Chan Yeol Anlatıyor
"Baba şirketi kurtarmak için uğraşmayacağım. Çok zor ve zaten kurtarsak bile Jee Hee babasıyla ilgili olanları ortaya koyacaktır. Bu yüzden Lay'in şirketinde çalışmaya başlayacağım."
"Tamam oğlum. Karşı gelmeyeceğim. Eğer o olayı saklamasaydım şimdi bunları yaşamazdık. Bu yüzden istediğini yap."
"Karşı gelmediğin için sağol. Senin artık çalışmana gerek yok. İstersen eski eve geri dö-"
"Hayır. O eve dönersem anneni unutamam. Burda kalacağım."
"Tamam sen bilirsin. Ama daha küçük bir eve taşınsan daha iyi olacak bizim için. O evin elektrik ve suyunu karşılayamayız artık. Ayrıca o evle tek başına ilgilenemezsin. Çalışanlara maaş verecek paramız da yok."
"Tamam. Ben eşyalarımı toplamaya gideyim. Sen bakabilir misin küçük bir ev?"
"Bakarım."
"Teşekkür ederim."
"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."
Sandalyeden kalktım ve arkamı döndüm gitmek için.
"Chan Yeol!"
Geri dönerek "Efendim?" dedim.
"Özür dilerim oğlum."
Sadece baktım. Sonra da dönüp gittim. Son duyduğum fısıltıyla "Her şeyin elinden alınmasına sebep olduğum için özür dilerim." demesiydi.
Arabaya binip Zhang Grup'a doğru yol aldım. Yolu yarıladığımda telefonuma bir mesaj geldi. Şirketin borçlarıyla ilgili olduğunu görünce kenara çektim ve okumaya başladım.
"Harika! Tam oldu şimdi!"
Her şey. Her şeyi vermemiz gerekiyordu şimdi. Ev... arabalar... eşyalar...
Babamı aradım.
"Efendim oğlum?"
"Baba evden alabileceğin tek şey kendi kişisel eşyaların. Diğer hepsini borcumuzu kapatmamız için vermemiz gerek."
"Ne yapacağız?"
"Baba şimdilik eski eve gitsen olmaz mı? Biliyorum, annemi özlüyorsun ama... elde hazır bir şey varken başkasına para harcamayalım."
"Sanırım haklısın oğlum. O zaman akşam için bana tren bileti alır mısın?"
"Bu akşam hemen gidecek misin?"
"Gideyim de her şey hemen hallolsun."
"Tamam. Bir şey unutma evde. Ben de biraz sonra gelir, eşyam kaldıysa alırım."
"Tamam oğlum. Görüşürüz."
Derin bir nefes vererek telefonu kapattım. Önce babama bir bilet alıp hızla eve doğru sürdüm. Gittiğimde evin her yerine baktım eşyam varsa almak için. Pek bir şeyim yoktu.
Babamla her şeyi toparladığımızda akşam olmuştu.
"Tren kaçtaydı?"
"İki saat sonra."
"Tamam."
"Eve girdiğinde arayıp haber ver baba. Yarın beni çok arama çünkü eve eşyalara bakmaya gelecekler. 'Ne kadar tutar? Borç ne kadar kapanır?' falan filan."
"Tamam oğlum. Ben gideyim o zaman."
"Ben bırakacağım."
Valizleri arabaya yerleştirip istasyona doğru yola çıktık. İkimiz de hiç konuşmuyorduk. Konuşacak pek bir şey de yoktu zaten. Babama kızmıyordum, kızamıyordum... çünkü o babamdı. Doğduğumdan beri benimle ilgilenen tek kişi. Beni büyüten oydu. Annem beni doğururken ölmüştü ve babam, ben ona annemden kaldığım için ayrı, evladı olduğum için ayrı seviyordu beni. Benim de büyüyene kadar ondan başka kimsem olmamıştı. Gerçekten sığınabileceğim tek kişi babamdı hep. Ailenin diğer üyeleri ise babamla şirket için savaştıkları için benimle hiç yakın olmamıştı. Ablamsa uzun süre yurt dışında okumuştu. Kısacası yanımda hep babam vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YIL
Teen FictionSadece bir yıl sürecek bir hikaye... {Bir yıl dedim kendime, bir yıllığına gideceğim ve döneceğim. Ailemi bulacağım ve onlara kavuşacağım. Sonra da hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. Tabii her şey planlandığı gibi gitmiyordu. Her şey bizim ist...