İki gün geçmişti.Isaac'in her saniyesinde işkence çektiği kırk sekiz saat.
Oturduğum yerden kalkıp,Isaac'i kurtarmak için yardımcı olacak ekibin yanına gittim.Sekiz kişilerdi ve hepsi çok güçlüydü.Yerden bıçağı alıp ekibin en hızlı ve çevik olanı Alfred'e fırlattım.Attığım bıçağı havada yakaladı.
"Kendini daha da geliştirmissin."dedim.İki gün önce bu kadar hızlı değildi.
"Tabii ki de.Bütün ekip hazırız."dedi.Evet hazırlardı.Yerden silahımı alıp belime taktım.
"O zaman bu gece oraya gidiyoruz."dedim.Halka şeklinde bir masanın etrafına toplandık.Masanın üzerinde merkezin haritası vardı.Tünellere kadar her şeyi gösteriyordu.
"Alfred ve Dan altıncı tünelden girip oradakileri etkisiz hale getirecek.Theo ve Ned arka kapıdan içeri girecekler.Stan,Ted,Rex ve Ian alttaki asıl giriş tüneli sizde ama dikkatli olun orada fazla nöbetçi olur.Ben de çatıyı alıyorum."dedim.Ian itiraz etti
"Tek başına gitmen tehlikeli olmaz mı?"dedi.
"Konseyin isteklerinden biri."dedim.Ian kafasıyla onaylayıp haritayı incelemeye başladı.
"Şimdi gidip dinlenin.Saat onu çeyrek geçiyor.On birde burada olun ve unutmadan sakın kaçıp gitmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin yoksa ölünmünüz benim elimden olur."dedim ve cebimde ki hançeri çıkarıp haritanın tam ortasına Isaac'i tuttukları yere hızla sapladım.Bu gece onu kurtaracaktık.
Saat on birdi.Herkes gelmişti,ekibe bakıp
"Hazır mıyız?"dedim.Rex evet anlamında başını salladı.
"O zaman gidiyoruz."dedim ve yerden silahları almaya başladık.
Merkeze vardığımızda herkes konumlarına geçti.Bende arkadaki merdivenden çatıya tırmanmaya başladım.Çatı düzdü ve boştu.Yerde sürünerek ilerledim ve ileride ki kapıya ulaştım.Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim.Karanlıktı,bu işime yarardı.Ekibim ve ben tamamen siyah giyinmiştik.Merdivenlerden aşağıya inip koridora geçtim.Etraf sessizdi.Kulağımda ki telsizden ekiptekilerin sesleri geldi.Hepsi kendi bölgelerini ele geçirmilşti.Koridorda yavaşça ilerledim.Isaac'i tuttukları o lanet odayı hala hatırlıyordum.İçerinin ışığı yanıyordu ve Oliver'ın sesi yükseliyordu.
"Bugün yada yarın ismi söyleyecektir."dedi ve bir yumruk sesi duyuldu ardında da inleme sesi.Bu ses Isaac'indi.Duygularıma hakim olamayıp kapıyı tekmeleyip açtım.Sağ taraftan biri üstüme atladı.Kolunu tutup dizinin arkasına güçlü bir tekme attım.Dengesini kaybedip dizlerinin üstüne düştü.Bunu fırsat bilerek kafasını tuttum ve hızla çevirdim.Adam artık ölmüştü ama vicdan yapacak zamanım yoktu.Arkadan biri kollarımı tuttu.Kafamı arkaya doğru atıp burnuna hızlıca kafa attım.Kollarımı gevşetince,hızlıca kollarından sıyrıldım ve cebimden çıkardığım bıçağı şah damarına sapladım.Suçu olmayan iki kişiyi öldürmüştüm ama yapmak zorundaydım.Arkamı dönüp Oliver'a baktım.Gözlerinde korku vardı.Bu sırada içeriye Stan girdi.
"Isaac'i al ve köşke götür.Hepiniz gidin."dedim.İlk önce tereddüt etsede kabul etti.Isaac'i koundan tutup ayağa kaldırdı ve dışarı çıkardı.Isaac'in konuşacak hali bile yoktu.Tekraran Oliver'a döndüm.
"Sen,pislik herif.Demek isim istiyorsun öyle mi?Artık aradığın ismi cehennemde bulursun."dedim.Korkmuştu.
"Bekle Amy.Böyle yapmana gerek yok.Anlaşabiliriz.Sen-"
"Kapa çeneni,sen anlaşmayı en başından bozdun.Sana güvenmiştim.Kimse yokken sen vardın.Sana inandım,lanet olasıca kararlarım.Söyle bana başından beri böyle alçak mıydın?Ama dur ben tahmin edeyim EVET!Çünkü sen yalancı domuzun tekisin."dedim.Silahı belimden çıkarıp ona doğru tuttum.
"Amy yapma.Bu gerçek sen değilsin."dedi.
"Evet haklısın.Artık senin yüzünden yaşlılar konseyinin ölüm makinesiyim ve ilk görevimi aldım."dedim.Oliver'ın sesi kısılmıştı,kısık sesle
"Yapma."dedi.
"İlk görevim,sensin."dedim ve tetiği çektim.Anlının tam ortasından vurmuştum,aynı onun bana eğitimlerde öğrettiği gibi.
Duygularım karışmıştı.Bir şey hissedemiyordum.Oliver'ın cansız bedenine baktım.Hayat almak bu kadar kolay mıydı?Artık ben eski,temiz Amy değildim.Hatalarım vardı,çok büyük hatalarım.Düşüncelerimden sıyrılıp yerde duran tabancayı elime aldım.Sonuçta bir elin nesi var iki elin sesi vardı,iki tabanca işime yarardı.odadan çıktım.İki kişi koşarak geliyordu.Mekezin askerleriydiler.Silahlarını bana doğrultunca diğer tabancayı da elime alıp ikisinin de tetiğini çektim.Artık onlarada ölüydü.Yerde yatanlara bakmadan yürümeye devam ettim.Ekiptekiler çoktan herkesi öldürmüştü.Depodan benzin alıp katları dolaştım ve heryere benzin döktüm.Ön kapıya gittim ve kibriti alıp yaktım.Artık Oliver şerefsizi yoktu.Gülümseyerek kibriti yere attım ve tüm bina hızla alev almaya başladı.Arkamda alevleri bırakarak yavaşça yürümeye başladım.Dünyadan bir kaç pislik daha silinmişti.
Köşke girdiğimde konseydeki siyah saçlı kadın,Margaret beni bekliyordu.
"Görev tamamlandı."dedim.Sesim buz gibi çıkmıştı.
"Güzel.Hadi içeri geç ve bir sıcak çikolata iç."dedi.Bu yaşlılar çıldırmıştı.Sıcak çikolata?Bunca ölüme mi?
İçeri geçip Isaac'i buldum.Benim odama götürmüşlerdi.Yatağımda uyuyordu.Hemen duş alıp üstümü giyindim.Ellerimde ki kirlerden,ölümlerden kurtulmuştum.Sıcak su benim kurtarıcımdı.
Odaya geçip Isaac'in yanına uzandım.Yavaşça saçlarıyla oynamaya başladım.Hafifçe yaklaşıp kendisine has olan o kokusunu içime çektim.Özlemiştim.Birden gülümsedi ve bana döndü.
"Bende seni özledim prenses."dedi.Gülsem mi ağlasam mı bilmiyordum.Sadece ona sarıldım ve başımı göğsüne yasladım.Sıcaklığını özlemiştim.
"Sensiz çok zordu."dedi.Gözlerim dolmuştu.Daha da sıkı sarıldım.
"Ölüm gibiydi."dedim."Bİliyor musun şu an dizilerde ne zaman görsem midemin bulandığı vıcık vıcık aşk sahnesini yaşıyoruz."dedim.Onu gülümsetebilmeyi başarabilmiştim.
"İstemiyorsan sarılmayız."dedi.
"Ben öyle bir şey demedim."dedim.Bana daha da sıkı sarıldı.Kokusunu tekrar içime çekip kendimi uykuya teslim ettim.
Klasik merhabalarımdan biriyle yine karşınızdayım :D
Sizin sevgili yazarınız açıkcası yazar notu yazmakta biraz cahil :(
Ama olsun tecrübeyle düzelir,....................... mmm,umarım :D Lafı fazla uzatmadan okuduğunuz için çooooooook teşekkür ederim :D
Bu arada umuyorum ki bölümü okuyanlar yazar notunu da okuyordur.Size bir itirafta bulunayım,bölümü yazmaktansa bu yazar notunu yazarken kafa patlatıyorum :D
Herneyse multimedia da Isaac var :D
I LOVE YOU!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monster Hunter
Fantasy"Zamanım tükeniyor. Peşimdeki adam çok hızlı, Tanrım yardım et!" Amy sıradan bir şekilde hayatını yaşarken bir anda olaylar tersine döner. Tanıştığı insanlar, yaşadığı çevre, ailesi ve geçmişi. Bir anda hepsi değişir ve Amy gerçeklerle baş başa kalı...