Gökyüzündeki güneş bulutlara meydan okuyarak parlıyordu. Birkaç tane bulut ise gökyüzünde asılı bir şekilde duruyor ve yeryüzünün bir kısmına gölge düşürmekten başka bir işe yaramıyordu.
Genç adam eline zırhının belindeki kemerle birleştirilmiş kınındaki kılıcına attı elini. Havayı keserek ona geçen kılıca ani bir harekette bulunup demirin demire çarpma sesi bütün sahada yayınlanırken sarışın ve yeşil gözlü çocuk sinsi bir tavırla gülümsedi.
Karşısındaki esmer çocuk ise onun bu sırıtışına karşılık vererek gülümsedi ve atağa geçti. Kılıcını öne doğru savurdugunda sarışın adam tekrar kılıcıyla çarpışmasını sağlayıp sağ ayağını öne uzatarak yere çöktü. Yerde yarım daire olacak şekilde bir dönüş sapıp karşısındaki esmer çocuğu çelme takınca yeri boylamıştı. Sarışın olan hızla ayağa kalkıp yerdeki arkadaşının boğazına dayadığı kılıcının ucuna bakmadan esmer çocuğun kahverengi gözlerine bakmayı sürdürdü. Yüzündeki sırıtış iyice büyürken bir an olsun yerdeki arkadaşının gözlerine bakmaktan vazgeçmedi.
"Rakibini asla küçümseme." dedi sarışın oğlan.
"Ya ne demezsin. " diyerek karşılık veren esmer çocuk boğazına dayalı olan kılıcı iki parmağının arasına alıp kendinden uzaklaştırdı. Sarışın çocuk da elini yerdeki arkadaşına uzatıp yerden kalkması için uzattığında esmer çocuk elini uzatan arkadaşına baktı ve onun elinden destek almadan, kendi başına kalktı. Esmer çocuk arkasını dönüp giderken sarışın olan da arkasından seslendi.
"Sen bana trip mi atıyorsun?" sarışın çocugun sorduğu soruyu havada asılı bırakarak yürümeye devam etti esmer olan çocuk.
"Kız gibi davranıyorsun Nino." sarışın çocuk tekrar konuşunca Nino gülerek arkasından onunla gelen sarışın oğlana baktı. Sarışın olan çocuk bu duruma biraz şaşırma da bozuntuya vermeden onunla beraber gülümsedi.
"Hazır kızlardan bahsetmişken. Adrian bu gün çok güzel bir kız gördüm çarşıda. " dedi
Nino -esmer olan-. Sesindeki hayranlık göz ardı edilemeyecek kadar büyük olsa da Adrian onun her zaman böyle olduğuna kanaat getirmişti ama o hiçbir kızdan bahsederken bu kadar heyecanlı olmamıştı.
"Adı ne peki?" dedi Adrian. Meraklı bir soru olmasına rağmen o kadar da ilgisini çekmemişti. Ne de olsa bu Nino'nun her zamanki haliydi.
"Bir bilsem." dedi Nino Adrian'a yanıt olarak açtığı ağzını birbirine bastırarak sonlandırmıştı. Adrian'in şaşkın bakışları Nino'nun üzerinde gezerken Nino karşısına doğru dalmış gibi bakıyordu.
" Bu yeni." diye cevap vermeyi seçti Adrian. Nino'nun çarşıda gördüğü kız her kimse Nino'yu baya etkilemişti anlaşılan.
Ortamdaki sessizlik büyük bir gürültüyle son bulurken Adrian'ın eli belindeki kılıcına gitmiş ne olduğunu anlamak için etrafına bakınıyordu. Büyük bir evin üzerinden kırmızı üzerine siyah puantiyeli bir kıyafeti olan bir kız çıkıp yere düşüşe geçtiğinde ne olduğunu anlamayan bakışlarla onu süzüyordu iki genç. Genç kızın ağzından çıkan acı dolu bir inleme eşliğinde yerle buluşan bedeni birkaç saniye yerde öylece kaldığında Adrian girdiği şoktan çıkıp ne olduğuna bakmak için kıza doğru adımkarken etrafı saran çığlıklar kulaklarına doluyordu. Genç kızla aralarında yaklaşık üç adım mesafe kaldığında genç kız biraz kımıldanıp yerinde dikleşti ve yavaşça ayağa kalktı. Yüzünü kaplayan ve aynı kıyafeti gibi kırmızı üzerine siyah puantiyeli bir maske takan kız ona bakan sarışın oğlanı görünce biraz tuhaf hissetse de masmavi gözlerini yemyeşil birer ormana benzeyen gözlerden cekmeyi basarabilmişti. Gece gibi lacivert ve siyah arasında gidip gelen süz saçları ve sonsuz okyanuslardan bile daha güzel bir renge sahip olan mavi gözleri süt beyaz tenine uyum sağlıyordu. Genc kız birkaç metre uzağa düşmüş yoyosuna yaklaşıp elleri arasına aldı. Genç adam kızın elindekinin ne olduğunu çözmeye çalışırken genc kız Adrian'in önüne gelip onun önünde eğildi. Adrian biraz şaşırsa da aldırmadan genç kıza ilerledi. Genç kız Adrian'ın ona doğru geldigin fark edince düzelip kendisine gelen Prens Adrian'a bakmaya başladı. Adrian tuhaf giyinimli kızın önünde durup araladı ince dudaklarını.
"Kimsin sen?" genç adamın sorduğu soru karşısında şaşkına dönen kız hizla kendini toparlayıp kendinden emin bir bakış gönderdi karşısında duran Prense. Adrian bunu fark edince biraz şaşırmıştı. Genelde prens olduğu için kimse onunla değil böyle bir bakışmaya girmek, önünde eğilmeden durdukları saniyeler bile sayılıydı.
"Varlığım da dudaklarının arasında mühürlü. Ben hiç kimseyim. " dedi genç kız konuşmak için araladığı dudaklarını biten cümlesi ardından kapatarak. Genç adam bir süre ne demek istediğini düşündü genc kızın ama anlamamıştı. İşaret ve orta parmağı hariç diğer parmaklarını içe kırıp elini başına yaklaştırdı ve asker selamı verip elindeki yoyosunu uzaktaki bir evin çatısına atıp akumalanan yaratığa doğru süzüldü gökte.
Genç adam esmer arkadaşiyla birlikte çığlık seslerini takip ederek meydana kadar gelmişlerdi. Meydanın tam ortasında devasa büyüklükte bir canavar biraz önce gördükleri kızla savaşıyordu. En sonunda genç kız siyah bir kolyeye benzeyen bir nesneyi kırdı ve içinden siyah bir kelebek çıkmıştı. Adrian genc kızın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Ortada devasa ve korku salan bir yaratık varken kolye mi kıracaktık?
Kelebeği oarlak kolyenin içine hapsettiğini görünce hâla ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu genç adam. O sırada siyah yaratiktan gelen çığlıklar içinde yaratık siyah duman eşliğinde yok olurken arasından bir insan çıktı. Genç adam bir şoktan diğerine atlarken etrafa yayılan sürüyle uğurböcekleri büyün yıkımı saniyeler içinde temizlemişti.
Minik ugur böcekleri her yeri temizledikten sonra genç kıza yöneldi ve genc kızla beraber bütün uğur böcekleri ortadan kayboldu.
Uzin sureki bir şaşkınlığın ardından genç kızın ona söylediği sözler aklına geldi genç adamın.
Varlığım da dudaklarının arasında mühürlü. Ben hiç kimseyim. " dedi dışı da tekrar ederek genc kızı.
Ne demekti bu?
Biliyorum benim kitabımı yeni bölümü değil ama yazasım geldi ben de yazıverdim.
845 kelime.
Bu arada söyleyeyim yeni bir kitap yazacak olursam kesinlikle bunun devamı olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adrianette ( Askıda)
Fanfiction"Bu gün güneş yine bir başka parlıyor. Ayrı bir havası vardı bi günün. Ayrı bir güzeldi sanki... " diye düşünüyordu Marinette adindaki genç bayan. Ama başına geleceklerden tamamen habersiz.
