ortadan kayboluyorsun! Sonra bir anda evin önünde çıkıyorsun!"
"Olaylar farklı gelişti diyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YIL
Teen FictionSadece bir yıl sürecek bir hikaye... {Bir yıl dedim kendime, bir yıllığına gideceğim ve döneceğim. Ailemi bulacağım ve onlara kavuşacağım. Sonra da hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. Tabii her şey planlandığı gibi gitmiyordu. Her şey bizim ist...