Kan Mührü

2.2K 297 10
                                    

Zhaolin işte tam şuanda olayın saçmalığı karşısında ölmek üzere olduğunu hissetti.Bu adam kendisiyle çok büyük bir şekilde dalga geçiyordu. Üstelik uydurduğu hikayeye hiç dikkat bile etmemişti. Önce Yanluo 'nun öldüğünü söylemişti. Şimdi ise capacanlı karşısında durmasına rağmen kendisini Yanluo olarak tanıtıyordu. Bu adam basbayağı herşeyi sallıyordu. Zhaolin öğrendiği şeylerin hepsinin yalan olmasından dolayı çok üzülmüştü. Çünkü kafasındaki yeni dünya düzeninde gücü tanrılara bile erişebiliyordu. Ama hepsi bu adamın uydurmalarından ibaret olan olaylar asla gerçekleşmeyecekti. Bu yüzden kızgınlık dolu bir sesle adama söyledi. 'Ölmüş bir adam olarak çok diri görünüyorsunuz bayım. Yanluo öldü dediniz ve şimdide kendinizi Yanluo olarak tanıtıyorsunuz. Daha mantıklı palavralar bulamadınız mı?' Zhaolin bu sözleriyle saygı sınırını biraz geçtiğinin ve bu adamın gerçekten güçlü olduğunu biliyordu ama kendisine yalan söylenmesine de dayanamamıştı. Bu yüzden hiç düşünmeden ettiği sözlerden pişmanlık duymuyordu. Karşısındaki adam ise ifadesiz bir suratla ona bakmaya devam ediyordu zhaolin de  onun yalanını açığa çıkardığı için gururlu bir suratla ona bakıyordu. En sonunda adam bu durumdan iyice sıkılmış olacak ki konuşmaya başladı. 'Sana ne söylediğimi iyi biliyorum çocuk. Sana vücudumun öldüğünü söyledim Ruhum ve içindeki chakramın yok olduğunu hiçbir zaman söylemedim.Shangdi seviye bir adam o kadar kolay ölmez. Ancak benden 3 kat güçlü bir adam beni öldürmek isterse kesinlikle beni tamamen yok edebilir. O gün savaştığım beş tanrıyı tamamen yok edebilmem kullandığım yasak tekniğin gücü sayesindeydi. Yoksa onlar da tam manasıyla ölmezlerdi. Şimdi sana hikayenin devamını anlatacağım. Dikkatli dinle. 'Zhaolin bu baskılı ses karşısında birşey diyemedi ve sadece kafasını salladı.Yanluo ise anlatmaya devam etti.' O gün orada baştanrıyı öldüremeyeceğimi ve öleceğimi anladığım an içimde yanan intikam ateşi ile aklıma bir kumar oynamak geldi. tüm ruhumu ve ruhumun içindeki chakramı boyutlar arası bir alana gönderdim. Bu gönderme işlemi gücümün yaklaşık %10 unu benden aldı. Ama bir kumar oynamaya karar verdiğim için kayıplar gerekliydi. Bu yüzden bu kaybı çok fazla önemsemedim.Boyutlar arası alana giren ruhum ile Dünya 'da içine yerleşip tekrar güçlenebileceğim ve intikamımı alabileceğim yeni bir beden aradım. Aradığım bedenin hem benim gibi bir karanlık elementi hem uzay elementi kullanıcısı olması gerekiyordu. Böylece o kişinin karanlık elementini değiştirip yerine kendimi yerleştirebilirdim. Ama şuan benim tüm gücümü taşıyabilecek insan sayısı bir elin parmaklarını bile geçmez. Bu yüzden de Uzaysal elemente de ihtiyacım vardı. Uzay elementi gerçekten çok sıradışı bir elementtir.Benim bile sahip olmak için çoğu şeyi feda edebileceğim kadar güçlüdür. İçinde sonsuz denebilecek bir alan barındıran uzay elementi kullanıcısı için hem saklanacak bir yer olabilir, Hem de kullanıcısı uzay elementini depo olarak kullanabilir. Bu özellikler en basit özellikleri olmasına rağmen çok kullanışlı özelliklerdir. Bende bu elementi kalan gücümü depolayacağım yer olarak kullanabilecektim. Çünkü eğer tüm gücümü direk bir karanlık elementi kullanıcısının karanlık elementine yüklersem o kişi bu gücü kaldıramayıp infilak edecektir. Uzay elementine yüklediğim güç ise karanlık elementi kullanıcısının güce ihtiyacı olduğunda girip gücünün yettiği kadar karanlık elementi alabileceği bir bankaya dönüşecekti.Zamanla kullanıcı güçlendikçe karanlık elementi yani bende kendi depoladığım kendi öz gücüme kavuşacaktım. Bu fikir başta çok cazip gelmişti. Ama bulmak istediğim iki elementin bir insanda bir araya gelme ihtimali o kadar düşükti ki sadece şansıma güvenerek bu işe kalkışmıştım. İlk binyılı umut dolu geçirdim ama aradığım şeye yaklaşan bir insan bile olmadı. Sonraki on bin yılda artık yılları saymayı bıraktım. Aradığım şeyi bulabileceğime dair ümitlerim azalmıştı. Yaklaşık yüzbin yıl geçtiğinde ise bu fikrimden vazgeçip herhangi bir karanlık büyücüsünün karanlık büyüsünün yerini almaya karar vermek üzereydim. Sonuç olarak tüm gücümü yanıma alamasam bile karanlık elementi zamanla güçlenebilirdi. Bu kadar umutsuz bir haldeyken küçük bir kasabada aradığım şeye fazlasıyla sahip bir çocuğun varlığıyla irkildim. Henüz daha bebekti ama aradığım iki elementin de sızıntılarını ta o yaştan içinde görebiliyordum. Çocuğun büyümesini keyifle izledim. Daha sonra o büyüdü ve çakrasını kullanabilecek yaşa geldi. Onun doğum gününde onun karanlık elementiyle yer değiştirdim. O gün gördüğün rüya da vücuduna yeni girdiğim için gücümü tam kontrol edemiyordum. Sana biraz acı çektirmiş olmalıyım. Bunun için özür dilerim ama sayende intikamımı almak için gerekli koşullar tamamlandı. İşte çocuk eski hikaye burada sona erdi ve yeni hikaye şimdi başlıyor '. Zhaolin bütün hikayeyi duymasına rağmen duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu.Çoğu şeyi zaten anlamamıştı ama biraz anladığı şeyleri düşününce bile başına ağrılar giriyordu.Herşeyden önce  Karşısındaki adamın kendi rüyasını nasıl bildiğini anlamaya çalışıyordu. Gerçekten anlattığı şeyler doğru olabilir miydi? Hepsini bilemezdi ama artık adamın anlattığı çoğu  şeyin  saçmalık olmadığını düşünüyordu.Yinede tanrılara kafa tutabilen bir adamın sadece bir element gücü olarak nasıl intikam alacağını bilemeyen zhaolin bunu sormaya karar verdi. 'Efendim benim karanlık elementimin yerini almanız önemsiz hatta bu kadar güçlü bir adamın benim yanımda olduğunu bilmek çok rahatlatıcı. Ama intikamınızı bu şekilde nasıl alacaksınız. Yani sizin için birşeyler yapmak isterim ama tanrılara kafa tutabileceğimi sanmıyorum. 'dedi saygılı bir sesle. Karşısındaki adam ise gülümseyerek cevap verdi.' Merak etme çocuk ben Yanluo gaddar bir adam değilim, kalıcı olarak senin karanlık elementini ve geçici olarak uzay elementini aldım.Ayrıca seni çok büyük bir olayın içine istemediğin halde dahil ettim. Bunları telafi etmek için sana her daim yardımcı olacağım, öncelikle şunu al 'dedi. Uzattığı elinin içinde ise bir yüzük duruyordu. Aynı adamın kılıcındaki gibi iki Ejder figürünün sarmaladığı yüzüğün ortasında çok değerli olduğu belli olan bir cevher duruyordu. Ejderhalardan biri üst taraftan diğeri alt taraftan ağızlarını açmış ve bu taşı sanki kendi ağızlarından çıkan güçleri imiş gibi sahiplenmişlerdi. Bu yüzük kısaca çok  fazla güzeldi ve büyük bir ihtimal fiyatı koca bir servetti. Zhaolin başta yüzüğü almak istemese de karşısındaki adamın kendinden emin görüntüsü altında yüzüğü istemeyerek de olsa eline aldı. Karşısındaki çocuğun yüzüğü aldığını gören adam anlatmaya devam etti. 'Bu yüzük İkiz Ejder yüzüğü olarak bilinir. Depolama yüzüklerinin en gelişmişidir ve en büyük hacime sahip olanıdır. Her ne kadar uzay elementinin depolama alanı kadar yeri olmasa da sana bayağı yarar sağlayacaktır. Ayrıca uzay elementinin yaklaşık tamamı benim chakram dolu olmasına rağmen sana chakramdan çok fazla etkilenmeyeceğin bir alan yarattım. Bu sayede uzay elementinin çoğu yeteneğini kullanabileceksin. Ayrıca orası çok büyük bir enerji barındırdığından ve tanrısal chakra kontrolüne sahip olduğundan orada yaptığın meditasyonlarda normal bir gelişimciden en az yirmi kat  hızlı gelişeceksin.' Zhaolin tam bu kısımda aklına sınav zamanı girmediği son test gelmişti. Demek tanrısal chakra kontrolüm varmış, bu yüzden mi hiçbir şey yapmadan 2.seviyeye ulaşabildim acaba diye düşünmüştü.Düşüncelerini bir kenara bıraktığında karşısındaki adamın  konuşmaya devam ettiğini fark etti. 'Ve merak etme intikamıma seni bulaştırmamaya çalışacağım. Şuan bilmiyor olabilirsin ama Bir Gouwang olduğun zaman elementine bir vücut vermen mümkün olur. Yani elementinin seninle savaşması için yanına çağırabilirsin. Genelde insanların elementleri zhu seviyesinde dentinasında insan figürü oluşturmaya başlar. Gouwang da ise bu gelişim tamamlanır ve artık yanında savaşmak için hazır olurlar.Bu yüzden tek yapman gereken sağlam bir şekilde güçlenmek. Şimdi çocuk bu anlattıklarımdan sonra gücümü seninle rahat bir şekilde paylaşabilmek için bir mühür ayini gerekli. Seni buraya zorla getirmek çok zor bir iş. Eğer güç arzun olmasa bunu yapmaya yaklaşamazdım bile . seninle konuşmak bile şuan imkansıza yakın. Yani bu ayin yapılmazsa sana çok rahat bir şekilde yardım edemem. Yanlız bilmen gereken bir şey var bu ayinin bir de kötü yanı var gücüm seninle birleşeceği ve senin himayen altına gireceği için şu an gücümü indirebileceğim son noktaya indirdiğim gücümü özümseyip kendi seviyene indirmen lazım.Yoksa benim gücümü her kullandığında vücuduna binen yükten dolayı ömrün bile kısalabilir. Ben şuan gücümü en çok Zhu seviyesine indirgeyebilirim, Zhu 'nun sonlarında olan bir güçle karşılacaksın. Bu canını çok kötü yakacak. Sağ kalabilmen bile düşük bir ihtimal. Yinede eğer bu Mührü yapmak istemezsen seni anlarım ve hiç bir şekilde hakkında kötü düşünmem ve edebileceğim yardımı yine ederim.' Adam cümlesini bitirdiğinde Zhaolin artık bazı şeyler hakkında düşünmekten vazgeçmişti. Aklında sadece en önemli şey olan güç vardı. 'Efendim bu işlem beni gelecekte güçlü yapacak değil mi?' diye sordu. Karşısındaki adam bu soru üzerine cevap verdi. 'Hemde İstemediğin kadar' bu ses kendisinden o kadar emindi ki zhaolin bu kararlılıktan etkilenmişti. Şuan ihtiyacı olan tek şey 'Güç' ona veriliyordu. Bu yüzden ne olursa olsun deneyecekti. 'Ben bu Mührü yapmaya hazırım efendim. Yanlız sizden istediğim tek birşey var. Eğer buradan sağ çıkarsam,lütfen benim ustam olun ve bu çocuğu herkesin korktuğu bir güce çevirin.' dedi. Karşısındaki adam ise ölümcül bir aura ile sırıtarak cevap verdi. 'Aldığım İlk öğrencim olacaksın,büyük ihtimal  çok acı çekeceksin ve bazen ölümü dileyeceksin, sana merhamet de göstermeyeceğim. Yine de öğrencim olmak istiyor musun? Soruyu duyan Zhaolin kendinden emin bir şekilde cevap verdi.' Evet efendim. İntikamımı aldığım sürece diğer şeyleri umursamıyorum.' Çocuğun kararlılığının çok üst seviyede olduğunu anlayan adamın suratında karşısındaki çocuğu onaylar bir bakış oluştu ve söyledi. 'O zaman seninle işim bittiğinde kendisine tanrı diyen o bok parçaları senin ayaklarının altında durmaya bile layık olmayacaklar, evlat' Zhaolin bu sözü duyar duymaz hemen bir yumruğunu bir avucunun içine koydu ve yeni ustasını selamladı. 'Bu öğrenci büyük ustasını selamlar' dedi. Adam ise bu hareketi çok önemsememişti.sadece sağ elini açtı ve  elinde yoktan varolan bir kağıt belirdi. Kağıt çok eski görünmesine rağmen tamamen sağlamdı. Üzerinde Zhaolin 'in anlamadığı semboller ve yazılar vardı.Zhaolin kağıda odaklanmışken Yeni Ustası  bu sefer sol elini de açtı. Elinde aynı kağıt gibi yoktan bir hançer belirmişti. Sağ elindeki kağıdı yere serdikten sonra sol elindeki hançer ile sağ eline genişçe bir çizik attı.Yaklaşık bir nefes alış süresi akan kan sonradan duruldu ve yara tamamen kapandı. Mucizevi bir iyileşme hızına sahip bu adam elinden kan akıtabilmek için avuç içini kemiğe kadar kesmişti. Buna rağmen kağıda sadece 2 damla kan damlamıştı. Sonrasında yara hiç açılmamışçasına  kapanmıştı. Zhaolin bu manzara karşısında gelecekte ne kadar güçlü olabileceğini merak ediyordu. Kanı akmayan bir Ölümlü olması mümkün müydü? Bilemiyordu. Yine de düşünmeden ustasının kendisine doğru uzattığı hançeri alıp eline ince bir çizik attı. Ustası kadar cesur değildi çok derin kesememişti yinede Ufak bir çizik olmasına rağmen kan çoktan damlamayı geçmiş resmen sızmaya başlamıştı. İki kişinin kan damlaları yavaşça kağıdın merkezine doğru aktı ve birbirleriyle buluştu. Kan damlaları birbirine değdiği an kağıt parlamaya ve hafiften titremeye başladı. Kağıdın artan titreşimleriyle birlikte kan damlaları iyice bütünleşti ve şekil değiştirmeye başladı. Kan rengi bir anda parlamaya ve ortama ışık saçmaya başladı. Kanlar tamamen birleşince ise Yanluo 'nun komutu ile beyaz bir şekilde  parlayan kan damlası doğruca Zhaolin' in kalbine doğru ilerledi.Zhaolin daha kan tenine temas etmeden önce vücudunun yanmaya başladığını hissetti. Sanki biri kor ateşi göğsüne yaklaştırıyormuşçasına canı yanmaya  başladığında Zhaolin durumun pek iç açıcı olmayacağını farketmişti.Kan damlası Kalbine yaklaştıkça derisinin eridiğini hisseden zhaolin acı içinde sızlanmaya ve yere yatıp sallanmaya başlamıştı. Bütün duyguları gibi acı duygusunun da çoğu alınmış olan Zhaolin bu kadar acı çekmesine mantıklı bir açıklama bulamıyordu. duygularının tamamını hala hissetse nasıl bir acı çekecekti,tahmin bile etmek istemiyordu. Bu sırada kan damlasının derisine temas etmesiyle birlikte göğüsünden itibaren bütün vücuduna bir şok dalgası yayıldı. Zhu seviyesinin sonlarında babasıyla neredeyse eş güçte bir güçle sadece başlangıç seviyesindeki vücudunu ve az gelişmiş iradesini kullanarak mücadele ediyordu. Vücudunun her bir noktasındaki derinin eridiğini hisseden zhaolin acıdan çığlık atmak istedi ama şuan dişlerini var gücüyle kırılırcasına sıktığı ve bilincini kaybetmemeye çalıştığı için çığlık atmaya zaman bulamamıştı.Herbir saniye derisinden kalbine doğru ilerleyen kanı kabullenmeye çalışan zhaolin Vücudundaki her bir parçasının bu yolda eriyeceğini ya da kopacağını düşünüyordu. Şuan rüyasında Yanluo 'yu ilk gördüğü zamanki çektiği acıyla kıyaslanabilir bir acı altındaydı. Yinede bilincini açık tutmaya ve büyük bir damla kanı vücuduna kabul etmeye çalışıyordu. Bu bir damla kan ise sanki kendi bilinci varmışçasına kalbe ilerleyip onu ele geçirmeye çalışıyordu. Karşılıklı iki rakibin birbiri üzerine üstünlük kurma yarışına girişmesi üzerine Zhaolin geride kalan tüm bilincini ve gücünü kalbine değmek üzere olan kan damlasına odaklamıştı. Kan Damlası Zhaolin 'in kalbine değdiği an Zhaolin' in kalbi tamamen çalışmayı bıraktı. Zhaolin önce ne olduğunu anlamadı daha sonra ise büyük bir acı furyası vücudunu ele geçirdi. Bilincini kaybettiğini farkeden Zhaolin savaşı kaybettiğini düşünmeye başlamıştı.Gözlerinin yavaşça kapandığını ve vücudunun hissizleştiğini hissettiğinde herşeyin bittiğini kabullenmek üzereydi. Tam bu sırada zihninde bir an anlayamadığı bir şey oldu. ufak tatlı ama otoriter bir kızın sesini duydu. 'Kaybetme'.Bu ses Zhaolin' e  aynı anda hem çok tanıdık hemde çok yabancı geliyordu. Daha sonra ses hiç varolmamışçasına yokoldu. Zhaolin bu sesin sahibini tanımıyordu ama ona yakın hissediyordu ayrıca ona minnettardı. Kaybolan bilinci bu ses sayesinde yeniden açılmış, kalbi yeniden atmaya başlamıştı savaşmaya devam edecek kadar gücü bile kendinde bulan Zhaolin Az önce kalbini ele geçirecek gücü şuan da kendi gücüyle bastırmış ve kalbine mühürlemişti. Kalbine mühürlenen büyük  bir damla kan gidecek yeri olmadığından Zhaolin 'in tüm vücudunu dolandıktan sonra dentinasında son bir patlama yaşayarak yok olmuştu.Zhaolin herşeyin bittiğini anladığında gözlerini açtı. Gördüğü ilk şey kendisine takdir eden gözlerle bakan ustasıydı.' Ustasını yanında gören Zhaolin hareket etmeye çalıştığında ise heryerinin dayak yemişçesine ağrıdığını fark etti. Güce direnmek için kendini o kadar çok kasmıştı ki çoğu kası çürük mor rengini almış, yüzü ise bembeyaz olmuştu. Dişlerinin dipleri ise fazla sıkılmaktan kanamıştı. Hareket edemeyeceğini anlayan Zhaolin kendisini daha fazla zorlamadı. Vücudunu tamamen serbest bıraktı. zar zor açık tuttuğu gözleriyle son gördüğü şey Ustasının onun yanına ilerleyip yanına eğildiğiydi. Daha sonra bilinci kapanmış ve karanlığa gömülmüştü...
Zhaolin Gözlerini açtığında kendisini tanıdık bir yerde buldu. Babası ve annesinin mezarının ortasında meditasyon pozisyonunda oturmuş bir haldeydi. Zhaolin elinde olmadan bir kahkaha attı. 'Anne baba intikamınızı kesinlikle alacağım. Size dokunan kişilerin bütün geçmişlerini ve geleceklerini yok edeceğim. Artık bunu yapabileceğimi biliyorum. Sadece biraz sabredin.'

(2140 kelime)

Yun  Zhaolin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin