Acele acele merdivenlerden inerken birden son basamağa takılıp sendeledim. Karşımda Veronica Hanı- Annem saf saf bana bakıyordu.
"Hazırım. Giyeceğim esvap, saçım her şeyim tamam."
"Her şey güzel olacak Hilal. Sakinleş."
"Haklısın anne. Ama içimi heyecan sardı birden, elimde değil."
"Eminim Leon'da öyledir. Hadi, akşama kadar biraz dinlen. Akşam yemeğinden sonra Ali Kemal'in evine gideceğiz."
"Tamam Veronica Ha- anne."
Yerde kalmaya çalışarak yukarıya çıktım. Tırnaklarımı yediğimin farkında bile değildim. Kırmızı bir esvap vardı karşımda. İnce kırmızı askılarından beline kadar uzanan danteller ve parlayan etekleri. Bir iç geçirdim. Saçlarımı beceriksizce toplamaya çalıştım. Masamda duran defteri gördüğüm an gülümseyerek sandalyeye oturdum. Her zaman hüzünümü yazdığım bu deftere bu sefer sevincimi yazacaktım. Defterin sayfalarını çevirip, boş bir sayfaya geldiğimde yazmaya başladım;
Bu deftere o kadar çok şey karalamışım ki şimdi dönüp bakıyorum da hiçbiri umrumda değil. Ne zaman bu hale geldim bende bilmiyorum. Ailemden koparılıp getirildiğim 'cehennemim' olan köşk artık benim evim. Ne zaman bir Yunan Teğmen'ine aşık oldum inanın bende bilmiyorum. Kendime defalarca sordum, acaba biz olur muyuz? Şimdi hazırlanıyorum, nişanım için. Teğmen Leon ile. O herkesin gözünde ulaşılması zor bir Teğmen gibi gözüksede benim gözlerime bakan gözler sadece Leonidas'tı. Kendime kızdım önce, bağırdım çağırdım. Nasıl onu seversin diye sordum kendime defalarca. Her seferinde omzunda ağlamam, ondan güç almam tesadüf değildi. Ben ona aşıktım. Onu seviyordum. Vatansever Hilal ne kadar itiraf edemese de Teğmen'e aşıktı. Çok aşıktı.
Odada dönüp duruyordum. Karşımda asılı duran Yunan üniformasına ve kendi elimle çizdiğim Hilal'in resmi duruyordu. Benden bu denli nefret ederken nasıl sevmişti beni? Kimse beni sevmezken, değer vermezken, kukla gibi görülürken masum bir kadın gelip hayatımı nasıl bu denli değiştirebilmişti? Ben Kumandan Vasili'nin kullandığı oğlu Teğmen Leon değildim artık. Kendi kararlarını veren, askerliği iyi anlamış, mazlumu ezmeyen Leonidas'tım. Gönlümde sızı varken küçük bir hanım gelip nasıl tahtını kurmuştu gönlümde? Ne vakit sevmiştim ben onu? Bilmiyorum. Ama Leonidas, deniz gözlü küçük hanıma bakmayı seviyordu, gözlerinin derinliklerinde dalmayı. Tüm dünya geçse karşılarına bitmezdi bu aşk! Soran olursa;
Siz hepiniz, biz ikimiz.
-
Ee, bugün sevgililer günüyse özel bölüm atılır tabi. Multideki fotoğraf çok hoşuma gitti ya anlatamam. Birilerine benzettim ondan da hoşuma gitmiş olabilir belki, çok azıcık.