Bir hafta sonra
Chan Yeol, Lay'in şirketine geçtikten sonra Lay onu kafenin başına geçirmişti. Kendisi de şirkette başka bir pozisyonda çalışıyordu. Bu durum içimi rahatlatmıştı açıkçası. Böylece Chan Yeol'le takılırken Lay'in bizi görüp üzülme ihtimali daha azdı.
"Elif bu akşam bir şeyler yapalım. Ama sadece dördümüz. Eskisi gibi."(Mark)
"Olur. Başka bir planım yoktu zaten."
"Ben de Chen'e sordum. Kabul etti."(Karen)
"Kore'yi en iyi Chen biliyor. Nereye gideceğimize o karar versin."(ben)
"Akşam erken çıkabilecek misin?"(Mark)
"Chan Yeol kabul ederse çıkabilirim tabiki."
"Neyi kabul edersem nereye çıkarsın?"
Chan Yeol'un arkamdan gelen sesini duyunca gülümseyerek ona döndüm.
"Bir şeyler yapacaktık dördümüz. Yani biz üçümüz ve Chen. İzin verirsen erken çıkacağım... patron."
"Bugün yoğun bir gün olmadığına göre çıkabilirsin."
"Teşekkür ederim."
Birbirimize gülümsedikten sonra Chan Yeol beni takip et işareti yapıp odasına doğru yürümeye başladı. Karen ve Mark'a el sallayıp arkasından gittim ben de. Odaya girdiğimde masaya -bir ayağı yere değecek şekilde- oturmuş beni bekliyordu.
"Ne oldu?"(ben)
"Sevgilimi çağırmam için bir şey mi olması gerekiyor?"
"Ne bileyim? Garip hissettim."
Chan Yeol kalktı ve hızlıca yanıma gelip belimden tuttu. Beni kendine yaklaştırıp çapkın bir bakış attı.
"Garip hissetme... (kulağıma eğildi) Alış..."
Chan Yeol kulağıma "...Alış..." diye fısıldadıktan sonra boynuma iki tane küçük öpücük bıraktı. Açıkçası bu... iyi gelmişti. Rahatlamıştım. Chan Yeol bana iyi geliyordu. Bana dokunduğu an dokunduğu yer yenileniyordu resmen. Öptüğünde kendimden geçiyordum...
Yavaşça gözlerimi kapattım. Kapattım... fakat kapatmamla gözlerimin önüne annem ve babam geldi. Öz annem ve öz babam... Bana bakıp gülümsedikleri anlar...
"Chan Yeol..."
"Hm?"
"Beni bir yere oturtman gerek..."
Chan Yeol hızlı hareketlerle beni masanın önündeki sandalyeye oturttu ve önüme çömeldi.
"Bir şey mi oldu? İyi misin?"
"Gözlerimi açar açmaz başımın döneceğini biliyordum."
"Neden? Ne oldu?"
"Hafızam... zaman geçtikçe yerine geliyor. Az önce anne ve babamı gördüm gözlerimin önünde."
Chan Yeol yanağımı okşayarak önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına götürdü.
"Bu iyi bir şey... değil mi?"
"E-evet... sanırım. Sadece zorlayacak beni biraz."
"Dayanabileceğini biliyorum."
Gülümsedim hafifçe. O da bana gülümsedi ve yavaşça kalkarken alnıma minik bir öpücük kondurdu. Sonra da karşıma oturdu. Bir süre sonra çalışmaya geri döndüm. Zaten bir saat sonra bizimkilerle buluşmak için çıkacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR YIL
Teen FictionSadece bir yıl sürecek bir hikaye... {Bir yıl dedim kendime, bir yıllığına gideceğim ve döneceğim. Ailemi bulacağım ve onlara kavuşacağım. Sonra da hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim. Tabii her şey planlandığı gibi gitmiyordu. Her şey bizim ist...