Hoşçakal

148 41 2
                                    


Biraz kendi başıma öylece dolandım saat epey geç olmuştu.
Içimden,
(Özleyeceğim seni Izmir, boyoz kokusunu ,okulumu, arkadaşlarımı, kuzenlerimi ve en önemliside sevdiğim adamı)
Biraz daha dolaştıktan sonra eve gittim. Bizim evde kimse yoktu. Tüm eşyalarımı aldım yanıma sonra evimle vedalaşarak büşraların evinin yolunu tuttum.Tuğçe bu gece bizimle kalacaktı. Kapıyı tuğçe sevinçle açtı.
-Hayırdır niye sevinçlisin?
-Seninle geliyorum da ondan.
-Hadi canım diyerek boynuna atladım.
-Ama bir hafta bana fazla alışmasan iyi edersin.
-Zaten diğer kuzenlerimde orada onlarda var yanımda .
-Satıcı
-Ne satıcısı ya tek mi kalayım istanbulda?
-Elindekiler ne?
-Hiç eve uğrayıp eşyalarımın birazını aldım.
-Niye birazını
-Orada alırım kendime,ama hadi içeri geçelim üşüdüm ben.
-Tamam diyerek içeri geçtik. Emir hala buradaydı. Telefonundan kafasını kaldırmıyordu. Sırf onun yüzünden kuzenlerime veda etmiyecek değildim. Ondan uzak bir yere oturdum.
-Hoşgeldin kuzen.
-Hoşbulduk.
-Şimdi basbayağı gidiyorsun dimi?
-Sence
-Biliyor musun en çok da senin şu sencelerini özliyeceğim.
-Yaa ağlıcam şimdi,bende senin o kuzen deyişini özliyeceğim.
-Neyse bu kadar dram yeter nson gecemizi iyi geçirelim.
-aynen o yüzden uyuyalım.
-Saçmalama sabahlıyalım dedi tuğçe.
-Hayır ben tuğçeyle senin arana gireyim de uyuyayım diyerek tuğçeyle buğranın arasına girerek ikisinin de koluna girdim.Ve gözlerimi kapatıp uyumaya başladım.
-Iki kardeş aranıza girdim ama.
-Birşey olmaz dedi buğra saçımdan öperek. Gözlerim yavaş yavaş ruhumun yorgunluğuna teslim olmuş olacak ki kapanmaya başladı.
***
Sabah kalktığımda koltukta uyuya kalmıştım. Başım tuğçenin omuzundaydı.Büşrada yanımızdaydı.
-Hadi kızlar kalkın son saatlerimizi uyuyarak geçirmek istemezsiniz diyerek ikisinin arasından kalkıp,çantamı hazırlamaya başladım. Üzerime sporcu taytımı ve salaş tişörtümü giyindim.Hazırlandıktan sonra dün evden aldığım kıyafetleri de bavula tıktım. Sonra banyoya gidip şu suratımı temizleyip biraz allık,rimel ve ruj sürdüm.Çünkü suratım cidden kötü durumdaydı. Hazırlandıktan sonra tuğçeleride kaldırdım. Tuğçe de hazırlanınca bavulları kapıya koyduk. Tuğçe yanına kıyafet almamıştı. Çünkü benden giyecekti zaten bir haftalığına geliyordu. Bavulları kapıya koyduktan sonra büşrayla vedalaşıp buğrayı bekledik. Aşağı indiğimizde buğra Emirin arabasıyla geldi bizi almaya ama Emir yanında yoktu. Tuğçe ön koltuğa oturdu bende şöför koltuğunun tam arkasına oturdum. Buram Buram Emir kokuyordu koltuk. Hani ciğerlerime çekip de bırakamadığım şey. Başımı soğuk camlara yaslayarak öylece o şehirden gidişimi izledim. Acaba Istanbul'a gidince o güzel kokusunu duyabilecek miydim?Bunları düşünürken buğra :
-Ufaklık görüşürüz.
-Bana ufaklık deme sana da görüşürüz. Dedim.
-Emir şuan nerede biliyor musun?
-Neredeyse nerede beni bağlamaz umrumda değil.
-Akşamdan beri eve gelmedide sana sorayım dedim.
-Nasıl gelmedi.
-Basbayağı gelmedi.
-Aman isterse cehennemin dibine gitsin.
-Neyse bakarsın belki havaalanına gelir.
-Gelmesin diyerek başımı tekrar o buz gibi cama koydum. Geldiğimizde arabadan inip son kez Izmirin havasını içime çektim. Sonra terminale doğru yürüdüm.Kontuarlardan geçtikten sonra Biniş kapılarına doğru yürüyorduk ki son kez arkama baktım.Ve şok oldum. Bizim okuldaki çocuklar toplanmış ellerinde pankart vardı.üzerlerinde *azra sen bizim herşeyimizsin *yazıyordu. Bağırmaya başladılar azra sen bizim herşeyimizsin gitme.gitme.gitme.
O an gözlerimin dolduğunu fark ettim. Kalabalığın arasından elinde çiçek buketiyle Emir çıktı. O an cidden dolan gözlerimden damlalar akmaya başladı. Rimel sürdüğüm için göz yaşlarım siyah siyah damlacıklar halinde akıyordu. Koşarak yanına gittim.
Hemen kucağına atladım. Ona veda etmek istiyordum.Kokusunu içime çekip onu öptüm.O da bana belimden çekerek sarıldı. Sonra dudaklarıma yapıştı.
-Seni çok özliyeceğim prenses
Hiç cevap vermedim.
-Seni seviyorum
****
-Gitme
***
-burada kal hiç bir yere gitme benimle kal.
-Olmaz gitmem lazım. Ben sevdiğim adamı kaybettim. Burada artık kimsem kalmadı.
-Kaldı ben varım.Ben  senin sevdiğin adamım.
-Sen yoksun dedim ağlıyarak.
-Hayır ben senin yanındayım.
-Sen bana güvenmiyorsun bile
-Hayır güveniyorum insan sevdiği insana güvenmez mi?
-Bilmiyorum dedim hıçkırarak. Sonra arkadan tuğçe seslendi.
-Hadi gidiyoruz
-Tamam diyerek tekrar emire döndüm.
-Ben gidiyorum mavi hoşçakal. Beni sakın unutma diyerek yanağından kocaman öptüm.
-Al şu ceketi sende bana hırkanı ver. Çünkü ne sen bensiz yapamazsın ne de ben sensiz. Belki bir gün olurda özlersin beni o zaman beni sakın arama çünkü ben senin sesini duyup dokunamayınca ölürüm. Işte o zaman bu ceketi kokla.O sözler canımı çok yakmıştı içimde biraz olsun tutuğum yaşlar da sel oldu. Koşarak gidiyordum ve durdum geri dönüp sıkıca sarıldım ona sanki hiç bırakmayacak gibi. Sonra tekrar gittim.

4DÖRTLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin