Rimelleri akmış bir kadın gördüm gecenin en kuytu saatlerinde ve sakalları kirlenmiş bir erkek vardı karşısında. Karanlık dolu gözlerle bakıyorlar. Birbirlerine değil duvarlara. Rimelleri akmıştı kadının. Çok değil biraz. Ve kalbine ulaşılamamıştı kadının.
Acıları vardı adamın. Çok değil, bir miktar acı dolu küçük yüreğiyle izliyordu duvarları. Saklanan acılar vardı. Birbirlerine baktıklarında kaybolan ama asla dilden dökülmeyen yaralar vardı. Haykırırken sessiz çığlıklarında kayboldukları yaralar çürütüyordu bedenlerini.
Derken kadın çevirdi yüzünü duvardan. Gözlerini izledi adamın. Çok değil. Acılarına ulaşacak kadardı seyri ama asla kalbine dokunacak kadar değil. Korkaktı kadın. Bir kalbe dokunmaktan kaçacak kadar korkaktı.
Umrumda değil dünya der gibi bir bakış attı adam ve çevirdi yüzünü duvardan. Göz göze geldi kadınla. Kafası karıştı kadının. Dumanın ardına sakladı gözlerini.
Neydi bu evrenin varlığındaki amaç ya da verilmek istenen mesaj?
Sonra... Sonrası hiçlik. Koca bir boşluk. Uzayda otobüs beklemek umarsızca. Gelmeyecek bir şey beklemek haberlice.
Ne gördü adam kadının gözlerinde bilinmez ama kadın saklanan acılar yaşadı adamın gözlerinde.
Sonrası yine duvarlar ve sessiz çığlıklarda kayboluş.