Kehanet

377 25 2
                                    

Sabah çalan rahatsız alarmın sesiyle uyandım. Karnım hala ağrıyordu ama bu benim için bir engel değildi. Bugün okuldan sonra Isaac ile birlikte dövüş konusunda antrenman yapacaktık. Kalktım ve bir zombi gibi kendimi banyoya attım ve aynada gördüğüm yansıma karşısında şoka girdim. Gerçekten bir zombiye benziyordum. Hemen kendime çeki düzen verdim ve üstümü giyinip garaja doğru yola koyuldum. Garajdan çıkarken arabanın dikiz aynasından Nora’yı gördüm, çok bitkin görünüyordu, aldırış etmeden yoluma devam ettim. Okula vardığımda park yerindeki motor dikkatimi çekti. Daha önce burada motor görmemiştim. Zil çalınca aceleyle biyoloji sınıfına geçtim. Camın yanındaki en arka sıra boştu bende hemen oraya yerleştim. O bana bağıran garip çocuk okula gelmiyordu aslında bu benim için iyi bir şeydi. Her neyse zil çalınca sınıf tamamlandı ama biyoloji hocası yoktu. Koç gelip hocanın hasta olduğunu bu yüzden gelemeyeceğini bildirdi ama yanında bir çocuk vardı. Koç;

“Çocuklar bu yeni arkadaşınız Scott. Onunla iyi geçinmenizi öneririm çünkü o da okulun takımında. Şimdi çok ses çıkarmayın!” dedi ve gitti. Oturacak tek boş yer benim yanımdı. Çantamı yanıma aldım o sırada yeni çocuk da yanıma gelmişti.

“Oturabilir miyim?” dedi. Gülümseyerek başımla evet işareti yaptım. Oda gülümsedi ve yanıma oturdu. Bana dönerek;

“Merhaba ben Scott. Gerçi koç adımı söylemişti ama.” dedi ve elini ensesine götürdü. Ne olduğunu bilmiyordum ama kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.

“B-ben de Amy.” dedim. Kahretsin kekelemiştim. Hayır Amy bunu yapamazsın. Tam Scott bir şey söyleyecekti ki zil çaldı. Ben de eşyalarımı toparlayıp hemen lavaboya uçtum. Bir kabine girdim ve klozet kapağını kapatıp üstüne oturdum. Kalbimin ritmini yavaşlatmaya çalışıyordum çünkü deli gibi atıyordu. Hayır hayır bu olamazdı ben aşık olamazdım.

ÜÇ GÜN SONRA

Üç gün boyunca bir değişiklik olmamıştı. Scott’la derslerde yan yana oturmuştuk aynı zaman da konuşup aradaki garip havayı az da olsa yok etmiştik. Eve gitmek için arabama yürürken arkamdan bir ses duydum tanıdık birinin sesine benziyordu. Arkamı döndüm ve Bingo!!! Isaac tam karşımda duruyordu.

“Amy antrenmana derhal!” dedi. Şimdi ona söylediğim lakaplarda haksız mıyım ben, cevap vereyim haklıyım. Arabaya bindik ve yarım saat sonra bir spor salonuna ulaştık. Spor salonunda bizden başka altı kişi vardı karşılıklı antrenman yapıyorlardı.

“Bu insanlarda avcı mı?” dedim.

“Evet. Hem de en iyilerinden.” deyip bana baktı ve pis bir şekilde sırıttı. Gözlerimi kısarak ona baktım ve içeri hazırlanamaya gittim. On beş dakika sonra hazırdım ve antrenmana başladık. Isaac bana hiç acımıyordu ve vurabildiği kadar sert vuruyordu. En sonunda canıma tak etti ve onu yere doğru fırlattım. Bir elimle yakasından tutup diğer elimi de yumruk yapıp ona doğru bakarak;

“Senin bana bir garezin mi var? Hayır yani sanki karşında düşmanın varmış gibi davranıyorsun da!” dedim. Tamam belki biraz fazla bağırmıştım ama hak etti hem de sonuna kadar. Yakasını bıraktım ve geri çekildim.

“Karşında ki düşman benden daha sert olacak Amy. Buna hazırlıklı olman lazım ve ben sana acıyacak değilim! Hala küçük bir kız gibisin” dedi. Acımak mı o da nereden çıkmıştı şimdi. Sinirden gözlerim dolmuştu işte en nefret ettiğim huyum buydu. Arkamı dönüp soyunma odasına geçtim. Sandalyelerden birine oturdum ve kafamı ellerimin arasına aldım. Sakinleşmem gerekiyordu.

“Amy.” diye bir ses duydum. Isaac kapıdan bana sesleniyordu. İçimden defol diye bağırıyordum ama dışımdan bağıramıyordum. Beni görünce içeri geldi ve önümde diz çöktü. Ellerimi tuttu.

“Bak sana böyle davranmak istemezdim ama şu bir gerçek ki yaratıklar benden daha sertler.” dedi ve gözlerimin içine baktı. Haklıydı hem de çok.

“Kusura bakma sadece sinirlerim biraz bozuk.” dedim. Gözlerini kısıp;

“Biraz mı? Hadi ama kendine haksızlık ediyorsun.” dedi ve güldü. Bende dayanamayıp gülmeye başladım. Yerimden kalkıp hazırlandım ve beni evime bıraktı.

Akşam olduğun da televizyonun karşısına yayılmış P(pijama)T(terlik)T(televizyon) kuralını gerçekleştiriyordum. Telefonum çalınca oturduğum yerden doğruldum ve Chris’in aradığını gördüm.

“Hemen çıkıp Central Plaza’ya gidiyorsun. Depo katında çatışma var ve sana ihtiyaçları var.” dedi ve telefonu kapattı. Hemen yukarı çıkıp hazırlandım ve Central Plaza’nın depo katına indim. Beni neyin beklediğini bilmiyordum bu yüzden bacağıma bir tane silah taktım. Bu sefer okumu ve yaylarımı geride bırakarak elime başka bir silah aldım. Sıcak temas olacağı için silah en mantıklısıydı. Elim tetikte yavaş adımlarla yürümeye başladım. İleride ki karaltıyı gördüğümde hemen bir duvarın arkasına saklanıp diz çöktüm. Uzunca bir yaratık avcılardan birini boynundan tutuyordu ve neredeyse öldürmek üzereydi. Hızlı hareket etmem gerekiyordu fakat yaratığın özelliklerini bilmiyordum ve aklıma gelebilecek en saçma şeyi yaptım. Yaratığa doğru ateş etmeye başladım ama yaratığa hiçbir şey etki etmiyordu işte o zaman sonumun geldiğini anladım. Diğer avcıyı yere fırlattı ve bana doğru gelmeye başladı. Yaratık bana doğru gelirken birden her yer bembeyaz oldu ve kendimi beyaz bir boşlukta buldum ne bir ses vardı nede bir varlık.

“Hey!” diye seslendim ama cevap yoktu. Muhtemelen yaratık yüzünden olmuştu. Birden etraf şekil almaya başladı ve kendimi bir evin arka bahçesinde buldum. Bu civarda ki tek evdi ve ormana bakıyordu. Küçük bir kız elinde ki topla oynuyordu. Birden elinde ki top ormana kaçınca kızda peşinden gitti. Bende kızı takip ettim. Kız kırmızı bir elbise giyiyordu. Birden kızın karşısına sarı saçlı yeşil gözlü gerçekten ama gerçekten çok güzel bir kadın çıktı. Kadından çok etkilenmiştim nedenini bilmiyordum ama ona karşı bir yakınlık hissediyordum. Kızın yanına eğildi ve kızın ellerini tuttu.

“Merhaba güzel kızım. Seni çok özledim. Zamanım az bu yüzden hızlı konuşacağım. Tatlım seni kehanet yüzünden bırakmak zorundaydım. Bunun için çok üzgünüm. Lütfen beni affet. Bundan sonra seni bir daha ziyaret edemeyeceğim. Seni çok özleyeceğim. Güçlü bir kız ol ve anneni gururlandır. Şunu unutma kehanetten kaç!” dedi. Küçük kız hareket etmeden kadına bakıyordu. Sonra kadın kızın gözlerine direk bakarak;

“Jelsezioum mina for katum.”dedi ve ormanın içine doğru kayboldu. Küçük kız az önce yaşadığını unutmuşa benziyordu. Topunu alıp arkasına döndü. Sonunda kızın suratını görebilmiştim ama hiç beklemediğim biri çıkmıştı. Ben bu kızı tanıyordum çünkü bu küçük kız bendim.

Monster HunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin