Maskeler ardına gizlenmiş duygular, çıplak bedenler, sahte gülüşler, kirli eller... Yüzyılın mutluluğu koca sahte tebessümler.
Bu gece tıkırdayan topuk sesleriyle sarhoş oldum. Omuzdan düşmüş tilki kürkünü gören adamın, kadının çıplak omzuna olan açlığıyla cilalandım. Dansederken dağılmış bukleler arasında kaybolup sandal ağaçlı parfümlerinizin kokusunda boğuldum. Bar köşelerinde yaşanan ilişkilerinizin üzerine kustum. Kustuğum yerde sızdım yolumu bulamadım. Sahte dünyanın gerçekliğini ararken yok oldum. Kırmızı pabuçlarımla ormanımda gezerken bulduğum salıncakta sallanıp kurduğum hayaller, tek ayağı çürümüş sallanan masada sigara dumanına karışan hayal kırıklıkları ve garsonun masaya bıraktığı bir bardakla daha son buldu.
Ormanımdan çıktığımdan beri asfalt dünyanın süslü kadınları ve aç erkeklerini tanıyorum. Ama ne var ki asla onlarla dansedecek ayakkabıları bulamıyorum. Dantel eldivenlerimi kaba manikürsüz ellerime geçiremiyorum. O ateşli kadınlar kadar sıcak kırmızı rujumu kanayan dudaklarıma süremiyorum. Saçlarım arasında kaybolacakları sarı koca bukleler yaratamıyorum. O köpekler gibi aç erkeklerle asfalt dünyanın kaygan pistlerinde dansedemiyorum. İskarpinlerimi yorgun ayaklarıma layık göremiyorum.
Yalın ayak kaçıyorum sizden. Belki de çok güzelsiniz. Belki ateşli danslarınızla, belki şehvetli bakışlarınızla ya da o süslü maskelerinizle siz çok güzelsiniz. Ben çirkinler dünyasının firari mahkumuyum.