Uyandığımda bilmediğim değil hatta çok iyi bildiğim bir yerdeydim. Burası kağanın odasıydı. Ve ben kağanın yatağındaydım. Ama yanımda kağan yoktu. Ilginç. Bayılmam çok ani oldu ama ben ne zaman biri tarafından sıkıştırılsam bayılıyordum. Bu bir kere daha olmuştu çünkü. Yataktan sakin bir şekilde kalktım. Yavaş ve sessiz olmak için parmak uçlarımda içeri geçtim.Kağan koltukta uyuya kalmıştı. Ayakkabılarımla montumu alıp kapıdan çıkacaktım ki,
-Nereye güzellik.
Içimden 'cehennemin dibine ' dışımdan da hiçç eve gidiyodum dedim masum bir sesle.Koltuktan hızlıca kalkıp yanıma geldi. Bana yine kötü birşey yapacak diye ödüm kopuyordu. Ama tam tersine elini omuzuma atıp,
-Gel şöyle sana birşey söyliyeceğim.
-Beni kandırmıyorsun dimi.
-Hayır sadece sus ve dinle dedi ve beni koltuğa tam yanına oturttu. Ben tam birşey diyecekken anlamış olacak ki parmağını dudağıma götürüp,
-Şşt dedi. Bende onu dinleyerek söyliyeceğim sözleri geri yuttum.
-Azra ben gidiyorum. Yani çok uzaklara Yurt dışına babamın yanına gidiyorum. Belki birkaç sene sonra gelirim. Ama şu lanet olası şehirde sadece son günümü seninle güzelleştirmek istedim. Beni anlıyor musun? Yani sana zarar vermek istemem asla. Ama ben şunu anladım sen ben yokken daha mutlusun. Benim varlığım seni korkutuyor. Işte bu yüzden gidiyorum. Sırf sen mutlu ol sırf sen ağlama diye gidiyorum ama şunu unutma seni hep ilk günkü kadar seveceğim. Ama nolur senden son isteğim bu geceyi eski günlerde ki gibi güzel,mutlu,sevgi dolu geçirelim. Olur mu? dedi. Ağızım açık kalmıştı. Kağan gibi birinden bu sözler beni şaşırtmıştı. Ama çok üzüldüm. Gözlerim doldu. Normalde de duygusal bir kızdım. Bu sözler çok üzdü beni. Demek ki beni seviyordu. Ama ona karşı aşkım bitmişti. Ben neden herkesin canını yakan bir insan olmuştum. Evet emirin dediği gibi bencil insanın tekiydim ben. Sadece kendini düşünen aptalın tekiydim. Kendimi öldürmek isitiyorum. Ama her neyse kağanı buradan kalbi kırık göndermiyeceğim. Onunla eski günlerdeki gibi mutlu bir gün geçireceğim. Gözümden yaşlar boncuk boncuk akarak yanaklarımı ıslatıyordu. Her geçişinde de yanağımı yakıyordu.
-Ağlama diyerek bana sarıldı sonra da göz yaşlarımı sildi.
-Peki o zaman tuğçeyi niye esir aldın?
-Tabiki de şaka yaptım. Tuğçeyi demeseydim zaten sen benimle gelmezdin.
-Anlatsaydın anlardım.
-Anlatsaydım herkes anlardı. Hem tuğçe de bu arada güzel kızmış.
-Kes sesini dedim gülerek.Nereden tanıyorsun tuğçeyi?
-Size geldiğimde konuşmalarınızdan kuzenin olduğunu anladım.
-Ama bağırmaların gerçekti dimi?
-Bir an öfkemi kontrol altına alamamış olabilirim. Ve de o iti kıskandırmak için beni kullandığına çok sinirlendim.
-Biliyorum özür dilerim.
-Özür kabul edildi. Hadi eski günlere dönelim olur mu?
-Hadi dedim. Ve ona sarıldım. Sadece bugün ikimizde değişmiştik. Ne ben eski azraydım. Ne de o eski kağan. Şu an yepyeni bir kişiliktik.Ama onu mutlu etmek için bugün herşeyi unutacaktım. Ben bu şehirden giderken üzgündüm. Ama onu mutlu gönderecektim.
-Azra hadi film izleyelim eski günlerdeki gibi.
-Ama filmin yarısında uyumak yok tamam mı? Dedim gülerek.
-Tamam tamam.diyerek leptop'u alıp yanıma geldi.
-Sen film seç ben mısır patlatayım.
-Tamam mısır patlatmayı biliyorsun dimi.
-Ee artık o kadar da biliyoruz diyerek mutfağa gidip,mısır patlattım. Mısır patlattıktan sonra koltuğa kağanın yanına oturdum.Omuzlarımıza battaniye aldık ve mısır yiyerek film izlemeye başladık. Ben film izliyordum ama o film yerine beni izlemeyi tercih ediyordu. Hiç bozuntuya vermeden film izlemeye devam ettim. Başımı omuzuna koydum. O da başını başımın üzerine koydu. Film bittikten sonra uykum iyice gelmişti. Bilmem kaçıncı esnememde
-Çok mu uykun geldi prenses
-Galiba dedim elimin tersiyle ağızımı kapatarak.
-Sen benim yatağıma geç ben de gelirim.
-Pardon?
-Hayır yani sen benim yatağımda yat ben de odamdaki kanepede yatarım demek istedim.
-He tamam o zaman.Diyerek kağanın odasına doğru gittim.Arkamdan seslenerek,
-Pijamaların yatakta yani benim pijamalarım. Istersen nevresimi değiştirebilirsin.
-Gerek yok diyerek seslendim. Şimdi nevresimi değiştirecek halim yoktu çünkü. Hem kağan zaten temiz bir insandı o yüzden onun uyuduğu yastıkta yatmam da problem olmazdı zaten. Hemen bana ayırdığı pijamaları giyerek yatağa girdim. Zaten gözlerimi kapatmamla uyumam bir oldu.
*****
Sabah kalktığımda kağan koltukta oturmuş öylece beni izliyordu.
-uyandın mı prenses?
-Evet dedim elimle gözlerimdeki çapakları temizlemeye çalışarak.
-Ben 2 saat sonra gidiyorum.dedi.Eski azra olsa cehennemin dibine git derdi ama ben,
-Ya öylemi üzüldüm dedim.
-Hadi kalk da kahvaltı edelim olur mu kurt gibi açım çünkü.
-Aynen bende diyerek kalktım.
-Şarj cihazın var mı?
-Çekmecemde al diyerek mutfağa geçti. Bende çekmeceyi açıp şarj aleti aradım. Çekmeceyi açmamla şok olmam bir oldu. Çekildiğimiz bütün resimler çekmecesinde yığılıydı. Demek ki saklıyordu. Elime alıp tek tek incelemeye başladım. En komik anlarımız,en mal mal fotoğraflarımız hepsi vardı. Odaya kağan girdi.
-Bulmuşsun.
-Bunları hala saklıyor musun?
-Niye sen saklamıyor musun?
-Yani onları yaktım ben ama seninkilerden çoğaltırız.
-Olur. Hadi sofraya gel.
-Iki dakikada nasıl hazırladın?
-Sihirli ellerim sağolsun dedi gülerek.
-Ya nedemezsin diyerek kalktım.Ve mutfağa geçtim. Sofrayı hazırlamıştı cidden. Şaşırarak yemeğe başladım. Kahvaltı esnasında ne o konuştu ne de ben yine her zaman ki gibi gözlerini kırpmadan beni izliyordu.
-Vakit geldi sende hazırlan seni bırakayım eve.
-Yok ben seni yolcu edicem.
-Iyi sen bilirsin diyerek kalktı. Bende onun odasına gidip üzerimi değiştirdim.
-Hazır mısın?
-evet diyerek ayakkabılarımı giyindim. Telefonumu da alıp çıktım. O da peşimden bavulunu alıp çıktı.
-Koluma girmeyi düşünür müsünüz madam?
-Olabilir prens bey diyerek koluna girdim. Havaalanına kadar kol kola gittik. Bugün sanki karşımda bambaşka bir kağan vardı. Davranışları ciddi anlamda iyiydi. Havalanına vardığımızda yüzüme baktı. Sanki acı çekiyordu,bırakma beni gitmek istemiyorum der gibi bir yüz ifadesi vardı. Ama zorluklara inat gülmek zorundaydım. Hafifçe tebessüm ettim.
-Yolun sonuna geldik madam.
-Geri geleceksin dimi prens ?
-Madam sırf biliyor musun senin için geleceğim.
-Dört gözle bekleyeceğim prensim dedim eski zamanları anlatan sesimle.
-Hay hay görüşmek üzere madam.
-Görüşmek üzere prens bey diyerek sarıldım ona. O da bana sarıldı. Sonra iki yanağımdan da kocaman öpüp gitti. Gidişi koymamıştı. Içim çok tuhaf olmuştu. Ama şuan ben bile böyle olduysam emir kim bilir nasıl olmuştu diye aklıma geldi. Çok aptal bir kızdım. Yine kendime içimden söverek kağanın arkasından el salladım. Sonrada bir taksi bulup eve geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4DÖRTLÜK
Novela Juvenil4 ayrı kişilik,4 ayrı beyin,4 ayrı düşünce ama önemli olan onların bir olması.Azra,Emir,Buğra ve Büşra'nın komik,eğlenceli bazen de üzücü hikayesine tanık olacaksınız.Okudukça sizde kendinizi onlardan birer parça gibi hissedeceksiniz