Yine mi!?!

437 28 13
                                    

Adrian ve Marinette tek tek bütün arkadaşlarını ziyarete gitmişti. Çoğu kişinin tepkisi de ağlamak olmuştu. Sarılmalar ve yaşlı gözleri hiç eksik olmamıştı. Adrian ve Marinette eve döndüklerinde çok yorulmuşlardı. Marinette direk odasına çıkıp üzerini değiştirmeden yatağına attı kendini. Adrian Marinette kadar yorulmamıştı aslında. Yukarıya çıktığında Marinette'nin üzerini değiştirmemiş olduğunu gördü. Marinette'yi kucaklayıp yatagına yatırdı ve Mari'nin üzerindekileri çıkarmaya  başladı. Çünkü Mari bu şekilde uyursa rahat edemeyecekti. Marinin önce tişörtünü çıkardı. Tabi bunu yaparken yüzü kıpkırmızı olmuştu Adrian'in. Sonra da pantolonunu çıkardı Marinette'nin. Bakmamaya çalısıyordu Adrian ama Mari'nin bacaklarına gözü kayıyordu.

Marinette'nin dolabında yöneldi ve gecelik çıkardı Adrian. Hızlı hareketlerle gecelikleri Marinette'nin üzerine geçirdi ve Mari'nin yanına yattı Adrian. Burnuna gelen koku eşliğinde uykuya bıraktı kendini.

SABAH MARINETTE

Sabah olmuştu. Uymadıgımda yanımda Adrian'ı gördüm. Her zaman yanımda yatmaya başlamıştı. Tabi benim pek şikayetci olduğum söylenemez. Onun yumuşacık kolları arasında uyumak bana huzur veriyordu. Yavaş hareketlerle yataktan kalkmaya çalıştım. Veee... başaramadım. Onun o kaslı kolları beni sarmalıyordu. Bana daha çok sarılarak sayıklamaya başladı.

-Ben varım... Korkma geçecek...
gibi şeyler söylüyordu. Beni kendine çevirerek bir eliyle daha çok sarılmaya başladı. Diğer eliyle de saçlarımı okşamaya başladı ve sayıklamaya devam etti.

-Sadece kabus... Korkma... Ben buradayım...

diyordu. Sayıklaması bittikten sonra derin bir nefes aldı ve tekrar konusmaya başladı.

-Seni çok seviyorum Mari... dedi ve biraz daha homurdandıktan sonra oda eski sessizliğine geri kavuştu. Bir insan nasıl bu kadar tatlı olabilir. Çenesini başıma dayamış ve derin derin nefesler alıyordu. Ben ise göğsünde onun kokusunu içime çekiyordum. Kollarım onun belinde yer edindikten sonra ben de ona sıkı sıkı sarılmaya başladım. Onun kokusunda kaybolup sıcaklığına sığınıyordum. Tarifsiz bir mükemmelliğe sahipti benim sevgilim. Her kızın sahip olmak istediği türden bir kişiliğe sahipti. Kibar, nazik, yardım sever ve çok ama çok yakışıklı. Ama onun tek sahibi bendim. Sadece ben. O bana aitti, ben de ona. Ona sadece ben aşkla bakabilirdim. Ona sadece ben dokunabilirdim. Sadece ben öpüp sevebilirdim. Gözlerinde sadece ben kaybolabilirdim.

Aklımdaki düşüncelere son verip artık uyanmam gerektigine karar verdim. Ama Adrian beni böyle sarmalarken kalkmak benim için imkansızdı. Ellerimi belinden ayırmayarak başımı biraz geri getirerek dudaklarına yapıştım. Bir süre sonra uyanıp bana karşılık vermeye başladı. Ben ondan ayrıldım. Bana fırsa vermede konuşmaya başladı.

-Sen beni her sabah böyle uyandırsan ne güzel olur. dedi sırıtarak.

-Alışma hemen. dedim aynı sekilde sırıtarak.

-Çok geç. Alıştım bile. Artık her gün beni bu şekilde uyandırman gerekecek. dedi

-Demek öyl...

Evet sözümü tahmin ettiginiz gibi dudaklarıyla kesti. Ben de karşılık vermeye başladım. Gerçekten çok yakışıklı. Ellerimi onun belinden  ayırıp bir elimi yumuşacık saçlarının arasına geçirdim. Diğer elimle ise ensesinden tutuyordum. Bir anda üstüme çıktı ve dilini ağzımda gezdirmeye başladı. Hala öpüyordu. Hemen ondan ayrılıp ellerimi yüzüne getirdim ve konuşmaya başladım.

-Uyandığına göre kahvaltı yapabiliriz değil mi?

-Hımm. Ben daha uyanmadım. Uyandırmak için tekrar öpmen gerekiyor.

Adrianette ( Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin