B Ö L Ü M 69

810 32 16
                                    


Hilal yarım saattir uyuyamıyordu. Leon çoktan uyumuştu. Lakin Hilal bebeklerinin çok hareketli olmasından dolayı bir türlü uyuyamıyordu. O hareket ettikçe Hilal'de olduğu yerde dönüyordu. Hilal tekrar döndüğünde Leon'a hızla çarptı. Leon ise Hilal rahat yatsın diye yatağın ucunda yattığı için Hilal'in ona çarpmasıyla yere düştü. Leon duvara yapışırken Hilal hemen kalktı ve yatağın üstüne oturdu.

"Leon!"

Leon ise kafasını kaldırdı ve başını ovuşturdu. Yerden kalktı ve geri yatağa girdi. Uykulu gözlerle Hilal'e baktı.

"Bir şey yok, bir şey yok."

Leon arkasını döndü ve çok geçmeden tekrar uykuya daldı. Hilal ise sıkıntıyla bir nefes aldı ve yataktan kalktı. Sabahlığını geçirip, odadan çıktı. Evin sessiz ve karanlık olması onu ne kadar ürkütsede, merdivenlerden dikkatle inerek mumların aydınlattığı koridora ulaşabildi. Veronica'nın iç çekişlerini duyunca bir süre sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Salona doğru ilerledi ve cam kenarında oturmuş ağlayan Veronica'ya baktı. Hilal yavaşca onun yanına gitti ve karşısına oturdu. Veronica hemen gözyaşlarını sildi ve gülümsedi.

"Kızım, sen uyumadın mı?"

"Uyku tutmadı anne. Torunun çok hareketli."

Veronica gülerek elini Hilal'in karnına koydu.

"Nasıl gidiyor gebelik? İstediğin bir şey var mı kızım? Ya da rahatsız olduğun bir şey?"

"Hiçbir şey yok anne. Leon zaten her şeyle ilgileniyor. Lakin.. Ağlıyordun."

"Bir anlık duygular. Önemli bir şey yok."

"Anne, olmuş bir şey."

"Hilal, kızım. Baksana, seneler sonra iki oğluma kavuştum. Güzel gelinlerim bana iki tane torun verecekler."

Veronica, Hilal'in karnından elini çekti ve kızın elini tuttu.

"Lakin iki oğlum.. Sanki birbirlerine yabancılar. Ne kadar uğraşsamda aralarını tamamiyle düzeltemedim."

"Anne, elbet zorlanacaklar. Ali Kemal abim bir Türk olarak yetişti lakin annesi sensin. Bunu kimse değiştiremez. Elbet alışacaklardır."

Veronica, Hilal'e sarıldı.

"Senin gibi bir gelinim olduğu için çok şanslıyım."

Hilal ayrılıp gülümsedi ve,

"Bende sizin gibi bir miteram olduğu için öyle."

Veronica'nın sırıtışı 'mitera' kelimesini duyunca tüm yüzünde dağıldı. Hilal esneyince Veronica onu elinden tutup kaldırdı.

"Hadi, kızım. Uykun gelmiştir artık. Ben, seni odaya çıkarayım."

Hilal başıyla onayladı ve Veronica'nın kolunda odasına çıktı. Merdivenlerden her çıktığında içinde bir korku oluşuyordu. Veronica bunu anlayıp daha sıkı kavramıştı Hilal'i.

-

Leon sabah başındaki ağrıyla gözlerini açtı. Uyku sersemliğiyle pek bir şey hatırlamıyordu ama. En son yere düşmüştü galiba. Yanında uyuyan Hilal'e baktı ve saçlarını okşadı. Güneş vuran yüzüne bir öpücük bıraktı ve yataktan kalktı. Bugün karargaha gitmeyecekti, babası bir günlüğüne izin vermişti. Hilal gerinerek uyandı ve onu izleyen Leon'a gülümsedi.

"Uyanmışsın."

"Uyandım, senin kadar uykucu değiliz ya biz."

Hilal hiddetle yatakta doğruldu.

"Anlamadım? Bütün gece arkanı dönüp uyudun be! Gözüme uyku girmedi! Saatlerce yatakta döndüm. Sonra uykucu mu oldum?!"

"H-haklısın, hayatım.. Özür dilerim."

"Yaa, Leonn."

Hilal'in kızgınlığının yerine sevimliliği gelince Leon derin bir nefes aldı. Hilal yataktan kalkıp Leon'a sarıldı.

"Bugün, kordonda yürüyelim mi?"

"Tabiki, bebeğimize Smyrna'yı tanıtırız."

"İzmir!"

"Smyrna."

"İzmir!"

Leon güldü ve ceketine uzandı.

"İzmir'i."

Yarım saat sonra Hilal ve Leon giyinmiş ve aşağıya inmişlerdi. Yemeklerini bitirdikten sonra dışarıya çıkmak için son kez hazırlanıyorlardı. Hilal, Leon'un koluna girdi ve annelerine el sallayarak çıktılar. Güneşli olmasından faydalanarak yavaş yavaş yürüyorlardı. Hilal yürürken bir dükkanda camların ardında duran küçük patikleri fark edince bir çığlık attı. Leon'da dahil olmak üzere yoldan geçen herkes Hilal'e baktı. Lakin Hilal hiçbir şey olmamış gibi eliyle patikleri Leon'a gösterdi.

"Leon! Baksana! Onlara bakmak istiyorum! Lütfeen."

Leon gülerek onay verdi ve ikisi dükkana girdi. Yaşlı bir kadın onları görünce güldü ve Hilal'in hafif yuvarlak karnına baktı.

"Είναι ένα μωρό?" (Bebek için mi?)

"ναί." (Evet)

Leon, Hilal'in yunanca konuşmasına güldü. Artık Leon, Hilal'i ifade etmek zorunda kalmıyordu. Çok iyi olmasa da Hilal'de yunanca konuşabiliyordu artık. En azından anlıyordu. Hilal kadının patikleri eline vermesiyle hayranlıkla onları incelemeye başladı. Leon ücretini öderken Hilal hala patikleri inceliyordu. Beyaz ve yanları hafif inciliydi. Erkek veya kız olması fark etmezdi. Leon karısını belinden kavradı ve kordonda yürümeye başladılar. Hilal hala patikleri inceliyordu. En sonunda denizin karşısına oturduklarında Hilal gülümseyerek Leon'a sarıldı.

"Baksana Leon, bunlar çok güzel!"

"Haklısın, deniz gözlüm. Çok güzeller."

"Ayakları bu kadar minik mi olacak?"

Leon eline patikleri aldı ve uzun uzun baktı.

"Nasıl sığar ki? Küçücük bunlar."

Hilal dolan gözlerini sildi ve Leon'un omzuna yaslandı.

"Annemi anlıyorum şimdi. Onun için canımı feda ederim. Evladımız benim, bizim en güzel hediyemiz. Keşke annemde burada olsaydı."

"O zaten burada."

Leon, Hilal'in kalbine elini koydu. Hilal gözyaşlarının düşmesine izin verirken Leon onu sıkıca sardı.




Hafif dereceli kırıklar varmış parmaklarımda, alçıya alınınca acı falan kalmadı. İyiyim yani merak etmeyin, mesaj yetiştirmedim size ama çok seviyorum sizii❤ Zaten hazırda bölüm vardı bir kısmını sonradan ekledim ama tabi tek elimle biraz zor oldu. Yanlışlarım olabilir, kusuruma bakmayın. Tekrar iyi dikekleriniz için teşekkür ederim. Her biriniz çok özelsiniz❤

HİLAL LEON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin