B Ö L Ü M 44

1.1K 36 8
                                    

"Hilal! Kalksana! Kendi düğününe geç kalacaksın! Hadi!"

"Abla, beş dakika daha lütfen."

"Bilirim ben o beş dakikaları! Hadi! Hem sana bir süprizim var yemekten sonra."

Odanın kapısı sesli bir şekilde açıldı. Yorganı kafama kadar çektim. Yıldız, yatağımın ucuna oturmuş hala beni dürtüyordu. Birden Ali Kemal'in sesini duydum.

"Hilal, ben acıktım bak elinden son bir kez bir şeyler yiyelim."

Yorganı kafamdan çekerek karşımda yatağın diğer köşesine oturmuş Ali Kemal'e baktım. Kim ne derse desin o bana senelerce abilik yapmıştı. Abimdi o benim, ne olursa olsun.

"Neden son olsun abi?"

"Bizim yanımızda, bizim evimizde yaşıyorken son kardeşim."

"Abi, sen ne olursa olsun benim abimsin. Ve seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum, bende seni kardeşim." Abime sarıldım, Yıldız omzuma dokundu.
"Hadi bakalım, gelin hanım. Önce yemek sonra hazırlık. Abin ve ben çıkalım sende giyin gel. Hadi!" Başımla ablamı onayladım ve ikisi çıkınca giyinmeye başladım.

Leon'dan

"Dur! Her şeyi hazırladınız değil mi?"

"Mitera, sakinleş. Köşk tamamen nikaha hazır. İçin rahat olsun."

"Leon, oğlum. Ne yapayım? Bir tane oğlum var, evleniyor. Heyecan yapmayayım mı? Bir.Tane."

"Anne, iyi misin?"

"İyiyim, yavrum. İyiyim. Hadi, hazırlanmana bak sen."

-

"Harika yemeklerini özleyeceğim Hilal. Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun abim."

"Aşk olsun Ali Kemal, ben varım ya."

"Bilemiyorum Yıldız. Umarım ölmem yemeklerinden sonra."

"Abi!" diyerek dürttüm hafif kıkırdayarak. Yıldız alınmış gibi saçlarını savurdu ve tabakları toplayarak yanıma geldi.

"Bunları bırakalım. Sonra ben hallederim. Ama şimdi odaya çıkmamız gerek!"

"Hemen mi?"

"Hilal, öldüreceksin beni! Tabiki, hemen! Hızlı, hızlı! Sallanmadan!"

Yıldız kolumdan çeke çeke beni odaya çıkardı yatağa oturmam için işaret verdiğinde ikiletmeden oturdum. Dolabını açtı ve bana döndü
"Gelin Hanım, bir şey giymeyeceksiniz galiba." Gözlerim büyüdü ve anında hareketlendim. "Abla! Ben-unuttum! İnsan kendi düğününde giyeceğini unutur mu ya! Almadım ki!" Gülümseyerek elini kendi kıyafetlerinden geçiriyor.
"Ve tabiki mükemmel Yıldız bu duruma da çare buluyor. Ben o işi hallettim. Seni o süslü yerlere sokup mızmızlanmalarını dinlememek için gittim kendim aldım." Eli bir noktada duruyor ve beyaz bir esvapı çekip alıyor. Bembeyaz, üst kısmı hafif dantelli, ince askılı, en uç kısımlarında inciler bulunan bir esvap çıkarıyor. Gözlerim beğeniyle büyürken Yıldız'a sarılıyorum. "Ablam benim! Harikasın! Çok, çok teşekkür ederim!" Yıldız gülüyor. Elimden tutarak aynanın karşısındaki sandalyeye oturtuyor beni. "Saçların yapayım. Bırakın kendinizi gelin hanım." Gülümseyerek izin veriyorum. Saçlarımı hafif dalgalı hale getiriyor önce Yıldız. Daha sonra inciden bir toka ile gevşek bir halde toplayıp tokayı tutturuyor. Bana beğeniyle bakarken ona bir kez daha sarılıp, teşekkür ediyorum. Esvapımı da giydikten sonra zor yürüyebildiğim ayakkabılarıma kavuşuyorum (!) Ali Kemal odaya girince önce olduğu yerde bir süre bekliyor. "Sen kimsin ve benim kardeşime ne yaptın?" Yıldız kıkırdarken tanıdık güçlü kollar beni sarıyor. "Abicim benim." diyerek sarılıyorum abime.
"Çok güzel olmuşsun. Hilal gibi parlıyorsun."
"Teşekkür ederim abim,"
"Utandırma kızı!" Yıldız araya girerek beni tekrar süzüyor. "Vakit geldi. Yıldız sende hazırlan. Gidelim, köşke." Abim odadan çıktığı gibi Yıldız hazırlanmaya başladı.

-

İlk defa üniformadan kurtularak üzerime siyah bir takım giydim. Hilal'in eşyaları dolabıma getiriliyordu. Odam azda olsa değişmişti. Daha büyük bir yatak, dolap ve masa. Odanın ne kadar büyük olduğunu sanki yeni fark ediyordum. Kendim çizdiğim Hilal'in resmini masaya bıraktım. Köşkte sabahtan beri süren hazırlıklar, nihayet sona ermişti. Hazır olduğumdan emin olarak derin bir nefes aldım ve aşağıya indim. Kocaman yemek masası ortadan kalkmış onun yerine şık beyaz bir oturma yeri gelmiş. Yakından tanıdığımız akrabalarımız ve birkaç asker arkadaşım gelmiş. Ortalık kalabalık gözüküyor. Akşam saatlerine doğru kapı tıklatılınca öyle bir sıçrıyorum ki yerimden sonunda deniz gözlüme kavuşabilecek olmamın heyecanı var üzerimde. Hizmetlilerin arkasından bembeyaz inci detaylı esvapıyla parlayan Hilal'imi görüyorum. Üzerine şalını geçirmiş, etrafı süzüyor. Annemin kollarına hapsolduğunda göz göze geliyoruz. Annem yavaşca onu bırakınca Hilal gelen iltifatları sanki duymuyormuş gibi sadece bana bakıyor. Koluma girmesi için açıyorum. Titreyen elleri ile sıkı sıkı tutuyor ceketimi. Yanağına bir öpücük konduruyorum. "Çok güzel olmuşsun Smyrna'm." Gülümseyip daha sıkı kavrıyor beni. "Sende çok yakışıklı olmuşsun Leonidas." Gülümsüyorum. Ali Kemal yine sinirli gibi bana bakıyor! Niye bu çocuk hep sinirli! Neden?! İmam gelince yerlerimize oturuyoruz. Güven verircesine elini tutuyorum Hilal'in. Resmen tir tir titriyor. Soğuk ellerim ile birleşince hafif irkiliyor. İmam karşımıza geçip önce ikimizi süzüyor.

Hilal'den

İmam, önce bana bakıyor. Ben titrerken Yıldız ile göz göze geliyoruz. Yıldız rahat olmam için işaret edince gülümsüyorum.

"Cevdet'ten olma Azize'den doğma Hilal, Vasili'den olma Veronica'dan doğma Leon'u kocalığa kabul ettin mi?"

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

Üç kere tekrar edince ister istemez gülesim geliyor. Ama annem ve babamın ismini duyunca tüylerim ürperiyor, gözlerim doluyor sanki. Leon'a bakıyorum. İmam daha soruyu sormadan "Ettim, ettim ve ettim." diyor. Etraftan gülüşme sesleri yükselirken bende gülümseyerek elini sıkıyorum.
"Sakin ol." İmam kafasını sallayarak alayla Leon'a bakıyor.

"Sen Vasili'den olma Veronica'dan doğma Leon, Cevdet'ten olma Azize'den doğma Hilal'i karılığa kabul ettin mi?"

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

"Ettin mi?"

"Ettim."

İmam'ın sonrasında dediklerini dinlemiyorum bile. Birbirine kenetli olan ellerimize bakıyorum. Yüzüm hafiften kızarıyor ve Leon'un yine o sıcak bakışları beni yakalıyor.

"Evlendik mi sonunda gerçekten?"

Leon'a gülüyorum. "Evlendik galiba." O da bana gülümsüyor.

HİLAL LEON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin