Sevgili Kardeşim

406 26 14
                                    

Gözlerimi açtığımda etraf karanlıktı.Kendime gelince gözlerimin bağlı olduğunu anladım,ellerim ve ayaklarım da aynı şekilde bağlıydı.Havada nemin verdiği ağır bir koku vardı.Yerimde hareket etmeye başladım,ellerimde ki ipten kurtulmaya çalışıyordum.

"Boşuna uğraşma.İpler tılsımlarla bağlı."dedi bir ses.Sesinden erkek olduğunu anladım.Yanıma yaklaştığını hissettim,gözlerimi açtı.Tam karşımda duruyordu.Başka bir şekilde tanışsaydık yakışıklı diyebileceğim biriydi.Önümdeki koltuğa oturdu.Etrafa bakıyordum,iplerden kurtulabilirsem kaçabileceğim bir yer arıyordum.

"Kimsiniz?"dedim.

"Ben Andrew.Tılsım soyunun prensiyim."dedi.Gülümsüyordu.

"Neden beni buraya getirdiniz?"dedim.Ben bir avcıydım tılsım soyuyla kan bağlantılarım dışında hiç bir alakam yoktu.

"Sevgili anneciğin aynı zamanda benim annem ve tılsım soyunun karaliçesi sizin elinizde."dedi.Gözlerimi kocaman açtım.Karşımda ki kişi benim kardeşim sayılırdı ve Katherina kraliçeydi.

"Şimdi kraliçe nerede?"diye sordu.

"Bilmiyorum."dedim.

"Emin misin?"dedi.Sorusuna soru ile karşılık verdim.

"Baban kim?"dedim.Ufak bir kahkaha patlattı.

"Merak etme babalarımız farklı."dedi.Tekrar konuşmaya başladı

"Kraliçe nerede?"dedi.

"Bilmiyorum."dedim.Sesimi düz tutmaya çalışmıştım.

"Bunu sen istedin."dedi ve eline siyah bir tüy aldı.Arkadan iki kişi ellerimi çözüp beni yere yatırdılar.Tılsımlar söyleyerek beni hareketsiz bırakmışlardı.Andrew yanıma oturdu ve kolumu yana açtı.Değişik sözler söyleyerek koluma bir şeyler yazmaya başladı.Canım çok acıyordu.Çığlık atmaya başladım ama Andrew durmuyordu.Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı ve sonunda durdu.

"Söyle Kraliçe nerde?"diye bağırdı.Gücüm kalmamıştı,kolum kandan gözükmüyordu.

"Bilmiyorum."dedim.Sesim fısıltı halinde çıkmıştı.Katherina'nın yerini söyleyemezdim.

"O zaman beyninin içinde küçük bir yolculuk yapma vakti geldi."dedi.Sırtımı duvara yaslayıp beni otutturdu.Gözlerini kapatıp bir elimi tuttu.Kaşlarını çattı.Beynimle savaş veriyormuş gibi gözüküyordu.Gözlerini açtı.

"Kahretsin!Kraliçenin yaptığı koruma büyüsünün altında."dedi.Katherina'nın böyle bir şey yapacağı aklıma gelmezdi.

"Nerede?"diye bağırdı.Boğazımı sıkmaya başladı.Nefes alamıyordum.

"B-bilmi-y-y-yorum."dedim.Nefesim kesiliyordu.Boğazımı bıraktı.Arkada ki adamlarda sustular.Ellerimi boğazıma götürdüm.Öksürerek ayağa kalktım.Andrew arkası bana dönük duruyordu.

"Neden cevap vermiyorsun?"dedi.

"Çünkü bilmiyorum.Sen neden anlamıyorsun?"dedim.Birden bana dönüp üstüme yürümeye başladı.

"Söyle!"diye bağırdı.O sırada gücümü toplayıp üstüne atladım.Yere yüz üstü yatırıp ellerini arkadan tuttum.Hareket edemiyordu.Saçlarından tutup  ayağa kaldırdım.Bunları çok hızlı yapmıştım.Dİğer iki adam donmuş bana bakıyorlardı.Yerdeki tahta parçasını alıp Andrew'in boğazına dayadım.

"Eğer tek bir hareketinizi görürsem sevgili prensiniz güzel gırtlağından olur!"dedim.Korkmuşlardı,Andrew' e çok değer veriyor olmalılardı.

"Yere yatın!"diye bağırdım.Andrew'in kulağına eğilip

"Telefonum nerede?"dedim.Parmağıyla masada ki çekmeceği işaret etti.Üçünü de ayrı yerlere bağladıktan sonra çekmeceden telefonumu aldım.Oliver'ı arayıp durumu bildirdim.Telefonda Katherina'ya bulunduğum yeri tarif ettim.Telefonu kapatıp Andrew'İn yanına oturdum.Gülüyordu.

"Komik bir şey mi var sevgili kardeşim?"dedim.

"Aynı anneme benziyorsun.Dövüş konusunda ustasın ama kendine biraz daha bakım yapmalısın.Yaratıktan farkın yok."dedi ve gülmeye devam etti.Sİnirlenmiştim ama belli etmemeye çalışıyordum.Oliver gelince Andrew'i öldürecekti bunu biliyordum.Her ne kadar da pislik biri olsada yinede benim kardeşimdi.

"Ekip gelince ne olacağını biliyor musun?"dedim.Kafasını arkasında ki duvara yaslayıp

"Beni öldürecekler."dedi.

"Bunca yıldır beni biliyor muydun?"dedim.Soru ağızımdan birden çıkmıştı.

"Seni ormanda kovalayanların kim olduğunu zannediyordun?"dedi.Söylediği karşısında şok oldum.Demek oydu ,beni yakalamak isteyen oydu.

"Neden az önce bana işkence yaptın?Sonuçta işkence dışında kelime oyunları ile de öğrenebilirdin."dedim.Ciddileşti

"Kralın emri."dedi.

"Senin kendi kararların yok mu?"dedim.

"Bizi bilmiyorsun.Tılsım Kraliyetinde hayat böyledir.Kral ve karaliçe ne söylerse o olur."dedi.

"Beni öldürmeni isteselerdi yapar mıydın?"dedim.Yine düşünmeden konuşmuştum.Önüne bakıp

"Evet."dedi.

"Biliyor musun tam bir kuklasın!Kendi hayatına sahip değilsin."dedim.Güldü.Ona hem sinirliydim hemde acıyordum.Bu sırada Oliver ve ekibi içeri girdi.Oliver'ın yanına gittim, bana hayalet görmüş gibi bakıyordu.

"Ne oldu?"dedim.

"Her yerin kan içinde."dedi.Gülümsedim,eminim ki zombilere benziyordum.Oliver'a yaklaşıp

"O benim kardeşimmiş."dedim.Kafasını salladı.

"Onu öldürme,lütfen."dedim.Yanından geçip dışarı çıktım.Burası depo gibi bir yerdi.Arabanın yanına gittiğimde Isaac oradaydı.Beni görünce sıkıca sarıldı.

"Seni yanlız bıraktığım için çok üzgünüm."dedi.

"Sorun değil."dedim ve geri çekildim.

"Beni eve götürebilir misin?"dedim.Kafasını sallayıp arabaya binmeme yardım etti.Eve gelince bagajdan üç tane valiz çıkardı.Valizlere bakıp

"Bunlar ne?"dedim.

"Belirli bir süre için yanında yaşayacağım."dedi ve ardından pis bir şekilde sırıttı.

"Oliver'ın bundan haberi var mı?"dedim

"Bunu o önerdi."dedi.Gözlerimi devirip eve girdim.O da arkamdan eve geldi.

"Nerede yatacağım?"diye sordu.Bir tek odamın yanında ki oda müsaitti.

"Burada."dedim ve odama geçtim.

Banyoya girince ufak çaplı bir çığlık attım.Aynadan kendime baktım.Zombileride geçmiştim.Farklı bir evrenden geliyordum resmen.Oliver'ın beni görünce suratının aldığı hal aklıma geldi.İstemeden gülümsedim.Ilık suyu açıp altına girdim.Banyodan çıkıp üstümü giyindim.Salona gittiğimde orada yoktu.Bende odasına gidip kapıyı çalmadan içeri daldım.İçeri girmemler çığlık atıp gözlerimi kapamam bir oldu.Tam t-shirtünü giyerken içeri dalmıştım.Kahkaha attı.

""Gerçekten mi?"dedi.Hala gülüyordu.

"Ne var!"diye bağırdım.

"Daha önce denize felan gitmedin mi sen?"dedi.

"Kapa çeneni." dedim.

"Giyindim gözlerini açabilirsin."dedi.Gözlerimi açtım tam karşımda duruyordu.Üstüme doğru yürümeye başladı o yürüdükçe bende geriye gidiyordum.En son duvara çarptım.Elimi tutup

"Kolun acıyor mu?"dedi.Birden afalladım.

"Hayır."dedim.Yüzüme yaklaşıp anlımı öptü.

"Artık ben buradayım."dedi.O an içimi bir huzur kapladı.

Merhaba :D

Uzunca bir not yazmayacağım sadece Isaac'in resmi multimedia'da bakabilirsiniz :D

Kendinize iyi bakın :D

Monster HunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin