-"Peki Styles! O zaman bana karşı koymak zorunda kalacaksınız.!".
Bunu derken aynı zamanda yüzüne yine şu piç gülüşünü yerleştirmeyi unutmadı.
Vücudunu iyice bana yasladı.Sıcak nefesi ve eşsiz kokusu uyuşturucu gibiydi resmen.Ve benim bu uyuşturucuya herzaman ihtiyacım vardı.
Penisini ince eşorfmanından benim penisime sürtmeye başladı.Agzımda zor tuttugum initilerin çıkmasına engel olamadım.Ona karşı gelemeyecegimi çok iyi biliyordu zaten.
Üzgünüm ama ona nasıl karşı koyabilirim bilmiyorum.
O karşıkonulamaz...
"Bunu yapamayacagımı adın gibi biliyorsun Louis"...
"Neyi Harry?" Ahhhh hayır yapma o boguk seksi sesini yapma.Beni baştan çıkarıyor.Cevabı biliyormuşcasına sordu.Çünkü biliyordu.
"Sana karşı ko........" cümleyi tamamlamadan durdum."Ahhh siktir et " diyip onu kucagıma aldıgım gibi tezgahın üstüne oturttum.
Dudaklarımız aç kurtlar gibi birbirleriyle öpüşüyorlardı.Ellerimi onun o sıkı poposunun üstüne getirdim ve sıktım.Kısık bir sesle inledi.Oda ellerini boynuma koydu kenetledi ve beni kendine itti.Daha fazlasını ister gibi.
Biliyordum ben buna asla doyamayacaktım.
Louis dudaklarımızı ayırdı ve burnuyla koku alıyormuşçasına nefes aldı ve yüzünü buruşturdu.
"Harry, bu yanık kokusuda nereden geliyor?"
"Haassiktir!!! ekmekler" diyip onları kızartma makinesinden aldım ama çok geçti o güzelim yaglı ekmekler bir kül olmuştu.Aç kalmıştım yinee.
"Senden nefret ediyorum Lou!!" Yüzü birer düşmüş gibi oldu. "Neden" dedi.
" Çünkü aklımı başımdan alıyorsun"
Verdigim cevaba memnun kalmış olmalı ki gözleri kısılana kadar gülümsedi ve oturma odasına gidip kendini koltuga attı.O Televizyonu açıp zap yapmaya , bende O sırada karnımı doyurmak için alternatif birşeyler aramaya başladım.
***
Sonunda karnımı güzel bir şekilde doyurabilmiştim.Louis in ne yaptıgına bakmak için yanına gitip koltuga oturdum.Ama o gözünü televizyondan bir saniye bile ayırmadı.Bahse girerim ki geldigimi bile farketmemişti.
Televizyona baktıgımda Victoria Secret şovunu izledigi gördüm.
"LOUIS!!" diye bagırdım ama beni duymamış gibi ses çıkarmadı.O uzun bacaklara o kadar dalmış ki bayım.
En sonunda elindeki kuvandayı aldım ve televizyonu kapattım.
"Hey ! Ne yapıyorsun hazz!?"
"Asıl bu soruyu sana sormalıyım Lewis! Gay oldugunu sanıyordum."
Yüzüne piçimsi sırıtışını ekledi.Ben burada çıldırmak üzereydim o ise karşımda pişkin pişkin sırıtıyordu.
"Hmmm birileri kıskanmış " diyip arkasına yaslandı.
"Nee ben mi !? Asla" diyip kendimi savundum.Ama onu o televizyondaki sürtüklerden deli gibi kıskandıgım dogru.Napıyım o benim.
"Tamam öyleyse madem kıskanmadın aç da izlemeye devam ediyim."
Uzanıp kuvandayı alıcakken onu durdurdum ve tam kasıklarının üstüne oturdum.Ellerimi omuzlarına koydum. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım.
"Bir.daha.o.sürtüklere.baktıgını.görürsem.bundan.sonra.kendini.becerirsin.Lou.!
Kelimeleri tek tek hepsine vurgu yaparak söylemiştim.
Onu sahiplenmem hoşuna gitmiş olmalı ki en güzel gülümsemelerinden birini verdi.Yani benim için hepsi mükemmel tabi.
"Neden Harry?!"
Onu sevdigimi biliyordu.Ama benim duymak istiyordu.Bu sefer oun bozanlık yapmadım ve ona istedigi cevabı verdim.
"Çünkü sana deli gibi aşıgım Tomlinson.!!"
#You are worthy of all the love in the world.
Sen dünyada ki bütün sevgiye degersin.
#You are the "Love Of My Life".
Sen benim "hayatımın aşkısın".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNMISTAKEABLE LOVE (Larry Stylinson)
FanfictionBirbirlerinin sıcaklıgını özleyen iki el. Aşk'ı kaybetmek istemeyen iki kalp. Onların çığlıkları güçsüz oldu. Onların şeçenekleri yoktu. Bu iki erkek susturuldu. Bu iki erkek acı çektiler. Ama hiçbir şey onları ayıramaz,kalplerinde birbirleri oldugu...