Yine Hastane

331 27 35
                                    

Medya!!

Sabah günesin rahatlatıcı ışığıyla titreyerek uyandım yeni bir güne. Neden bilmiyorum ama içten ice donuyordum. İçimden gelen titreme isteği sürekli artarken göz kapaklarımı aralamak çok zor hale geliyordu. Battaniyeyi ellerimle kavrayıp boynuma kadar çektim ve donan vücudumun biraz daha ısınmasını umdum. Ama olmuyordu. Hala soğuktu. Sanki beni buz dolu bir küvetin içine atıp yağmurlu bir havada dışarıya koymuşlar gibi geliyordu. Bu hiç iyi hissettirmiyor...

Hiç...

Yazarın ağızından...

Genç adam yaptığı kahvaltıya son bir kez daha baktı. Eksik yoktu ve oldukça güzel bir kahvaltı olmuştu. Biran önce Marinette'nin uyanmasını bekliyordu. Emindi ki o da çok beğenecekti.

Yüzündeki gülümsemeyi silmeden merdivenlere yöneldi ve yukarıya çıkmaya başladı.

Marinette'nin kapısının önüne geldiğinde yüzündeki gülümsemeyle kapıyı üç kere tıklattı. İçeriden ses gelmediğinde ise onun uyuduğunu düşündü. Ama ne olur ne olmaz diye bir kere daha tıklattı. İçeriden ısrarla gelmeyen sesler onun uyuduğu fikrini kanıtlamaya çalışıyordu.

Elini kapının koluna uzattı ve yavaşça döndürdu kapı tokmağını. İçeriye girdiğinde ise Marinette'nin yatağında, ona arkasını dönmüş bir şekilde uyuduğunu fark etti.

-Marinette! Uyan artık! Saat dokuz oldu.

dedi ve kapalı duran pencereye yöneldi. Perdeyi açtığında ise ardına kadar açık olan camı fark etmesiyle duraksadı. En başından beri bu oda soğuktu zaten. Ama bunu Marinette sıcaktan bunaldığı için yaptığı düşünceleri geziyordu aklında. Odasının derecesini düşürdüğü fikri daha mantıklıydı.

Başını Marinette'ye çevirdiğinde battaniyeyi boynuna kadar çekip sarılmış olan Marinette'yi fark etti. Yüzü soluk bir renge bürünmüştü. Ve o dolgun dudakları hafif morarmıştı

-Marinette?!

-Ta-tamam k-kalkıyorum.

dedi Marinette. Sesi yorgun ve kısık çıkıyordu. Bu kesinlikle iyiye işaret değildi. Bunu Adrian da biliyordu. O hiç iyi gibi görünmüyordu.

-M-marinette?! noldu sana böyle?!

Cevap verememişti. Yataktan kalkmaya çalışınca da başaramamış ve tekrar yatağa geri düştü. Yüzünde zorlanıyormuş gibi bir ifade vardı. Hemen Adrian Marinette'nin yanına koştu ve yere diz çöküp sol elini onun anlina getirdi. Sıcaktı.

Çok sıcak...

-Marinette senin ateşin var!?

Hala cevap vermemişti. Sadece yatakta yatıyor ve kısık nefesler alıyordu. Onun bu hali iyice korkmasına neden olsa da ne yapabileceğini bilmiyordu. Aklına ise gelen ilk şey daha iki gün önce çıktıkları hastane  olmuştu. Orayı ne kadar sevnese de buna mecburdu. O iyi değildi. Üzerindeki battaniyeyi kaldırdı. Bu hareketi Marinette'nun daha çok titremesine neden olmuştu. Artık iyice korkuyordu. Bir eliyle sırtından, diğer eliyle de bacaklarından tuttu ve nazik hareketlerle kaldırdı onu yataktan.

Marinette Adrian'in göğsüne başını yaslamış ve gözleri kapalı bir sekilde duruyordu.  Aldığı kısık nefesler de hiç iyi gibi hissettirmiyordu. Zaten Marinette'nin zayıf bir bünyesi vardı. Küçükken de hep hasta olduğunu anlatıp kendi haline gülerdi. Ama bunun ne kadar ciddi bir durum oldugunu unutamıyordu.

Adrian'ın içindeki korkuyu tekrar tekrar katlayan şey Marinette'nin kafası, Adrian'in göğsünden geriye doğru düşmesiydi. Kısık kısık aldığı nefesleri bile yavaşlamıştı.

Adrianette ( Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin