Ömrümün son demleri olduğunu bilerek yaşıyorum. Bunu bilenin yalnızca ben olduğunu bilerek yaşıyorum. Her öksürükte bir parça daha eksiliyorum. İçimden kopup dudaklarımın arasından çıkarak benden kaçan kan parçacıklarını seyrediyorum ve bundan zevk alıyorum. Her gri hava bulutuyla daha hızlı koşuyorum. Toprağıma... Topraktan gelen bedenimi sudan uzak tutuyorum kuraklaşması için. Hesap sormak ve isyan etmek için bir yaratıcıya ihtiyaç duyuyorum. Daha çok bağırıyor daha çok isyan ediyorum her geçen dakika, saniye ve salise! Ağlayamıyorum. Doğru ya! Susuz bir toprak ne kadar terleyebilir ne kadar ağlayabilir?
Söyle! Neden bu kadar ihtiyaç duyuyor tenim o soğuk mezara? Neden her dumanla hızlandırmaya çalışıyorum ölümümü? Neden herkesten saklıyorum acımı? Ya da neden düşünüyorum başkasını kendimden daha çok?
Ah! Ne acı! Ne tatlı, ne büyük huzur! Buradaki cehennemden kaçıp başka bir cehenneme koşuyorum.
Ne kadar sürer dersin? Ölmeden önce bana bakan gözlerini yine görebilir miyim?
Sadece bir an önce şu illet sayesinde toprak olmak istiyorum. Ben yalnızca ölmek istiyorum bayım.
O halde hızlandıralım. Çakmağım nerede?