cesurhilal 'e ithafen❤ tegmenleonn kızmasın ona da gelsin ithaf😂
Leon yarım saattir bir ileri bir geri gidiyor, sürekli Hilal'i kontrol ediyordu. Bir hemşire çıktığı gibi yanına koştu.
"Hilal Hanım'ın yakını mısınız?"
"Kendisi benim zevcem." Eskiden o hastayken söylediğim aynı sözü söylemiştim. Yine, yeniden.
"Kendisi gayet iyi, bebeğinizinde durumunu kontrol altında tutuyoruz. Hilal Hanım stresten uzak durmalı, üzülmemeli. Bu konuyla alakadar olursunuz diye düşünüyorum."
"Emin olun. Zevcemi görebilir miyim?"
"Çok az bir zaman." Kadın eliyle kapalı perdeyi işaret ettiği gibi fırlayıp gidiyorum. Perdeyi bir hızla açtığımda karşımda eski halinden daha iyi olan bir Hilal'le karşılaşınca derin bir nefes aldım.
"H-Hilal.."
Deniz mavisi gözleri ile karşılaşınca dizlerimin bağı çözülüyor sanki.
"İyisiniz."
"İyiyiz."
"Hilal, biliyorum hiç sırası değil fakat sen iyileşip, köşkümüze geldiğin an evleneceğiz. Sizi bırakmam, bırakamam."
"Evleniriz o vakit. Lakin merak ediyorum 'boş ol' diyen kimdi o vakit?"
"Hilal,"
"Sendin değil mi? Yanlış hatırlamıyorum?"
"Hilal, yeter artık! Seni boşamak istemedim, hata yaptım!"
"Hata?"
"Sen yapmadın mı Hilal?! Hiç mi hata yapmadın?!"
"Yaptım Leon, en büyük hatayı ben yaptım! Seni sevdim Leon! Ama artık hata yapmayacağım! Seni sevmiyorum! Bu evlilik bebeğim için!"
Sinirle bağırdığında bir şey söylemeden çıktım. Sinir ve üzüntü birden çökmüştü üstüme. Hastaneden hemen çıktım bir duvara yaslandım ve derin nefesler almaya çalıştım. Bir Yunan askeri bana koşarken toparlanmaya çalışarak, üniformamı düzelttim.
"Teğmen! Mustafa Sami! Hilal Hanım'a ihanet ettiği yerde görülmüş! Askerler onu vurmak istemiş ama ormana kaçmış, etrafı kuşattık! Kurtulamayacak!" Asker nefes nefese olanları anlatınca cevap vermeden ileride bağlı olan atıma bindim. Ormana girdiğim an askerlere atımı bağlamaları için işaret verdim. Ne tarafa gittiğini bildiğimden hızla koşmaya başladım. Ayağımı bir an boşluğa bastığım gibi yuvarlandım. Çukura düşmüştüm! Uzun bir çukurdu, askerlere bağırmaya başladım. Gelen seslerle kurtulduğumu zannetmiştim fakat askerler tam zıt yöne hızla koşmaya başladılar.
-
"Hilal, seni götürmeye geldim kızım."
"Anne, Leon gelecekti."
"Vasili önemli bir görevi olduğunu söyledi. Sen takılma, hadi gel. Hem gebesin. Hadi."
Veronica bir koluna Hilal'in çantasını takmış diğer koluyla da Hilal'i tutmuştu. İkisi kordonda yavaş yavaş yürürken köşk göz hizasına girince kendiliğinden hızlandılar. Hizmetçiler hemen ikisine yardım ederken Veronica kapıdayken Hilal'e döndü.
"Sen, bizim torunumuzu taşıyorsun, kızım. İki canlısın. Bir şey olursa istediğin veya bir yere gitmek istersen bana söylemen yeterli."
"Teşekkür ederim anne. Ben çıkarım sen gidebilirsin." Veronica, Hilal'in kolunu sıvazlamayı bırakıp yukarı çıktığında Hilal çantasını yerine koydu ve tam yukarı çıkacakken. Kapının arkasından askerlerin telaşlı konuşmalarına şahit olmuştu. Az çok anlayabiliyordu. Kelimeleri yan yana getirmeye çalıştı.
"Apóleies ypolochagós Leon. Psáchnoume gia, allá den boroúse na vrei pouthená" (Teğmen Leon kayıpmış. Biz her yerde onu arıyoruz ama bulamadık.)
Doğru muydu! Yunancası biraz ilerlemişse, Leon'un kayıp olduğunu anlayabilmişti. Titreyen eliyle kapıyı aniden açtığında bozuk yunancasıyla tek bir şey sorabilmişti.
" όπου Λεωνίδας ?" (Leonidas nerede?)
-
Sabah duyduklarım ile saatlerce ağlamıştım, hala ağlıyordum. Sevmediğimi söylemişken onun kayıp olması neden beni bu kadar etkilemişti? Karnıma giren sancı ile tekrar kıvrandım. Leon ile yattığımız yatakta Leon'un tarafına yatmış elimde onun gömleğiyle acıyla kıvranıyordum. Derin bir nefes alarak elimi karnıma koydum. Gülümsemeye çalıştım.
"Söz veriyorum, baba bizi bırakmayacak."
-
Leon çukurdan çıkarılırken berbat haline tekrar baktı.
"Nereye bakıyorsunuz?! Burada bir çukur var! Kimse görmedi yani?!". Leon sinirle toparlanırken atına tekrar bindi ve hiçbir şey olmamış gibi geri döndü. Mustafa Sami yakalanmış ve zindana atılmıştı. Askerler, Leon'un tuhaf haline bakıp arkasından konuşuyorlardı.
"πολύ παράξενο." (Çok garip.)
"σίγουρα." (Kesinlikle.)
" Εξακολουθούν να έχουν τα αυτιά!" (Kulaklarım hala var!) diye bağırdı Leon. Ortama sessizlik çökerken Leon'un aklından Smyrna'sı çıkmıyordu.
-
"Leon kayıptı. Bulundu. Ne var bunda Veronica?"
"Ne demek ne var Vasili! Oğlum kayboluyor ve bulunduğu gün haberim oluyor!"
"Çukura düşmüş, görülmemiş. Sadece bir gün. Abartma!"
"Leon! Bulunmuş mu?!"
"Size de iyi sabahlar Hilal." Vasili, Hilal'e tuhafça bakarken Hilal umursamadan cevabı bekledi.
"Bulunmuş, kızım." dedi Veronica naif bir sesle. Kapı açıldığı gibi Veronica kollarını açıp koştu ve berbat görünen Leon'a sarıldı.
"Allah'ıma şükür!" diye mırıldandı Hilal. İfadesiz görünmeye çalışarak yanlarına ilerledi.
"Yavrum! İyi misin?!"
"İyiyim mitera. Sorun yok." Leon bir ara Hilal'e baktığı sıra onun şükredercesine yukarıya baktığını gördü. Gülümseyen yüzüyle karşılacına hemen gözlerini çekip toparlandı Hilal.