Eğitim Başlıyor

512 33 2
                                    

Sabah alarmın sesi ile uyandım. Hayatımda geçirdim en güzel uykuyu yaşamıştım ki uyandıktan on saniye sonra neler olduğunu hatırladım. O gıcık telefon çalmaya başladı. İstemeyerek de olsa açmak zorunda kaldım.

“Günaydın! Şimdi eğitim için hazırlan saat sekizde seni almaya geleceğim.” dedi. Telefonu kapatıp saate baktım, saat daha yediydi. Bunlar benden ne istiyorlardı? Kıyafet odasına girdim ve eğitim yazan dolabı açtım. Siyah dar bir pantolon, siyah bir sporcu atleti ve yine siyah bir hırkadan oluşan takımı aldım. Siyah bir spor ayakkabı aldıktan sonra banyoya gittim. Güzel bir duş alıp üstümü giyindim. Kumral olan ve biraz uzun olan saçlarımı at kuyruğu yaptım. Kıyafetleri giyince simsiyah bir şey olup ortaya çıkmıştım ama modayı düşünemeyecek kadar uykuluydum. Bana verilen cep telefonunu cebime koyup yayımı ve okları alıp kapının önünde beklemeye başladım. Saat tam sekiz olunca Isaac kapıyı çaldı. Kapıyı açtım karşımda gördüğüm kişi yüzünden şaşkınlıktan dilim tutuldu. Gözlerimi kapatıp açtım ama hiçbir şey değişmedi. Isaac’ti bu, siyahlar içinde çok yakışıklı duruyordu. Kafamı hafifçe sallayıp kendimi topladım.

Beraber yürüdükten sonra bir bahçeye geldik. Eğitim için tasarlanmış olduğu belliydi. Isaac beni hedef tahtalarının karşısına geçirdi ve;

“At.” dedi. Ona şaşırmış bir şekilde bakış attım.

“Bilmiyorum farkında mısın ama hayatımda ilk defa elime yay alıyorum.” dedim. Güldü.

“Sen yine de bir dene.” dedi. Dediğini uyguladım oku yaya yerleştirip yayı iyice gerdim. Hedefe doğru yönlendirdim. Isaac bana seslendi.

“Hedefi düşün ve yayı bırak.” dedi. Dediğini uyguladım. Gözlerimi hedefe doğrulttum ve yayı bıraktım. Ok çok hızlı bir şekilde hedef tahtasına vardı. Sonuç karşısında gözlerime inanamadım. Hedefi on puanlık kısımdan vurmuştum. Ağızım açık bir halde Isaac’e döndüm.

“Tam tahmin ettiğim gibi. Avcılık kanı işte.” dedi.

”Ben dur deyinceye kadar devam et.” Diye ekledi.

Yaya bir ok daha yerleştirdim. Aynı taktiği uyguladım ve gözümü hedefe odakladım. Bu sefer biraz daha sağlam bir şekilde durdum ve yayı bıraktım. Yine aynı şekilde on puanlık kısmı vurmuştum. Isaac’e bakıp gülümsedim. On beş ok sonra git gide on ikiye yaklaşmıştım. Elime bir ok daha aldım, artık daha kararlıydım. Yayı gererken hayatımda hiç olmadığım kadar odaklandım. Yayı bıraktım ve hedefi tam on ikiden vurmuştum. Isaac’e dönüp hafifçe dil çıkardım. Bunu üzerine yanıma geldi ve arkama geçti. Oku yaya yerleştirdi. Kafasını omzumun hizasına getirdi ve yayı gerdi. Nefesini ensemde hissedebiliyordum.

“Eğer bu şekilde tutup yayı gerersen ok daha hızlı gider.” dedi ve yayı bıraktı. Gerçekten dediği gibi oldu ve ok daha hızlı hedefe vardı. Hala arkamda duruyordu ve bir bakıma bana sarılıyor gibiydi. Vücudum içten içe titremeye başladı, ilk defa böyle bir şey yaşıyordum.

“Bana sarılmayı bırakıp eğitime devam mı edeceğiz yoksa böyle mi duracağız?” dedim. Gülümseyip geri çekildi.

“Senin için seçtiğim şampuanı kullanmışsın. Demek ki zevklerimiz benzer.” dedi.

“Bunu bildiğim iyi oldu şimdi o şampuanı çöpe atabilirim.” dedim. Bana döndü.

“Benden nefret mi ediyorsun sen?” dedi. Hayır senden nasıl nefret edebilirim. Sadece kolay biri gibi gözükmemek için bu ayaklara yatıyorum diyemedim tabii.

“Bir bakıma öyle.” dedim. Düşüncelerimi susturmaya çalışıyordum.

“Unutma en büyük aşklar nefretle başlar.” dedi ve göz kırptı. Ölebilirim, ölüyorum ve 404 Not Found.

Arkadan Oliver’ın sesi geldi.

“Hadi diğer parkur hazır!” diye bağırdı.

“Bu eğlenceli olacak.” dedi ve yürümeye başladık.

Monster HunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin