"Uyanıyor." Luhan'ın konuşması üzerine etrafa dağılan herkes ayağa kalkarak yatağın başında toplandı. Yaklaşık üç saattir küçük kız baygın bir durumdaydı. Hızla buraya getirdiğimde Tessa ve Kai de buradaydı.
Çok geçmeden Sehun , Kris ve Chanyeol de gelmişti. Sehun'un dediğine göre ormanda başka kimse yoktu.
Luhan küçük kızı yavaşça oturturken :" Hey iyi misin? Nasıl hissediyorsun?" diye nazikçe sormuştu. Herkesin aklına takılan tek şey böyle küçük bir çocuğa tüm bu olanları ve buranın nasıl bir yer olduğunu anlatmaktı.
Küçük kız etrafını yavaşça izlerken başını sallayarak :" İyi." demişti. Çocukları çok sevmeyen biri olarak karşımdaki küçük tatlı kız gözüme oldukça şirin gelmişti.
"Adın ne?" Luhan dizleri üstüne çökmüş kıza bakıyordu. Sehun şaşırtmayacak şekilde duvara yaslanmış ifadesiz bir şekilde izlerken, diğerleri oldukça ilgili görünüyordu.
"Mia."
"Çok güzel bir isim. Mia buraya neden geldiğini biliyor musun?"
"Burası Melez Kampı ise biliyorum." Herke şaşırarak ona bakmaya başladığında Luhan bu durumdan hemen çıkarak :" Evet burası melez kampı. Neden buraya geldin?" diye sordu.
"Eğer babam buraya gelirsem ve ablamı bulursam güvende olacağımı söyledi." İşler giderek çıkmaza gidiyor gibi hissediyordum.
"Baban mı? Babanın adı ne?" Kris sorduğunda meraklı bakışlar tekrar Mia'yı buldu.
"Poseidon." Mia bir anda söylediğinde öylece ona baktım. Algılama yeteneğimi kaybetmiş gibiydim. Şoka girmem normaldi değil mi? Annelerimiz aynı olmasa bile bir kız kardeşim olduğu için mi şaşırmalıydım yoksa benimle bir kez bile konuşmayan babamın diğer çocuğuyla konuşmasına mı yoksa annemi bırakarak başka bir kadınla birlikte olmasına mı şaşırmalıydım?
Yeterince kötü hissederken herkesin gözlerini üzerimde hissetmem bu durumdan çıkmak istememe hiç de yardımcı olmuyordu.
Bu gergin ortamdan yine ilk çıkan Luhan olmuş ve :" Peki annen nerede?" diye sormuştu. Mia : "Ben doğarken ölmüş ." dediğinde küçük bir kızın böyle bir şeyi kolaylıkla diyebilmesi onda hayranlık uynadırıyordu.
"Burasıyla ilgili bir fikrin var mı peki Mia?" Luhan tekrar sorduğunda Mia kısa bir süre düşündükten sonra cevapladı.
"Buraya sadece melezler ve koruyucular gelebiliyor. Babam anlatmıştı." Bu sahneyi aklımda canlandıramıyordum. Onun neye benzediğini bile bilmiyordum. Onu bir kere görmemiş olmama rağmen diğer kızının yanına gidip bunları anlatabiliyordu. Üstelik benim yanımda güvende olacağı kanısına nereden varmıştı?
Etrafa sessizlik hakim olduğunda Mia :" Ablam Rina burada mı?" diye sorarak sessizliği bozmuştu. Ortama tekrar gerginlik hakim olurken bir şeyler demem gerektiğini hissetmiştim. Fakat ne diyeceğim konusunda en ufak bir fikrim yoktu.
Bundan sonra onunla birlikte yaşamam gerekecekti büyük ihtimalle. Kendi açımdan bu durumu bu kadar zor görüyorsam küçük bir kızın nasıl gördüğünü düşünemiyordum.
Ağzımı açtığım sırada içeri hızla giren Baekhyun ile eş zamanlı olarak Mia ayağa kalktı ve : "Baekhyun Abi!" diye koşarak boynuna atladı.
"Mia tanrılar aşkına gerçekten burada olduğuna inanamıyorum."
Tessa :" Bir dakika bir dakika burada neler döndüğünü artık birisi doğru düzgün tek seferde anlayabileceğim şekilde anlatsa ve bu lanet durum bitse." diye konuştuğunda Baekhyun Mia'yı kucağına alarak ayağa kalktı. Mia ise sımsıkı boynuna sarılmış bize bakıyordu mutlulukla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos Melezleri [EXO Fanfic]
FantasyOlimpos Tanrılarının gerçek olduğunu öğrendim. İnsanlardan melez adı verilen çocuklarının olduğunu da. Ve ben de onlardan biriyim. Not : Bu bir Percy Jackson fanfiction'ıdır. Ondan esinlenerek yazılmıştır.