Tılsım

375 25 6
                                    

Gözlerimi açtığımda Oliver yanımda ki koltukta uyuyordu. Beyaz bir odadaydım. Etrafa bakındığımda hastanede olduğumu anladım. Ben yerimde kıpırdanırken Oliver uyandı.

“Ah uyanmışsın. Bekle biraz, hemen doktoru çağırayım.” dedi. Tam kapıya yönelirken kolundan tuttum.

“Oliver, Kehanet ne?” dedim. Önce hiçbir şey söylemeden bana baktı sonra koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı.

“Bundan nasıl haberin oldu? Ah tabii bunu tahmin etmem gerekirdi. Karşılaştığın yaratık buna neden oldu değil mi?” dedi.

“Evet.” dedim.

“Bak Amy. Aslında bunu sana on sekiz yaşına gelince söyleyecektik ama madem öğrendin sana anlatmam gerekir. Sana önceden bahsettiğim gibi senin ailen avcı soyundan. Şu ana kadar yanında kaldığın ailenden sadece baban öz baban. Gerçek annen normal bir insan değil daha doğrusu o Tılsım soyundan. Tılsım soyu belirli güçlere sahip. Bazı sözler söyleyerek büyü yapabilirler. Sen bu iki gene de sahipsin. Bu yüzden yaşlı bilgeler senden korkuyor ve bu korkuları yüzünden bir kehanet ortaya çıkardılar. Eğer annenle birlikte yaşarsan yada ona yakın olursan…” durmuştu. Bir şey söylemeden bana bakıyordu. O anda anladım

“Öleceğim.” dedim. Kafasını onaylarcasına salladı. Arkama yaslandım. Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Oliver doktoru çağırmak için odadan dışarı çıktı. Kafamda cevapsız bir sürü soru vardı. Annem zannettiğim kişi annem değildi.

İki saat sonra hastaneden çıkmıştık. Oliver beni eve bırakmıştı. Yolda giderken yaratık hakkında bilgi aldım. Oliver’dan öğrendiğime göre bu yaratık karşısında ki insanı geçmiş anılarına götürerek geçmişte bırakıyor ve sonra onları öldürüyormuş. Ben bu boşluktayken Oliver ve ekibi gelip yaratığı öldürmüş ve beni hastaneye götürmüşler.

Eve varınca hemen üstümü değiştirdim ve koltuğa uzandım. Bugün Cumartesiydi. Telefonumu elime aldım, hastanede kaldığım bir gün boyunca telefonum kapalıymış. Telefonu açtığımda bildirimler yağmaya başladı. Babam üç, annem beş, Scott üç ve Alice bir defa aramıştı. Mesajlara girdiğim de ise Scott’dan beş ve Alice’den iki mesaj vardı. Bunları görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Hemen mesajları açtım ve okumaya başladım. Scott;

“Hey, Merhaba! Okuldan hasta olduğunu öğrendim. Geçmiş olsun, hemen iyileş.”

“Hey yine ben, şey eğer bir şeye ihtiyacın olursa araman yeterli.”

“Yaşıyor musun sen?”

“Gel artıkkkk! Biyoloji dersi çekilmiyor!!”

“Telefonun niye kapalı senin?”

Mesajları okuyunca istemsizce gülmeye başladım. Alice’in mesajlarını açtım.

“Geçmiş olsun bebek xo”

“Haftaya evimde bir parti var senide bekliyorum.”

Saate baktığımda öğlen üçe geliyordu. Rehberi açıp babamı aradım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Telefonu açtı.

“Amy, kızım nasılsın? İstersen annen yanına gelecek.” Hemen;

“Hayır!” diye bağırdım. “Yani gerek yok iyileştim. Merak etmeyin siz. Bol bol meyve yer ve kendime gelirim.” dedim.

“Peki sen bilirsin ama bir şartım var telefonun açık olacak. Anlaştık mı?” dedi.

“Tamam babacım. Şimdi kapatıyorum kendine iyi bak.” dedim ve telefonu kapattım. Annemle konuşmak istemiyordum. Biliyorum onun bir suçu yoktu ama artık bana bir yabancı gibi geliyordu. Sırada Scott vardı. Telefondan numarasını tuşladım ve aramaya başladım. Bir yandan da açma açma açma açma diye sayıklıyordum ki Scott telefonu açtı.

Monster HunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin