Okuyan ve oy veren herkese teşekkür ediyorum.Yazım hatam olabilir.Hikaye ile ilgili yorumlarınızı merak ediyorum.İyi okumalar...
Yorgun bakıyordu gözleri.Dünden kalma kıyafetlerinde hem kirin hem de yılgınlığın izleri vardı.Göz altları morarmış yüzü çökmüştü.Yaşamakta olmanın bezginliğiydi sanki yüzündeki.Yüz ifadesi yoğun bir çalışma veya rahatsızlık ifadesinden çok hüzün taşıyordu.Bir noktaya odaklanmış öyle derin bir acıyla bakıyordu ki gözleri sanki ölümün habercisiydi onlar.Karşıdaki banka oturmuş onu çözmeye çalışıyordum.Belki bir açığını bulur ve ona yakınlaşır düşüncesi ile tetikteydim.Kapalı kutu gibiydi o.
Ne sırlarını bize açıyor ne de ifadelerini.Olanlardan bir hafta geçmesine rağmen o kutuya nasıl ulaşacağımı bulamamıştım.Gizli numaradan gelen mesajlar yüzünden telefon numaramı değiştirmiş sadece güvendiğim arkadaşlarıma vermiştim.Dersin başlamasına beş dakika kala banktan kalkıp kampüsün oradan geçip sınıfa doğru ilerledim."Hey! Arya bende seni arıyordum."
Bana doğru koşarak gelen Ulrich'i görünce yavaşladım.
Üstünde basketbol üniforması vardı, antremandan yeni çıkmış olmalı ki yüzü kızarmış ve terlemişti.Bu tatlı haline gülüp elimle saçını bozdum.Ulrich bu yaptığıma kızmış gibi görünüp gülümsedi."Söyle bakalım kaptan?"
"Haftasonu kamp var hepimiz katılmayı düşünüyoruz."
"Kamp mı?"Şaşkınca Uli'ye baktım.Neden benim bundan haberim yoktu?
"Yüzündeki ifadeye bakılırsa haberin yok bundan.Gel sana göstereyim."
Beni kolumdan tutup koridora doğru koşturmaya başladı.
"Emin değilim Uli, son zamanlarda iyi şeyler olmuyor biliyorsun."
Panonun önünde durup asılan büyük kağıda baktım.
American Hidden Park
"Güzel bir yer Arya piknik ve kamp için ideal.Ayrıca kafa dinlemek için gidiyoruz."
Kararsız kalmıştım.Buraya gidersem bana iyi gelebilirdi ama şöyle birşey var Baran izin vermezdi ki, bana zarar gelmesini istemiyor şu son günlerde yanından ayırmıyordu bile!
"Baran izin verirse neden olmasın?"
Ulrich o iş bende bakışı atıp kolunu omzuma attı.Sınıfa doğru girdiğimizde gözüm hemen onu aramaya başladı.Sıraların en arka tarafına geçmiş telefonuyla ilgileniyordu.Sanki geldiğimi farketmiş olacak ki elindekini bırakıp bana baktı.
Gözleri güzeldi bakışları gözlerine tezat oluşturmuş gibi karanlık ve tehlikeliydi.Beni baştan aşağı süzüp geri yüzüme doğru baktı.Sanki birşey arıyormuş gibiydi ve bu durum beni zor duruma sokuyordu.Birşey biliyormuş gibi bakması normaldi.Üvey kardeşimi benden iyi tanıyor ve birşeyler dönüyordu.Sorun şu ki ben hiçbir şey bilmiyordum.Gözümün önünde ki sallanan eli farketmiş daldığım düşüncelerden sıyrılmıştım."Birileri buz prensin etkisinde kalmış gibi."
Duyduğum yabancı sesle kafamı sola doğru çevirdim.Tanrım, yunan tanrılarına taş çıkartacak kadar yakışıklıydı çocuk.Siyah-beyaz karışımı saçları öne doğru kaldırılmış mavi gözlerini dikmiş alayla bana bakıyordu.
Jack'in arkadaşlarındandı."Evet.Bir sorun mu var?"dedim soğuk bir şekilde.
Çocuk şaşırmış saniyesinde ifadesizlik maskesini geri dönmüştü.Galiba inkar edeceğimi falan zannediyordu.
"İyiliğini düşünüyorsan ondan uzak durursun bebeğim."
Ona ters bir bakış atıp Elya'nın yanına oturdum.Elindeki telefona dikkatlice bakıp çığlık atınca şaşkın bir şekilde ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KURALSIZLAR~
Teen FictionKuralsız bir hayat.Üniversiteli bir grubun,kuralların ne kadar saçma ve gereksiz olduğunu herkese göstermeye çalışsa da insanların çoğu bunu kabul etmiyor.Arya bu kuralları takmayan biri.Onların bu inişli çıkışlı maceraları KURALSIZLAR 'da.