Katherina’nın elindeki belgeleri aldım. Bir kaç yer adresi ve isim vardı.
“Bunlar ne?” diye sordum.
“Bilgi alabileceğimiz birkaç kişi.” dedi.
“Bu çok iyi hemen başlayalım.” dedim.
“Amy, burada ki kişilerin çoğu tehlikeli ve buraya çok uzaktalar.” dedi.
“Uzaklık sorun değil fakat tehlike demekle neyi kast ettiğini anlayamadım.” dedim.
“Çoğuna ulaşabilmek için birkaç adamı geçmek gerekiyor ve bu da çatışmayı beraberinde getiriyor.” dedi. Bu benim için sorun olamazdı sonuçta daha önce birçok kez çatışmaya girmiştim.
“Benim için sorun değil.” dedim. Listeyi incelemeye başladım. Neredeyse dünyanın her yerinden insanlar vardı. Isaac konuşmaya başladı.
“O zaman listenin başında ki kişiyi Amy ile ben alıyorum, sen de devamını halledersin.” dedi. Katherina başıyla Isaac’i onayladı. Listeye baktım, ilk kişi daha doğrusu kişilerin değişik isimleri vardı. Mesela Alberto Grimardi, Campes Mongiana ve Eligio Cesi gibi. Ben isimleri incelerken Katherina konuşmaya başladı.
“Pasaportunuz var mı?” dedi. Isaac ile ben aynı anda,
“Evet.” dedik.
“İyi çünkü ilk durağınız İtalya olacak.” dedi. Hızlı bir şekilde isimlerin yanında yazan ikamet yerine baktım, üçünün de İtalya’ydı fakat farklı şehirlerdeydiler. Aslında bu iyi bir haber sayılırdı sonuçta boru mu İtalya’ya gideceğiz.
“Ne zaman yola çıkacağız?” dedim.
“İlk önce buraya yakın bir yere uğramamız gerekiyor. Burayı hallettikten sonra gidersiniz.” dedi. Isaac konuşmaya başladı.
“O zaman hemen ilk işimizi halledelim çünkü daha bir sürü uğraşımız var.” dedi ve odasına gitti. Bende hazırlanmak için Katherina’dan izin alıp odama gittim. Her zamanki klasik Amy gibi tamamen siyahlara büründüm ve dolabımı açtım. Kıyafetleri bir kenara itip en arkadan yayımı ve oklarımı çıkardım. Onları kullanmayalı neredeyse bir asır geçmiş gibi hissediyordum.
“Tekrardan merhaba.” dedim yayıma bakarken. Okları çantasına koyup sırtıma astım, aynı şekilde yayımı da sırtıma astım. Evden dışarı çıktığımda Isaac birkaç çantayı arabanın bagajına koyuyordu. Katherina’ya baktığımda gülümsemeden edemedim. Annesine -aslında anasına ama biraz kibar olayım dedim- bak kızını al tabirini boşuna söylemediklerini o an anladım çünkü o da benim gibi giyinmiş ve yayını sırtına atmıştı. Kapının önünde çok beklemeden arka koltuğa bindim.
Yolda giderken Katherina bize bilgi veriyordu.
“Şimdi gideceğimiz adam Fransız, bu yüzden konuşmayı bana bırakın. Siz sadece korumalarına silah doğrultup onları etkisiz halde bırakın. Zaten size çok fazla iş çıkaracaklarını zannetmiyorum.” dedi.
Boş depo gibi bir yere geldiğimizde Isaac arabayı karanlık bir köşeye çekti. Bagajı açıp kendi silahlarını aldı. Bu sırada Katherina tekrar konuşmaya başladı.
“Ön kapıdan içeri gireceğiz. Siz ateş etmedikçe ateş edeceklerini sanmıyorum çünkü adam beni tanıyor. Ama siz yine de tedbiri elden bırakmayın.” dedi. Katherina bir adım önümüzde, Isaac solunda ve bende sağında yürüyerek depodan içeri girdik. İkinci katta kolonların arkasına saklanmış beş adam vardı. Onun dışında alt kattan ses yoktu. Katherina da fark etmiş olacak ki eliyle bize aşağıdan onlara belli etmeyecek şekilde hazır olun işareti yaptı. Yayımı elime alıp oku yerleştirdim. Her şey birden oldu ve yukardakiler aniden aşağıya atladı. Katherina’nın bağırmasıyla onları etkisiz hale getirecek şekilde saldırmaya başladık. Arkamızdan gelen bir adamı son anda fark edip sağ omzuna oku fırlattım. Şansıma yeteneğimi kaybetmemiştim ve ok adama saplandı. O yere düşünce sağımda bana koşan adama da aynı şekilde oku fırlattım .Gerisini zaten Isaac halletmişti. Yine de tedbir amaçlı yaya bir tane ok yerleştirdim. Bu sırada içeride ki karanlık odadan bir ses geldi.
“Bienvenue. C'est un plaisir de vous voir à nouveau.” dedi. Kalın bir sesti. Sesin sahibi karanlıktan çıkınca yüzünü ayırt edebildim. Kırklı yaşlarına yeni gelmiş, saçları biraz beyazlamış, uzun boylu bir adam vardı karşımızda .Tipik Fransız erkeklerine benziyordu. Katherina konuşmaya başladı.
“Agréable de vous voir trop.” dedi.
Allah’ım ne diyor bunlar? En yakın zamanda Fransızca öğrensem iyi olacak. Adam bana dönüp konuşmaya başladı.
“Votre fille dans ici trop.” dedi ve bana gülümsedi. Gözümü adamdan ayırmadan sessizce konuştum.
“Bu şimdi bana küfür mü ediyor? Eğer öyleyse bu oku boğazına yer bilgisi olsun.” dedim. Ne yani adam boğazdan seslerle bir şeyler söylüyor ve sonra bana gülüyor. Bir Amy böyle yapan kişinin ağzını yüzünü dağıtır o kadar. Kendi düşüncelerimden sıyrılıp konuşmalarını dinlemeye çalıştım ama anlamadığım için bir türlü odaklanamıyordum. Sonunda konuşma bittiğinde arabaya döndük.
“Bana ne dedi?” dedim aniden.
“Sana bir şey demedi. Sadece kızında buradaymış dedi o kadar canım. Asabi olmaya gerek yok.” dedi ve arabaya bindi. Isaac bana dönüp,
“Kraliçe konuştu, asabi olmaya gerek yok prenses.” dedi. Ona pis pis bakıp arabaya bindim.
Eve geldiğimizde üstümüz değiştirip salona toplandık. Bu sırada Andrew de eve gelmişti. Katherina ona olanları anlatıp konuşmaya devam etti.
“Bu adamdan pek bir şey çıkmadı. Bu aralar sadece silah ticaretiyle ilgileniyormuş. Bu yüzden elinizden geldiğince İtalya da çok fazla bilgi toplamaya çalışın. ”dedi.
“Peki ya onlardan da bir şey çıkmazsa.” dedim. Andrew konuşmaya başladı.
“Çıkmalı ama eğer çıkmazsa işimiz zorlaşır.” dedi. Katherina devam etti.
“Andrew haklı yoksa işimiz zorlaşır ama imkânsız bir hale gelmez.” dedi. Anlaşılan Katherina’nın gizli kozları vardı. Ayağa kalkıp ellerini çırptı.
“Hadi bakalım geç oluyor hepiniz yatağa.” dedi.
Odamın kapısını kapatıp yatağıma uzandım. Bu sırada telefonum çaldı, arayan Isaac’ti.
“Efendim.” dedim.
“Bir gün sonra İtalya’ya gidiyoruz.” dedi. Sesinde ki heyecanı sezebiliyordum.
“Evet, o adamlardan bilgi almamız lazım.” dedim.
“Bugün günlerden ne?” dedi. Birden konuyu değiştirmişti.
“Yirmi dört haziran.” dedim.
“Tamam. İyi geceler.” dedi ve telefonu kapattı. Bunun ne zoru vardı böyle, açsın telefonunu baksın tarihe. Yorgun olduğum için daha fazla düşünmek istemedim ve uykuya daldım.
Merhaba canlar :D
Elimden geldiğince bölümleri kısa sürede paylaşmaya çalışıyorum.Umarım beğeniyorsunuzdur :D
Bu arada Andrew multimedia da.
Sevgilerle, yazarınız <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monster Hunter
Fantasy"Zamanım tükeniyor. Peşimdeki adam çok hızlı, Tanrım yardım et!" Amy sıradan bir şekilde hayatını yaşarken bir anda olaylar tersine döner. Tanıştığı insanlar, yaşadığı çevre, ailesi ve geçmişi. Bir anda hepsi değişir ve Amy gerçeklerle baş başa kalı...