Gülüşünle kurumuş toprakları yeşertirken bir tebessümü esirgiyordun dünyadan. Gökkuşağı rengiydi kirpiklerin. Gözlerine baktım. Yeşil gözlerin karanlık bakardı. Kalbini kimler kararttı? Bırak bakayım yaralarına. Bana acılarını hissettir. Bırak gözyaşlarını içeyim. İçine değil dudaklarıma akıt. Kalbine papatyalar dikeyim. Dikenlerini budamama izin ver. Beni tenha köşelerinde uyut. Üstümü saçların örtsün. Üşüyorum. Pürüzsüz cildinde gezintiye çıkar beni. Bana bir rehber ata. İzin ver kucağında öleyim. Kirpiklerine göm beni. Ölemezsem bırak orada uyuyayım. Seni sevdiğimi hatırlatmama izin verme. Gözlerine hep aşkımı yerleştir. Dizlerine uzanayım. Orada soluklanayım. Yeni savaştan çıktım. Pencerenin manzarasını izlememe izin ver. Başını yastığıma koymana izin vermem için bana bir kalp sunman gerek. Bana bir ev göster, bana biraz huzur kanıtla ki sana inanayım. Özgürlüğüme tehdit misin yoksa suç ortağım mı? Bana aşk olarak mı geldin zindan mı? bir kelepçeye ihtiyacım yok! Bana Kanatlarını göster. Gözyaşlarımızla sulayalım evreni ne fark eder? Gülüşünle yeşerttiğin topraklar elbet su da bekler.