- 1 ay sonra-"Hilal,"
Ablamın sesi ile gözlerimi aralıyorum. Hemşire kıyafetimin etekleri çamur içinde, saçlarım darmadağın olmuş halde uyanıyorum. Kadınların olduğu en dip köşedeki boş yatağa yatırmışlar beni.
"Abla?" diyorum güçsüzce olduğum yerde doğrulmaya çalışıyorum. Beni durduruyor. Başlığıma yöneliyorum bu sefer.
"Hilal, Allah aşkına bir rahat dur! Bahçede bayılmışsın neyse ki hemşireler tutmuş hemen seni. Şimdi dinleneceksin, sakın kalkayım deme!"
Dağılmış saçlarımı yana itelerken birinin ona seslenmesiyle ablam kalkıp, yavaşca gidiyor. Etrafımdaki sesler birden yine karışıyor. Göremiyorum bir süre. Nefes alıp çarşafı sıkıyorum. O anda bir anda içime gelen kusma isteği ile baş ucumda duran kovaya yöneldim. İçimde ne var ne yoksa kovaya boşalttığımda yeniden gelen bayılma isteği ile arkama iyice yaslandım. Kendimi yeniden karışan seslerden, bulanık görüntülerden uzaklaşırken bulduğumda bayıldığımı fark edebilmiştim.
Leon'dan
O kadar zor ki sevdiğinden ayrı kalmak, sevdiğini bile bile ona dokunamamak o kadar acı ki. Beni o gün iyileştirdi, yaralarını sardı. Lakin yüreğimdeki yaraları kimse saramadı, o bile.. O günden sonra ne mi oldu dersiniz? Evet, hayattayım. İyileştim. Beni o iyileştirdi. Hilal gibi parlayan, gökyüzündeki binlerce yıldızın arasından benim için parlayan Hilal.
O iyileştirdi beni. Sonra ne oldu? Ben onu boşadım, oysa affetmedi. Beni gönlü affetmeye yaraşmadı. Ayrıldık.
7 harften oluşur Ayrılık. Yüreğinizde binlerce harfe sığdırmazsınız oysa ki. Kalbimin bir yarısını alıp götürmüşsün sevgilim, yaralarımı iyileştirsen ne fayda?"Teğmen." beni düşüncelerden ayıran askerin tok sesiydi.
"Asker Andrew'i arıyoruz. Hastaneyi karış karış gezmemiz gerekli diye düşünüyorum. Tabi, emir sizin."
Hilal'in el yazısının olduğu yerlere dokundum. Toparlanarak askere döndüm.
"Arayın hastaneyi." Askerler hastane içinde dağılırken ben ise arkamda 5-6 askerle teker teker hasta odalarına giriyordum. Arada bir kızgın bakışlı hemşirelere denk geliyoruz, göz devirip hızla bir perdeyi daha açtım. Sırayla yatan kadınları gördüğümde arkamdaki hemşire önüme geçerek perdeyi sıkı sıkı kavradı. O anda en dipte yatan sarı saçları dağılmış bir kadın gözüme takıldı. O'na çok benziyordu. Benim kadınıma.
Hızlı adımlarla duvarın köşesine sıkışmış yatağın ucuna geldim. Gördüğüm manzara ile olduğum yerde kaldım. 1 aydır görmediğim yüzü gördüm. Saçları dağılmış, morarmış kolu bir kenarda duran, kanayan dudakları ve şişmiş göz altlarıyla yatan bir Hilal gördüm. İşte o an kelimeler kifayetsiz kaldı. Bir adım daha atacakken karşıma geçen hemşire ile durdum. Kadın beyaz saçlarını geriye atarak alay edermiş gibi gülmeye başladı. Askerler bir bana bir kadına bakıyordu."Teğmen, askerinizi gebelerin olduğu bölümde mi arıyorsunuz?"
Kadın iyice gülerken gözüm birden Hilal'e kaydı.
"Gebe?" diyebilmiştim kadına.
cesurhilal ve tegmenleonn 'a ithafen❤