*11*

53 3 4
                                    

"Pekala oraya vardığımızda fazla uzaklaşmamak şartıyla herkes istediğini yapabilir. Beş saatiniz var. Sonra meydanda buluşacağız. Daha sonra da bir otele gideceğiz." Kris otobüse binmek için bekleyen yaklaşık 20 kişiye konuşurken gözleri Tessa ve beni buldu.

"Özellikle siz ikiniz sakın belaya bulaşmayın."   Diğer yanımdaki Jessica kıs kıs gülerken Tessa ve ben başımızı sallıyorduk. Jessica ve Kris'in arası biraz da olsa düzelmiş olacaktı ki böyle rahat davranabiliyordu.

İki otobüs vardı. Şu okuldaki sarı otobüslerden. Gerçekten de dışarıdan gezi için müzeleri gezen öğrenciler gibi görünüyorduk. Yanıma aldığım siyah sırt çantasının içine bir tişört ve pantolon koymuştum. Ve bir de şok cihazı.

Tessa ise elinde olsa 37 bavulla iki otobüsü doldurur ve şoför koltuğuna kendi geçerdi. Neyse ki iki sırt çantası ile çıkmayı başarabilmişti. Kampta yüzden fazla kişi vardı ve bunların yirmisi aslında iki saat önce yola çıkacaktı. Fakat yirmi kişi olarak iki saat boyunca Tessa'yı bekledik.

İki sırt çantası almıştı ve birini bana , diğerini ise Kai'ye taşıtıyordu. Bunu gören Chorong ise sinirden saçlarını kemiriyordu.

Dışarıdan olaya bakan biri olarak bu durumdan oldukça zevk alıyordum. Tessa'nın çantasını taşımak dışında.

"Pekala iki gruba ayrılıp bineceksiniz." Chanyeol konuştuğunda onun da gözleri Tessa ve benim üzerimde durdu. "Ve siz kesinlikle aynı grupta olmayacaksınız."

Tessa somurturken bunu fırsat bilip çantasını onun eline tutuşturdum ve hızla ilk otobüse bindim. Cam kenarına otururken onun da sinirle diğer otobüse bindiğini gördüm.

Yanıma Jessica'nın oturmasıyla ona döndüm. "Heyecanlı mısın?" diye sorduğunda :"Çok değil." diye cevapladım.

Herkes yavaş yavaş yerleşirken Sehun ve Kris de binince tamamlanmış olduk. Diğer otobüste ise Chanyeol ve Kai vardı. Bay Kim gelmediği için yine onlar bize liderlik edecekti. Aynı zamanda Seolhyun ve Mina gelmediği için mutluydum.

Dediğim gibi kampta yüzü geçik kişi vardı. Herkes gelemeyeceği için yaklaşık yirmi kişi gidebiliyordu. Tessa ve benim için ilk olduğundan gidebiliyorduk. Seolhyun niye gelemiyordu bilmiyordum. Umurumda da değildi. Gelmediği sürece sorun yoktu.

Otobüs kalkışa geçtiğinde başımı cama yasladım. İçimdeki endişeyi yok saymaya çalışarak gözlerimi kapattım.

Daha dün Luhan'dan sonuçların geldiğini öğrensem bile ona bir şey dememesi için rica ettim. O an öğrenmek istememiştim. Kötü bir şeyse -ki sanırım iyi değildi- gezimin mahvolmasını istemiyordum.

Belki saçma bir düşünceydi ama korkmuştum. Öğrenmek istemiyordum.

"Rina?" Kris'in bana seslenmesiyle hızla kafamı çevirdim. Ayakta Jessica'nın yanında beklerken sorarcasına baktım.

"Jessica ile konuşacaklarım var."

"Tamam konuşun. Banane." Derin bir nefes verip :" Yani kalk diyorum." dedi. Hızla kaşlarımı çattım. "Ben nereye oturacağım?"

"Sehun'un yanı boş." Ona'ciddi misin sen' bakışları atıyordum. Hala ifadesizce bakarken sinirle yerimden kalktım.

"Tessa ile bizi ayırmasaydınız böyle olmazdı." Söylene söylene yanından geçerken en arkada oturan Sehun'un yanına gittim. Ona bakmadan yavaşça yanına oturdum.

Yanına oturacağımı biliyor olacaktı ki dönüp bakmamıştı. Kolumun ona değmemesine çalışarak arkama yaslandım. Yolculuğa gelemiyordum. Midem bulanıyordu ve başım dönüyordu.

Olimpos Melezleri  [EXO Fanfic]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin